|
|
|
|
|
|
Temizdi, titizdi ve çok şıktı
Gülen çocukluğundan itibaren giyimine kuşamına özen göstermişti. Hiç ütüsüz pantolon veya boyasız ayakkabı giymedi!.
Bu dönemde Fethullah Gülen'in bir başka özelliği daha ortaya çıkmıştı: Titizdi, temizdi ve şıktı! Giyimine çok dikkat eden bir gençti. Gerektiğinde aç kalıyordu ama kıyafetinden taviz vermiyordu. Ütüsüz pantolon ve boyasız ayakkabıyla asla gezmiyordu. Bazen ütü bulamadığı oluyordu. O zaman pantolonunu yatağının altına dikkatlice sererek kırışmasını engelliyordu. Aynı Said Nursi'nin başına geldiği gibi, Fethullah Gülen'i de çekemeyen talebeler vardı. Bu rahatsızlığın temelinde bazen kıskançlık gibi kişisel ilişkiler olurdu. Ancak 'ideolojik' ya da 'kültürel' diyebileceğimiz çatışmalar da göze çarpıyordu. Fethullah Gülen'in titizliğini ve şıklığını diğer talebelerden yadırgayanlar oluyordu. Nasıl olur da medreseyle, eğitimle böylesine ilgili, dindar bir Müslüman; giyimine kuşamına bu kadar önem verir? Günün birinde bir talebe ona şöyle demişti: "Arkadaş sen biraz takva olsana." Yani Fethullah'tan dini yasaklara uymasını istiyordu. Bu söz Fethullah Gülen'in zihninde yıllarca dönüp durdu: Ütülü pantolon niye İslam'a aykırı olsun? Niye? Niye? Yıllar geçiyordu. Fethullah yaşı büyüdükçe, aklı erdikçe başka tür kitaplara merak sarmıştı. Mesela felsefi eserler bunlar arasındaydı. Artık başka şeyler yapması gerekiyordu. Özellikle babası böyle düşünüyordu. Aslında Erzurum'dan ayrılmasına annesi karşıydı. Ama sonunda babanın görüşü hakim oldu. Ve 1959 yılında Fethullah, Ankara üzerinden Edirne'ye gitmek üzere yola koyuldu. Niye Edirne? Çünkü uzaktan akrabası (annesinin dedesinin erkek kardeşinin torunu) olan Hüseyin Top Hoca orada imam ve vaizdi. 'Dışa açılması', 'dünyayı görmesi', 'halka din hizmeti sunmanın inceliklerini öğrenmesi' için onun yanına gitmesi uygun görülmüştü. Peki bu seyahati genç Fethullah niye arzuluyordu? Çünkü hocası Osman Bektaş onu diğer talebelerinden üstün tutuyordu. Bu da kıskançlığa neden oluyordu. Fethullah da o ortamdan kurtulmak, "Evliya Çelebi gibi Erzurum'u bırakıp başka diyarlarda gezmek" istiyordu. Aslında o Şam'ı, Bağdat'ı, Mısır'ı görmek, El Ezher Üniversitesi'nde okumak, Arapça'sını geliştirmek, Kuran eğitimi almak amacındaydı. Ama şimdi Edirne ile yetinmek zorundaydı!
|
|
|
|
|
|
|
|
|