kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
  » Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Kutsal Kudüs yolunda sabır testi
Hayvanat bahçesiyle barış köprüsü
Silah oyuncak savaş gerçek

İsrail askerinin "Irak" sorgusu

Kudüs'e dönmek üzereyim. İsrail askeri pasaportuma bakıyor, Irak'a giriş çıkışı görünce benim de 2.5 saatlik sorgum başlıyor.

Geçiş sırası geldiğinde fotoğraf makinemi gören İsrail askeri heyecanlanıyor. Gazeteci olduğumu söylüyorum. Deklanşöre basmamı istiyorlar. Bomba olmadığını görünce rahatlıyorlar.

GÖREVE GİTTİM AMA...
Tam geçerim derken, bu kez pasaportumdaki Irak vizesini görüyorlar. Görev için gitmiştim diyorum. Fark etmiyor, sıradan çıkarılıyorum ve saatler süren ciddi bir sorgudan geçiriliyorum.


Kutsal Kudüs yolunda sabır testi

Sarışın bir kadın asker üstümü didik didik aramaya başladı. İki buçuk saat beklettiler. Adeta sabrımı sınıyorlardı İsrail'in denetimindeki Kudüs'e doğru yola çıktım. Sınır kapısında, öteki tarafa geçmek isteyen yüzlerce insan bekliyordu.

Filistinlilerin Yaser Arafat'ın mezarı başındaki ziyaretleri rutin bir hal alınca Ramallah'ı, İsrail'in denetimindeki Kudüs'ten ayıran duvarın yanı başında yaşayanlarla konuşmak için duvarın yükseldiği Kalendiya'ya doğru yola çıktım. Ramallah'tan 10 kilometre uzaklıktaki Kalendiya, İsrail askerleri ile Filistinli çocukların her gün karşı karşıya geldiği bir sınır kapısı. Kalendiya'ya vardığımda ilk dikkatimi çeken yine Filistinli çocuklar oldu. Bazıları, ellerinde Yaser Arafat'ın posterleri ile şenlikli bir havada yürüyorlardı. Çocuklardan 13-15 yaş arasında olanlardan birinin elinde, gerçeğinden ayıramayacak kadar sahici bir otomatik silah vardı. Rahid adlı şoföre hemen durmasını söyledim. Filistinli çocuklar beni görünce, "Abu Ammar" sloganları atmaya başladı. Biraz ileride İsraillilerin kontrol ettiği sınır kapısında, yüzlerce kişi diğer taraftaki yakınlarına bayram ziyaretleri yapmak için sınırın bir yanından, öte yanına geçmeye çalışıyordu. Çocukları fotoğraflamaya başlayınca birden sayılarının arttığını fark ettim. Sınır kapısındaki İsrailli askerlere yöneltecek bir tahrik unsuru olmamak için fotoğraf çekmeyi bırakıp Rahid'e hemen, "Gazlamasını" söyledim. Sınır kapısına geldiğimde yaptığım ilk iş, burada rahatça fotoğraf çekip çekemeyeceğimi sormak oldu. Çünkü, "yüksek güvenlikli İsrail" ve askerlerini rahatsızedecek fotoğraflar, gözaltına alınmama neden olabilirdi.

UTANÇ DUVARINI GEÇİNCE
100 metre önümde, onlarca kişi beton duvarlar arasından sıyrılıp, "check point"ten geçmek için sıralarını almaya başlamıştı. Şoförüm Rahid'i orada bıraktım. Çünkü o sınırın, İsrail tarafına aracıyla geçme hakkına sahip değildi. Çantamı sırtıma atıp, boynumdaki fotoğraf makinamla bir süre Filistin tarafındaki "Utanç Duvarı" nı çektim. Sınır kapısından başlayan utanç duvarının hemen yanındaki kontrol kulesinin pencereleri demir parmaklıklarla kapatılmış, sadece dışarıya bir namlu uzatacak bir boşluk bırakılmıştı. Objektifimi doğrultup fotoğraf çekmek istediğimde, biraz önce fotoğraf çekmemde sakınca olmadığını söyleyen Filistinli bir minübüsçü, "Orayı çekme" diye beni uyardı. Sınırdan Kudüs'e geçmek için sıra beklemeye başladım. Elinde M16'sıyla, askeri bir cezaevinin giriş kapısını andıran turnikenin ardından beni gören İsrail askerinin birden heyecanlandığını fark ettim. Geçiş sırası bana geldiğinde bütün işler durmuştu. Sadece İbranice bilen 20'li yaşlardaki İsrail askerine, gazeteci olduğumu söyleyince koşar adım İngilizce bilen bir asker aramaya başladı.

SİNİRLERİM SAĞLAM ÇIKTI
Uygun birisi bulunamadığı için hemen yan tarafımdaki sırada, kadınları kontrol eden sarışın, yeşil gözlü1) İsrail askerleri kontrol noktasında kuş uçurtmuyorlar. 2) Askerler iki bölge arasındaki çarşının kapanma saatiyle birlikte harekete geçiyor dükkanları kapatıyorlar. Kimisi uyarıyı beklemeden kepenk indirmiş, diğerleri ise kapatmak üzere. 3) Haremmüşerif’te genellikle Dürzü polisler görevli. Zira, Müslümanı da İsrail’li de ılımlı bakıyor onlara. kafasında çelik kaskıyla bir kadın İsrail askeri silahlı halde geldi. Fotoğraf çekmemin yasak olduğu uyarısını yaptıktan sonra, çantalarımı yere indirip adeta didiklemeye başladı. Sakıncalı hiçbir şey bulunamayınca, sıra pasaport kontrolüne geldi ve anlamsız bir bekleme süreci başladı. Pasaport kontrolü yapan 50 yaşlarındaki İsrail askeri oturduğu duvarın arkasından pasaportumu kontrol ederken, 'Irak'a neden gittiğimi, ne kadar kaldığımı, hangi otellerden bulunduğumu, Filistin'de kaç gün ve neden kaldığımı, özel bir araştırma için mi geldiğimi, sınırı geçtikten sonra nereye gideceğimi' sormaya başladı. Sorulara tek tek yanıt verdim. Bu kez kontrol noktasında kenarda beklememi söyledi. Biraz önce çektiğim fotoğraflar nedeniyle sinirlerimin sınanmaya başlanacağını anladım. Beklerken iki asker gelip, önce fotoğraf makinamı kontrol etti. Sonra denklanşöre basarak makinayı denememi istediler. Bastım. Bomba yoktu!!! Dizüstü bilgisayarımı açıp dosyaları kontrol ettiler. Yaser Arafat'ın cenaze törenini izlerken çektiğim fotoğraflar, masaüstünde 'Mukata' adıyla dosyalanmıştı. Görür görmez açtılar ve yaklaşık 20 klasör dolusu fotoğraflara tek tek baktılar. Aralarında benim Yaser Arafat'ın karargahının önünde ve mezarı başında çektirdiğim fotoğraflar vardı. Bunları görünce kendiaralarında İbranice konuşmaya başladılar. Bilgisayarımda da sakıncalı bir şey bulamamışlardı. Beklemeye devam ettim. Onlara İsrail'in İstanbul Konsolosluğu'ndan aldığım mektubu uzattım. Mektubu inceledikten sonra içeri götürdüler. İki buçuk saat süren bu sinir savaşı sonunda artık gitmek istediğimi, aksi durumda elçiliği arayıp durumu bildireceğimi söyledim. Bunun üzerine ihtiyar komutan, "Tamam... Sorun yok... Hoşgeldiniz!" dedi gülerek... Sınırın diğer tarafına geçtiğimde yaptığım ilk iş dönüp kontrol noktasının fotoğrafını çekmek oldu. Kudüs'e geldiğimde Filistinlilerin ve İsraillilerin birlikte yaşadığı bu şehirde Doğu Kudüs, yani Filistinlilerin ilan etme hayaliyle yaşadıkları Filistin Devleti'nin başkenti saydıkları bölgeye gittim. Haremmüşerif'e yaklaştığımda her köşe başında İsrail askerlerini görüyorum. Ufak bir kontrolden sonra bu kutsal mekana giriyorum. Hz. İsa'nın çarmıha gerildiği ve Hz. Muhammed'in Mirac'a çıktığı kutsal mekanda büyükler dua ederken, çocuklar farklı kenarlarda oynuyordu. Haremmüşerif'ten çıktıktan sonra turistik amaçlı işyerleri dışında her sokakta sadece oyuncak silah satan ve onları sarmalamış Filistinli çocukları görüyorum. Kız çocukları bile silah kuşanmıştı. Bir de mistik şehirlerden eksik olmayan Japon turistler, Haremmüşerif'i 'tavaf' etmekle meşguldüler.

Zülfikar Ali Aydın

DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
 Beş yıldızlı otel sorununda Peker'in Madam'ı devrede
 AKP, Merkel'i ikna için Almanya turuna başlıyor
 Irak'ta öldürülen şoförlere son veda
 Bayram havası Antalya ve Söke'de kabus yaşattı
 Valilerin dostluk halayı
ERDAL ŞAFAK
Bu tartışma bitmez
Fransa'da iktidardaki Halkçı Hareket...
Hepimiz Bizans'ın çocuklarıyız
Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, Türkiye'nin AB üyeliğine verdiği desteği...
Cehennemden kaçış
Bir haftada 1200 direnişçi, 60 ABD askerinin öldüğü Felluce...
Akıllı bıdıklar
Akıllı bıdıklar
Ersun Yanal, yarınki Ukrayna sınavının ilk 11'ini yavaş yavaş...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu