| |
|
|
Kaş yaparken göz çıkarmamak
Dostlar sık sık sorarlar: Bu kadar konuyu nereden bulup da yazıyorsunuz? Zor olan konu bulmak değildir, zor olan kaş yapayım derken göz çıkarmadan yazabilmektir. Fakat tam bu noktada bambaşka bir etken devreye girebilir. Sen, kaş yaparken, göz çıkarmamaya azami özen gösterirsin, fakat bazıları bu durumda dahi gözünün çıktığını düşünür. İşte burada yazarın elinden başka bir şey gelmez. Mesele, gözü 'çok hassas' okuyucu türünden kaynaklanmaktadır. Örneğin, ekonomi müdürümüz, köşe komşum Yavuz Semerci iki yazı yazdı üst üste. Üç büyüklere akan paraya ne zaman dur denilecek diye sordu. Tebrik de aldı tepki de... Yavuz Semerci gelen tepkileri gösterdi. Sülaleleri kapsama alanı içine alacak nitelikte küfürler vardı. Dilim bile varmıyor söylemeye...
Mesleki hassasiyetler Gerçi Başbakan Erdoğan, dava açmakta ipin ucunu kaçırmadı değil ama bizim yazılara asıl büyük tepki, nevi şahsına münhasır okuyucu tayfasından veya meslek gruplarından gelir. Bizler aktif okuyucu tipinden çok hoşlanırız ama fazla aktiflik de cildi bozuyor. Hele hele meslek gruplarının hassasiyeti müthiştir. Devlette 200 bin çaycı-odacı olur mu, dersiniz odacılar ayaklanır. Doktor milleti, tedavi ederken hastanın donunu bile almak zorunda mı, dersiniz doktorlar kükrer. Gözaltındaki kadınların, kadın doktorlar tarafından muayene edilmesi daha uygundur, dersiniz erkek doktorlar celallenir: Biz sapık mıyız kardeşim? Güzel hemşire, hastaya moral verir diye yazarsınız, aleyhinizde imza toplanmaya başlanır. Bir vakitler, meslektaşlarımızdan biri bir Karadeniz fıkrası yazmıştı, az daha postu deldiriyordu.
|