kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Atina 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Soli Ozel @ SABAH
 

Tekneyi sallamak

Türkiye Cumhuriyeti' nin demokratikleşme serencamında İslami siyaset meselesiyle, Kürt meselesi iki temel sorunu oluşturdu. Türkiye'de yaşanan ve dipten gelen büyük dönüşümün sonucunda İslami hareket giderek kendi içinde farklılaşmalar yaşamaya başladı. Bu farklılaşma eski nesillerin zihinsel ve siyasal tahakkümü nedeniyle 1990'ların ikinci yarısına kadar siyasal söyleme ve pratiğe yansıyamadı. Bu dönüşüm 28 Şubat'ın yarattığı travmayla birlikte kırılmayı getirdi. AKP bu bağlamda geçmişteki İslamcı siyaset pratiğinden hayli farklı bir güzergaha oturdu.
İslamcı hareketin 1980'li yıllarda yaptığı entellektüel çıkış Türkiye'deki demokrasi tartışmalarına zenginlik katmıştı. Türkiye laiklik ve İslam meselesiyle uğraşarak kendince daha özgürlükçü bir pratiğin arayışına da girmişti. Soğuk Savaş'ın bitmesinden sonra iyice gündeme gelen kimlik siyasetleri konusunda İslamcı hareket üzerinden üretilen düşünceler temel kavramların yeniden tartışılmasını da sağladı.
Kürt meselesinde ise daha farklı dinamikler söz konusuydu. 1984'te PKK'nın Eruh saldırısı ile başlayan ve 15 yıl süren iç savaş Türkiye'de demokratik açılımların geciktirilmesinin de baş nedeni haline geldi. Soğuk Savaş'ın bitmesinden sonra maruz kaldıkları demokratikleşme baskılarından şikayetçi devletçi seçkinler Kürt ayrılıkçılığıyla mücadele gerekçesiyle ülkede kazanılmış demokratik alanı iyice daralttılar.
Üstelik Çağlar Keyder'in New Left Review dergisinin son sayısındaki yazısında vurguladığı gibi ne seçkinler düzeyinde ne de yerinden göç etmiş kitle açısından ayrılıkçılık muhtemelen cazip bir alternatif de değildi. Devlet ise zaten kuruluş günlerinden beri geleneksel Kürt seçkinleriyle işbirliği yapmaktaydı ve bu imtiyazlı konumda olanların ayrılma gibi bir dertleri olmazdı. Hele hele en son Van örneğinde görüldüğü gibi devletin oradaki aczi veya aşiret iktidarı karşısındaki pısırıklığı gözler önündeyken.
Türk demokrasisi Özal sonrası siyasetçilerin cesaretsizliği ve basiretsizliğinin de etkisiyle 1990'larda giderek daha fazla askeri vesayet altına girdi. Bu dönemde Türkiye'de demokrasinin, hukukun üstünlüğünün yerleşmesinin ve vatandaşlık haklarının güçlenmesinin Kürt meselesinin çözümüne bağlı olduğu iyice ortaya çıktı. AB sürecinde ağır aksak da olsa bu konuda kayda değer bir mesafe kaydedildi. Türkiye'deki AB tutkusu, savaşın 1999'da Silahlı Kuvvetler'ce kazanılmış olması gibi nedenlerle Kürtler'e yönelik dil kullanımı, televizyon yayını gibi açılımlar kamuoyunda da çok olumsuz karşılanmadı.
Türkiye'de otoriter, kimlikleri ve hakları tanımayan düzenin devamından yana olanlarla mücadele pek çok kimse ve grup tarafından verildi. AB süreci içinde gerçekleştirilen reformlardan sonra Kürtler adına konuşma iddiasıyla ortaya çıkanlardan beklenen asgari tavır da şiddete karşı çıkmaları, toplumsal barışa katkıda bulunacak şekilde davranmalarıydı. Belli ki bir yandan kendi milliyetçilikleri, diğer yandan şiddet olmadan varlığı tehlikeye düşecek PKK'nın tehditkar baskısı Kürt siyasetçilerine hem kendi kitlelerine hem de Türkiye'deki demokratikleşme sürecine zarar verecek adımlar attırıyor.
Bu bağlamda Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'in taziye ziyareti Türkiye'de yaşayan ve demokratikleşmeden yana olan herkes adına ciddi bir talihsizliktir. Milliyetçi kutuplaşmaya çanak tutmak kimseye hayır getirecek bir pozisyon değildir. AB'den de bu konuda anlayış görmeyeceklerini herhalde çok kısa zamanda anlayacaklardır.
Türkiye'nin AB sürecinin bitmesini ve demokratikleşmeden dönülmesini isteyenlere koz verecek her davranış bu ülke ve topluma yapılmış bir kötülük niteliği taşır.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Dökülen sırlar   / 19-08-2004
 Necef ve sonrası   / 15-08-2004
 Tekneyi sallamak   / 12-08-2004
 Notalardan taşanlar   / 08-08-2004
 Terör, Irak ve ABD seçimleri   / 05-08-2004
 Kaza, suç ve insan   / 25-07-2004
 Aralık'a doğru   / 22-07-2004
 Dış politika nabzı   / 18-07-2004
 Siyaset ayarı   / 15-07-2004
 İlişkiler zayıflamış değil   / 13-07-2004
SOLİ ÖZEL
Furların diyarındaki cehennem
Samantha Power, ...
Gerçek büyücü: 3-0
Gerçek büyücü: 3-0
Tuncay'a ilk golü attıran Brezilyalı'nın başlattığı atakta Van...
Sıradaki gelsin:4-3
Sıradaki gelsin:4-3
Bordo-mavililerde 3 gol atan Fatih yıldızlaştı. Ligin zirvesini...
Ortalık karıştı 'netekim'
Ortalık karıştı 'netekim'
78'liler Vakfı'nın, Kenan Evren'den esinlenerek adını 'Netekim'...
MİT bu işten bir an önce çıksın istedim
"Çakıcı'nın dışarı gitmesini de, cezaevine girmesini de...
MİT'çi Kozinoğlu 'tanık'tı 'sanık' oldu
İstanbul Başsavcılığı'nın daha önce 'tanık' olarak ifadesini aldığı...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.