Hasta okulu
Dünkü Sabah'ta Esra Tüzün'ün haberiydi... İstanbul Tıp Fakültesi, özellikle kanser ve kalp hastalarının hastalıkla mücadelesinde "ruh dünyaları"nı güçlendirmek için "Hasta okulu" açıyordu. Bu tür hastalıklarla yaşayanlar, yaşam mücadelesi yapanlar... Hastalarıyla yakın yaşayanlar, onlarla birlikte mücadeleye girenler bunun manasını sanırım iyi bilir. Belki kimi varlıklı hasta, özel "psikolojik destek" de alır... Ama çoğunluk, böyle bir destek bir yana, çevrelerinin duyarsızlığından, ne yapacağını bilememekten, yıkım ihtimalinin kıyısında çaresizlikten "daha da hasta" olur.
*** Bir "okul", destek ihtiyacı olduğu halde, ne yapacağını bilemeyenlere, maddi imkanı olmayanlara kamusal bir "şefkat ve bilgi kaynağı", elbette iyi. Düşünüp hayata geçirmeye çalışanların kutlanası bir çabası. Ama, belki de başka, hatta daha erken, daha yaygın bir safha gerekiyor. Neredeyse çocukluktan, en azından gençlikten itibaren bir hazırlık safhası. Sadece, hastalıklar hakkında şöyle bir bilgilendirmeye dayalı hazırlık değil; "ölüm ihtimalli" hastalarla, en yakınından başlayarak, en uzaktakilere kadar, birlikte yaşama ve dayanışma müfredatı.
*** Okullarda "hayat dolu" koşturan milyonlarca çocuk ve gencin ciddi bölümü, "önlerindeki uzun ömür"e rağmen, yakınlarının "hayata tutunma" çabalarının buruk tanıkları olarak yaşıyor ve büyüyorlar. "Aslolan hayat" tabii ki... Lakin, bırakın çocukluğun, gençliğin hemen yanı başındaki bir hasta ile ne yapacağını, onunla nasıl yaşayacağını, ona kendince nasıl yaşama gücü verebileceğini... Bir de, "büyüyen çocuk"un, bir gün kendi başına gelme ihtimali karşısındaki hepten hazırlıksızlığı söz konusu. Oysa... Herkese uzun, sağlıklı ömürler dilerim ama... Bu bir ihtimal, bir gerçek. Annen, baban, kardeşin, eşin, kendin, hatta bazen çocuğun. Kapı komşun, iş arkadaşın, dostun. Herkes için bir ihtimal, onca insanın gerçeği.
*** Biraz erken, biraz yaygın bir "hazırlık", sadece başına ya da çok yakınına "birden" ölümcül bulutlar çöktüğünde ne yapacağını biraz olsun bilebilmek değildir... Aynı zamanda, bireylerin, toplum bilinciyle, başkalarına duyarlılığını da dokur, pekiştirir. Son safhada bir tanecik "Hasta okulu"na gelene kadar, duyguların, davranışların bir şekilde olgunlaşmasına katkıda bulunur. Okullar, tek tek acı veya umutlu vakalardan haber yapan televizyonlar, böyle yaygın bir kamusal eğitimin, duyarlılık ve davranış eğitiminin temel sahaları olabilir. Bilmiyorum... Fantezi midir, hayal midir, abartılı mıdır... Bildiğim, engellisi 8 küsur milyon kişi olmuş, bilinçle ve imkanla yahut bilgiden ve imkandan uzak, çoğunlukla şefkatten de yoksun bir şekilde milyonlarca insanı "ölümcül hastalıklar"la boğuşan bir ülkede... "Hasta ve hasta yakını olma"nın; ciddi bir akıl, fikir, duygu ve vicdan desteğine ihtiyacı bulunduğu. Yaşayanlar zaten bilir... Bilmeyenler için diyebileceğim ise, herkesin başına gelebilir!
|