kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
  » Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Zaman zaman Ersun olamadım ama pes etmem
Daum bana randevu vermedi
Oğlum futbolu bıraktı

Ersun Yanal olamadım

KOLAY DEĞİLMİŞ
Milli Takımlar Teknik Direktörü Ersun Yanal kendini anlattı: "Göreve geldiğimde her şeyle başa çıkarım sandım ama zaman zaman Ersun olmayı başaramadım."


Zaman zaman Ersun olamadım ama pes etmem

Milli Takımlar Teknik Direktörü Ersun Yanal "Bu göreve geldiğimde her şeyle daha kolay başa çıkarım, istediğim değişiklikleri hemen yaparım sandım" diyor "Zaman zaman yapamadığım oldu ama vazgeçtim zannedilmesin, çok ama çok kararlıyım. Ersun olacağım ve aklımdaki takımı, heyecanlı kadroyu oluşturacağım".

Ağlayamayan bir adam var karşımda. "En son ne zaman ağladınız?" diye soruyorum "Hatırlamıyorum" diyor, sonra ekliyor "İnsan nasıl hatırlasın, siz hatırlar mısınız?" Hatırlarım tabii. Nurcan halterde olimpiyat şampiyonu olunca ağladım örneğin. A Milli Takım gol atınca da gözlerim dolar. Ezan sesi, İstiklal Marşı da duygulandırır beni. Ersun Yanal'a böyle şeyler olmuyormuş. "Duygularımı kontrol etmeyi becerebiliyorum" diyor. Oğlunuz telefonda "Seni özledim baba" deyince ağlamışsınız ama diyorum, "Yok eşim öyle sanmış" diye cevap veriyor. Bir süre sessiz kalıyor. En sonunda dayanamayıp sadece "Kızım yurtdışına giderken duygulandık tabii" cümlesini kullanıyor. Ağlamayan bir adam var karşımda. Milli Takımlar Teknik Direktörü o. Kazandığı sürece var olabildiği bir dünyada mücadele ediyor. Yaklaşık 2 yıl önce Gençlerbirliği Teknik Direktörü'yken tanışmıştık. O zaman daha heyecanlıydı. Bir oraya bir buraya koşup tesisi gezdiriyor, yaptıklarını anlatıyordu. O günkü Ersun Yanal ile bugünkü arasında dağlar kadar fark var. Daha sakinleşmiş sanki, durulmuş gibi. Stres yoğun, her soru defans mekanizmasını tetikleyen bir yanıta dönüşüyor. Röportajın ilk 15 dakikası bildik cevaplar, "aman açık vermeyeyim" kaygısıyla geçiyor. Yakınlarınız sizi "Ersun ol" diye eleştiriyormuş. "Ne demek Ersun olmak?" diye soruyorum. İyi ki de soruyorum. Çünkü artık karşımda 2 yıl önceki Ersun Yanal var. Çalışkanlığı, titizliği, endişeleri, sevinçleri, üzüntüleri, kızgınlıklarıyla tüm çıplaklığıyla bir Ersun Yanal. "Olamadım" diyor "Zaman zaman Ersun Yanal olamadım. Olurum zannettim. Daha kolay başa çıkarım istediğim değişiklikleri yaparım, altından daha kolay kalkarım zannettim. Ama yapamadım. Vazgeçtiğim zannedilmesin. Mutlaka Ersun olacağım, başaracağım. Çok kararlıyım." A Milli Takımı'nı yönetmek, nasıl bir stres, nasıl bir ağırlık. Alınan iki beraberlik, eleştiriler, hakkındaki dedikodular... Bugün bu sayfalarda farklı bir Ersun Yanal okuyacaksınız. Yanal, "Beni tanımadan, ne hissederim ne düşünürüm, neyi ne amaçla yapmak isterim bilmeden hakkımda yazmaları beni yaralıyor" diyor. Diyor ama onu anlamak, tahlil etmek, ne hissettiğini bilmek de öyle bir günlük iş değil. Kapalı bir kutu sanki. Bazen gözleri ışıldıyor "Tamam" diyorsunuz şimdi ipuçları verecek, hemen kendine geliyor, teybe bakıp vazgeçiyor.

AKLIMDAKİLERİ YAPAMADIM
Ne demek "Ersun olamadım"?
Bakın G. Birliği'ndeyken ara arkaya beş tane maç kaybederdik, kimse tepki göstermezdi çünkü takım olma adına bir şeyler yapardık. A Milli Takım'da işler böyle değil. Bir günde takım olalım isteniyor ama olmuyor işte. Yolları geçerken yeterince kararlı olmak lazım. Biz de bu sürece yaşıyoruz. İşte o noktada zaman zaman Ersun olamadım. Kararlılık bazen farklı yerlere gitmeyi gerektiriyor.

Hata yapmaktan mı bahsediyorsunuz?
Hata yaptığımızı düşünenler olabilir ama bazen o gün şartlar öyle gerektirdiği için o şekilde davranılmıştır. Kendi felsefeme, kendi mantığıma ve oyun anlayışıma uygun bir takım yaratmaya çalışıyorum. Takım dinamik ben de öyleyim. Takıma bir mentalite vermeye çalışıyorum. Değişiklik gerek. Önce zihinlerde olmalı bu. Kendim gibi genç, dinamik atak, heyecanlı, mücadeleyi seven bir kadro yaratmaya çalışıyorum. Kolay olmuyor doğru. Aklımdakileri tam yapamadım o da doğru. Ama yapacağım. Kararlıyım, Ersun olacağım.

Hakkınızda gittiği hiçbir yerde çok barınmaz hırsları takımın önüne geçer diye eleştiriler var. Hırslı mısınız?
Hırslıyım ama bu haksız bir eleştiri. Yaşadıklarım tamamen hedefle alakalı şeyler. Hiçbir yerde 2 yıldan az kalmadım. Gittiğim her yerde benimle birlikte şimdiye kadar yaşanmamış başarılar yaşandı. Ve tabii ki benim hedefim daha yükseklerde. Eğer takım, kulüp benim gibi gözünü yükseğe dikmiyorsa ben ne yapabilirim? Ben ayrılmasam onlar zaten benimle çalışmak istemeyecekler.

Neden?
Çünkü bir süre sonra hedefler örtüşmüyor. Onun hedefi yerinde saymak benim yukarı çıkmaksa, olmuyor işte.

Milli Takım'ın başında olmak nasıl bir duygu?
Ülkenin futbolunun başındasınız, ülke futbolunun taşlarını oynatıyorsunuz. Müthiş bir güç tabii. Yarışmayı bir kenara bırakın futbolun altyapısını idare edebilme misyonu çok güzel. Bütün takımların koçluğunu yapmak gibi. Futbolun cumhurbaşkanı olmak gibi bir şey.

Kazandığınız sürece varolduğunuz bir mertebe bu... Korkutmuyor mu? Doğru ama ülke futbolunun kaybederken kazanacağı çok şey olduğu kanısındayım. Sadece zirvedeki takım kaybettiğinde herkes kaybetmemeli. Türkiye'de futbolun sürekliliğini sağlayacak bir altyapı sağlamamız şart örneğin. Çok ciddi insan kaynağımız var, bunları ortaya çıkarmamız gerekiyor.

A MİLLİ TAKIM DEĞİŞİYOR
Bu işin kuşkusuz önemli bir yönü, ama A milli takımının başarısı da çok önemli. Bir sürü eleştiri var genelde ilk 11'de görmeye alıştığımız bir sürü futbolcuları oynatmıyorsunuz. Nedir kriteriniz? Şahsi meseleleriniz mi var?
Hiçbir futbolcuyla şahsi bir meselem olamaz benim. Şu anda yaş ortalamamız 25. Gençleşiyor takımımız. Takımda bir değişim var evet doğru. Ama inanın bu bir anda olmadı. Belki daha radikal kararlar almalıydım, bir anda değiştirmeliydim her şeyi ama yapmadım. Hassas ve önemli bir bölgede çalışıyoruz. Fazla deneme-yanılma şansımız yok.

Hep bilgisayarınız ve istatistiklerinizle anıldınız. Kimin oynayacağına karar verirken bu istatistikler ne kadar geçerli?
Tabii ki geçerli. Bir oyuncunun neler yapabildiğini uyguladığımız testlerle görebiliyoruz.

Zor değil mi yıldızlarla çalışmak? Çok ünlü bir futbolcuyu kadro dışı bırakmak nasıl bir his?
Niye zor olsun ki? Onlar milli takım için oynuyorlar. Yıldız oyuncu olabilirler ama hizmet ettiğimiz yer milli takımdır. Şöyle bir kanı var. Aman yıldızlara dokunmayın, onlar yıldız gibi oynasın. Yok böyle bir şey. Yıldızlar kendilerine değil takıma katkıda bulundukları zaman takımda yer alabilirler. Takım her şeyin üstündedir. Gökyüzü olmadan yıldızlar da olmaz. Kimsenin "ben Ahmet'im oynamak zorundayım" deme şansı yok.

KİMSENİN YERİ BANKO DEĞİL
Hakan Şükür'den mi bahsediyoruz?
Hakan bir oyuncu. Oynaması gereken bir oyunu var. Hiç kimse milli takım dışına çıkamaz. Bu yanlış bir düşünce. İnanın takımın değerleri ve kuracağımız değerlerin getireceği başarı her şeyden önemlidir. Hakan'ı taktik gereği, oyun sistem gereği oynatmadım. Takımı analiz ettik, değerlendirdik öyle karar verdik.

Peki bundan sonra oynayacak mı?

-Bunu bugün söyleyemem. Kimsenin yeri bugünden garanti değildir. Performans ve testler önemlidir. O zaman oturalım karar verelim beraberce, ilk 11'i oluşturalım bugünden. İşin heyecanı, rekabeti, hırsı kalır mı? Kimse banko değildir.

Ya siz?

Ben de banko değilim. Ama hayat böyle zaten. Kendi takımım yaratmalıyım. Kendi istediğim kriterlere göre oynatmalıyım. Bunu başarana kadar bildiğim gibi davranacağım.

Fener'e yaranmak için Galatasaray'lı futbolcuları oynatmadığınız dedikoduları var.
Çok şaşırıyorum ve üzülüyorum. İnanılmaz komik bunlar. Acı çekiyorum bunları duyduğumda çünkü ben milli takımı yönetiyorum, başarısız mıyım ki kendime yer arayayım? Kimse milli takımın üzerinden başka takımların rekabetini yapmasın lütfen. Başka takımları da kullanmak çirkin, kullanılmak daha çirkin. Benim hakkımda beni tanımadan gerçek Ersun Yanal'ı bilmeden öyle çok yorum yapılıyor ki, inanamıyorum.
DİĞER GÜNÜN İÇİNDEN HABERLERİ
 Komandonun cinneti
 Konserde bomba dehşeti
 Büyük düşünüyorlar
 Azrail gibi geldi
 İmdat batıyoruz
 Fidyeciler korktu
 3 yaşındaki Mustafa traktör altında kaldı
 Tarihi ortaya çıkardılar
 Damadı av tüfeğiyle öldürdü
 Alo SABAH İstanbul
 İyi ki doğdun
 Başımız Sağolsun
SAVAŞ AY
Seç bir haber abi ama içinden insan geçsin!..
Bir...
EMRE AKÖZ
100 Temel Özet
Sanırım bütün köşe yazarları, bir biçimde...
ERGUN BABAHAN
Reklam gerçeği
Televizyonlardaki reklam sürelerinin...
İkisine de yaramadı
İkisine de yaramadı
Necati'nin düşürülmesiyle kazanılan penaltıyı Hakan Şükür direğe...
İnönü çoşkusu
İnönü çoşkusu
Siyah-beyazlılar tam 132 gün sonra İnönü Stadı'nda taraftarıyla...
'AB ile ilişkiler yolunda gidiyor'
Başbakan Tayyip Erdoğan, Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin AB ile...
Biz Türkiye'ye değil Türkiye bize uymalı
AB Komiseri, Erdoğan'ın "Bize karışamazsınız" sözüne "Biz Türkiye'ye...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.