kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Atina 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Celik @ SABAH
 

Direnişçi değil, katil sürüsü

Irak'ta son olarak bir Türk işçisinin insanlık dışı bir tavırla öldürülmesine varan cinayetler, insanoğlunun imza attığı vahşetin doruk noktalarından biri olarak geçecek tarihe.
Kendilerine "direnişçi" diyen ortaçağ artığı birtakım unsurlar saklanabildikleri her türlü perdenin arkasına saklanarak bu katliamı gerçekleştirme cüretinde bulundular.
Artık sistematik hal alan bu katliam dizisi "direniş" gibi çok irdelenmeden kullanılan kavramları sırtlayarak veya "din" adına bir zemin üretmeye çalışarak vahşete dayanak yaratmaya çalışıyor.
Bilinmelidir ki, ortada ne Irak veya Irak halkı adına yapılan bir direniş var, ne de bu katliamlara imza atanların dine bir "suikast silahı"ndan öte bir bakışları olabilir.
Karşımızdakiler "direnişçi" değil "katil sürüsü"dür. Irak'ı "cinayet laboratuarı", haline getirmeye çalışıyorlar, dini sembolleri ise bir "suikast silahı" gibi kullanıyorlar.
Zaten, kendi ideolojik kördüğümlerini Irak'ta çözme yolunu arayanlar dışında, bu katil gruplarına "direnişçi" diyen kimse de yok.
Ortada gerçekten şu ya da bu sebeple "direnişçi" adını alması gereken birileri varsa da, onların ideolojik kördüğüm çözmede bir işlevleri olmuyor olmalı ki, katil sürüsünden gözünü kaldırıp o direnişçilere bakan yok.
Ekmek parası için yollara düşmüş bir işçiyi dini bazı gerekçeleri de öne sürerek olabilecek en alçakça biçimde öldürmek, bırakın din ya da vatan savunması gibi gerekçeleri, en sıradan ve en basit sokak kuralına bile sığdırılamaz.
Üstelik sadece öldürülen kişinin hayatına son vermeyi değil, yakınlarına olabilecek en büyük acıyı yaşatmayı ve olayı televizyondan seyreden her insanın insan olmaktan dolayı utanç duymasını sağlayacak şekilde bir vahşeti gerçekleştirmek, gerçekten insanlık açısından düşülebilecek en aşağı noktadır.

***

Irak, diktatörün işbaşından gönderilmesinden sonra tam bir kaosun içine yuvarlandı.
Diktatörü işbaşından göndermeyi hedefleyenlerin, sonraki gelişmeler için ciddi bir eylem planları olmadığı acı bir tecrübeyle ortaya çıktı.
Daha da önemlisi, adına "dünya düzeni" denilen mekanizmanın, diktatörlükle yönetilen ülkeler için bir demokrasiye geçiş hazırlığının olmadığının ortaya çıkması, dünyanın ne derece büyük krizlerin üstünde oturduğunu çıplaklaştırdı.
Bugün dünya sistemi Irak'a dönük katılımcı ve topyekbir yardım paketi oluşturmadan, bu krizin aşılması mümkün değil.
Irak'ın normale dönmemesi ve işgalin sürmesi bir zafer değil, tam tersine hür ve demokratik dünya için her geçen gün bir kayıp olacak.
Bu nedenle en geniş katılımı sağlayarak, en yüksek meşruiyeti kurarak ve tüm Irak'ın menfaatlerini gözeterek bir uluslararası insiyatif oluşturulması, Irak'ın geleceği açısından da, dünya barışı bakımından da zorunlu.
Aksi halde Irak'ta yoğunlaşan krizin sadece Irak'la sınırlı kalmayacağı beklenmelidir...

***

Bu çabayla eş zamanlı gitmesi gereken, hatta bundan daha da öne geçmesi gereken ise, İslam dünyasının, dünyanın çeşitli yerlerinde görülen ama Irak'ta doruk noktasına çıkan "dinci terör"le arasına "kırmızı çizgi" çekme konusunda kesin, kararlı ve güçlü bir tavır almasının gerekliliği ve daha fazla ertelenemezliğidir.
Durum açıktır: birileri İslam'a başka dinlerin geçmiş yüzyıllarda yaşadığı "ortaçağ"ı bu çağda yaşatmak istiyorlar.
İslam'da olmayan "engizisyon"u yaratmaya çalışıyorlar.
Katil sürülerine dini bir kisve uyduruluyor... Bu, İslam tarih ve medeniyet halkası içinde yaşayan halklar için tarihin en ciddi sınavıdır.
Bu sınav verilemezse, koskoca bir tarih ve medeniyet vadisi ortaçağ karanlığına düşecektir.
İslam dünyası, hiçbir bahaneye sığınmadan, hiçbir istisna üretmeden ve hiçbir hafifletici sebep aramadan dinle vahşetin birleştirilmesi çabasına en güçlü tepkiyi vermelidir. Asıl ve soylu "direniş" budur...
Bu tepki, inanılan yüksek değerler, tarih ve gelecek adına verilmelidir.
Ve, din adına vahşet üretenler, din ve insanlık adına ebedi bir utanca mahkum edilerek tarihin çöplüğüne gönderilmelidir...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kendinden kaçma!   / 16-08-2004
 Değişim, akıl ve vicdan...   / 15-08-2004
 Demokrasi karşıtı demokratlık...   / 11-08-2004
 Özgürlük, eşitlik, kardeşlik   / 09-08-2004
 Terörün muhalefeti ele geçirmesine engel olmak gerekir   / 08-08-2004
 Yüksek siyaset..   / 06-08-2004
 Direnişçi değil, katil sürüsü   / 04-08-2004
 Muhalif iktidar   / 02-08-2004
 Bir stratejik değer olarak okur yazarlık   / 01-08-2004
 Geçmiş, gelecek ve şimdiki zaman   / 30-07-2004
YAVUZ DONAT
Ankara'nın son fotoğrafı
Sanayicinin biri dört yıl önce...
Yürekler yine burkuldu
17 Ağustos'un 5'inci yıldönümü törenlerle anılıyor. Yakınlarını...
Kayalı yeni aşkını anlattı
Çiğdem Kayalı Mustafa Denizli'yle biten ilişkisini Şamdan Plus'a...
Aqualand (Su şehri)
Aqualand (Su şehri)
İstanbul'da sağanak yağışın oluşturduğu sel, her zaman olduğu gibi...
Selle gelen jet istimlak
Selle gelen jet istimlak
Korkuyla beklenen sağanak yağış İstanbul'u teslim aldı. Dün sabah...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.