kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Dinin kurallarına uyum, AB'ye uyumdan çok farklıdır
Şaka
Küçük olsun, benim olsun partisi mi?

Dinin kurallarına uyum, AB'ye uyumdan çok farklıdır

Hoca cemaate, sünnet üzre abdest almayı anlatıyormuş. -Önce eller bileklere kadar üç defa yıkanır, demiş. Cemaatten biri ayağa kalkıp, "Hoca efendi ben kollarımı da sabunlayıp yıkarım" diye lafa karışmış.
Hoca aldırmayıp, anlatmaya devam etmiş: -Sonra sağ el ile ağza üç defa su verilir. Sağ el ile buruna üç defa su verip, sol el ile sümkürülür. Buruna su verdikten sonra, avuçlara su alıp, alından çene altına, şakaklara kadar yüz üç defa yıkanır.
Deminki adam yine kalkmış, "Hoca efendi ben sadece yüzümü değil, şampuanla saçlarımı da yıkarım" demiş.
Bu defa hoca kızmış. Bağırmış adama, -Bre cahil... Abdesti rahat bırak, hamama gir, adam gibi yıkan!
İbadeti ve dinin gereklerini, yaşadığınız çağın ortamı içinde kendinize göre uyarlamaya kalkarsanız, böyle fıkralara konu olursunuz. Örneğin, bırakın abdest almak yerine duş almayı, bilenlere göre abdest alırken, yüze suyu çarpmak, yıkanan uzuvları üçten az veya fazla yıkamak, uzuvları yıkamaya soldan başlamak bile mekruhmuş.
İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı ile birlikte hayatımıza giren oruç da, böyle kurallara bağlı olarak gerçekleşen bir ibadettir.
Bazıları orucu bir nevi diyet olarak alıp, "Ramazan gelse de, dengeli beslenip zayıflasam" diyerek, bu ibadeti farklı değerlendirirler.
Tıp uzmanları ise, olayı sağlık açısından ele alıp, müspet ilmin gereklerini seslendirirler. Mesela Anadolu Ajansı'na açıklama yapan Türkiye Diyetisyenler Derneği Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Seyit Mercanlıgil, kan şekerinin düşmesinin ve uzun süreli açlığa bağlı olarak iftarda aşırı tüketimin önlenmesi için, yavaş sindirilen ve besin değeri yüksek gıdalardan oluşan sahur yemeğinin ihmal edilmemesi gerektiğini, söyledi.
Mercanlıgil, sahurda yumurta, zeytin, peynir, kuru baklagil çorbaları, kepekli ekmek çeşitleri, meyve veya taze sıkılmış meyve suları, süt, yoğurt, reçel ve komposto türü gıdalar tüketilmesi gerektiğini ve hem sahurda hem de iftarda bol sıvı tüketilmesinin önemli olduğunu da vurgulamış.
Ben "Mızraklı İlmihal" çevirisine internetten girip oruç, sahur gibi kavramlar için ne tür bilgiler verildiğine baktım. Örneğin oruç tutanlar üç çeşitmiş:
Cahiller Orucu: Yemezler içmezler, cima etmezler, ama diğer günahları işlerler.
Alimler Orucu: Yemezler, içmezler, cima etmezler, ama günah da işlemezler.
Peygamberler Orucu: Onlar da evvelkiler gibi yemezler, içmezler, cima etmezler, ayrıca günah işlemedikleri gibi bütün şüpheli işlerden kaçarlar.
İftarda ve sahurda sağlıklı beslenmeye önem vermek tabii ki doğru bir davranış.
Ancak tutulan orucun amacı, beden sağlığından çok, "Cehenneme kalkan olması", "Sair ibadetin kabul olması", "Kibri kırması", "İman ile vefat edenin cennete çabuk girmesi", "Kalbi ve aklı nurlandırması" gibi maddelerde toplanıyor.
Örneğin oruç sırasında kan şekerinin düşmesi, tabii ki doktorların ilgi alanına giriyor.
Ancak orucu tutmanıza rağmen bunun sevabının gitmemesi için, iftarda ve sahurda neler yiyeceğinizden çok, yalan söylemekten kaçınmalı, gıybet etmemeli, dedikodu yapmamalı, yalan yere yemin etmemelisiniz. Çünkü bunlar orucu bozmaz ama orucun sevabını götürürmüş.
Özetle, dinin kurallarına uymak, Kopenhag Kriterleri'ne uymaktan çok farklı bilgileri gerektiriyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Dinleyiciler de icracılar kadar önemlidir...   / 19-10-2004
 Gazete sermayesi farklı olmak zorundadır   / 18-10-2004
 Yurtta demokrasi, partide oligarşi mi?   / 17-10-2004
 10 Bilim Nobeli'nin 7'si Amerika'ya gitmiş   / 16-10-2004
 İlk kez bir Şili Cumhurbaşkanı Türkiye'de   / 15-10-2004
 Yalı uğursuz değil, Boğaz'ın büyüsü bozuldu...   / 14-10-2004
 Dışarısı bastırmadan çözümleri biz üretebiliriz   / 13-10-2004
 Gazete okumak da bir çeşit eğitimdir   / 12-10-2004
 İstanbul'u sel basmasına Atatürk ne derdi?   / 11-10-2004
 Üzülmeyin... Dünyada da sizin gibi olanlar var!   / 10-10-2004
MANSUR FORUTAN
Müzik tutkunu "liste" yapar
İşte buna bayılıyorum.
MEHMET BARLAS
Dinin kurallarına uyum, AB'ye uyumdan çok farklıdır
Hoca...
SAVAŞ AY
Dev adamın savaşı
Galile'nin yardımcısı, olup...
HINCAL ULUÇ
Kaldırımlar.. Necip Fazıl'ın şiiri değil..
Kaldırımlar...
EMRE AKÖZ
Sebastian Carlos ya da bizim Sebati Karakurt
Gazeteci ...
ERGUN BABAHAN
Cevap ve düzeltme
4 Mayıs 2004 günlü Sabah...
Mada-Lyon'un acı yüzü: 1-3
Mada-Lyon'un acı yüzü: 1-3
Yıldızlarıyla Türkiye Süper Ligi'ndeki rakiplerini adeta yürüye...
Kaybet ama...
Kaybet ama...
Bir takım yenilebilir. Ama 50 bin kişi stattan mutlu ayrılabilir.
Boğaziçi mucizesi bir düş değil
Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Kızıl Danny, Türkiye'nin...
Erdoğan: AB sürecini gölgelemek istiyorlar
Grup toplantısında konuşan Başbakan "Biz AB sürecini kısır ideolojik...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.