|
 |
 |
 |
|
| Kendisi farkında değil Sibel'in ömrü kısalıyor!
|
|
Kilo veriyor, sonra yine alıyor. Sonra yeniden veriyor ama yine alıyor... Bu artık bir Sibel Can klasiği haline geldi. Sürekli zayıflıyor ama sürekli de şişmanlıyor... Peki bunun bir 'yan etkisi' yok mu? İnsanın kilolarıyla bu kadar kolay oynaması yaşam kalitesini etkilemiyor mu? Konusunda uzman Dr. Funda Elmacıoğlu korkunç gerçeği açıkladı: Sibel Can'ın ömrü kısalıyor!.
Bayanlar baylar, kilolarıyla başı belada olanlar. Dikkat dikkat! Daha ince görüneceğim, giysileri iki beden küçük giyeceğim derken 'kim vurduya' gitmeyin. Sibel Can etti, siz metabolizmanızı tepe taklak etmeyin. Son günlerde yine 'Sibel albümü alana, diyet reçetesi bedava' durumları baş köşede. Zaten biz alışkınız. Her albüm öncesi, doktoru Sibel Hanım'ın kulağını çeker: "Ah seni gidi boğazını tutamayan Sibel seni!" Kışın yediğin dolmalar albüm öncesi bir yerini tırmalar. Hadi bakalım ver şu kiloları... Sibel de anında süzülme mönüsüne geçer. Bir kibrit kutusu peynir, haşlama sebze, bol su, üç yumurta büyüklüğünde tavuklar falan...
FOTOŞOP DEĞİLDİ!
Albüm zamanı gelir, Sibel demeçleri verir: "Bir dönem kendimi tutamamış kiloları almıştım, şimdi doktor kontrolünde spor yaparak kiloları verdim. Ancak 3 kilom daha var..." Ardından şarkıları dinler, klibini, Günay'da sahne alışını izleriz. Kendisini pek beğeniriz. Türk kadınları olarak iç çekeriz. Hele en son bir yaz dönemi kilo vermiş, mayolarla boy boy resim çektirmişti. Artık cümlemiz dumurduk. Kadınlar arası sezonun tek dedikodusu Sibel'di... Hani "Ayy inanamıyorum, kadın balık gibi, fıstık gibi olmuş", "Mayolu resimlerini gördün mü?", "Fotoşopludur (Bilgisayarda yapılan fotoğraf üzerindeki düzeltme işlemi) fotoşop..." Fotoşop falan değildi. Sibel aslanlar gibi bin sekiz yüz ellinci kez azmetmiş, yağlarından kurtulmuştu. Doktoru Haluk Saçaklı onunla ne kadar övünse azdı.
BRAVO SİBEL'E
Yine geçen hafta atv haberdeki halleri gibi bir habere çıkmışlardı. Sibel yaramaz ve mahcup öğrenci, Saçaklı her defasında onu affeden öğretmen... "Sibel bana verdiği sözü tuttu, çok laf dinledi, hiç listesini bozmadı, kiloları verdi..." Bravo Sibel'e! Albüm tutmuş, Sibel ekstradan ekstraya koşmuştur. Aradan altı ay geçer... Sibel yavaş yavaş şişer. O mücadelelerle verilmiş kilolar beşer beşer geri alınır. Mikrofonu Sibel'e tutarlar "Sibel Hanım kilo aldık galiba?" Hiç bozuntuya vermez; ya "Kocam nefis yemekler pişiriyor, dayanamıyorum" ya da "Artık rejim yapmaktan bıktım, mühim olan sesim" der. Ama gün olur devran döner. Albüm çıkacaktır... Kaseti sar başa. Aynı nakarat. Peki n'oluyor da bu kadın bu işte dikiş tutturamıyor? Neden Obezite Danışmanı Haluk Saçaklı kalıcı başarı sağlayamadı? Bu kadar kilo alıp vermek sakıncalı mı? Yoksa Sibel  başkasına mı danışmalı? Bir bilene sormalı dedim, On Dokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr. Funda Elmacıoğlu'nu aradım. Söyledikleri karşısında dondum kaldım. Funda Hanım Sibel'in durumunu daha geçen hafta dersinde öğrencilerine okutmuş. "Bakın yanlış diyetlerin en güzel örneği Sibel'dir" diye..
METABOLİZMASI BOZUK
Elmacıoğlu kilo alıp vermenin insan sağlığını nasıl bozduğunu bir bir anlattı: "Sibel Can o kadar sık kilo alıp veriyor ki... Dikkat ederseniz her seferinde kilo vermesi daha da zorlaşıyor. Çünkü metabolizmasıyla oynadı. Vücut ağırlık döngüsüne girdi. Yani vücut ağırlığının denetimi bozuldu. Sağlıklı, gerçek diyetisyen kontrolünde bir programa girmediği için kalıcı zayıflayamıyor." "Ama Obezite Danışmanı Haluk Saçaklı doktoruymuş" diyorum. Funda Hanım gülerek "Yıllardır Haluk Saçaklı 'Diyetisyenim' dedi, kıyamet koparttık. Şimdi de 'Obezite danışmanıyım' diyor. Ben yılların hocasıyım böyle bir dal bilmiyorum. Sibel Can'ın en büyük hatası önce bir endokrinoloğa, ardından beslenme uzmanına gitmemiş olmasıdır" diyor ve bu tip yanlış diyetlerle Sibel'in, ömrünü kısalttığını belirtiyor. Evet! Devamlı kilo alıp vermek ömrü kısaltıyormuş! Çünkü metabolizma bozulup, vücudun insülin direnci gelişiyormuş. Bu da ileride daha fazla kilo almak; o da diyabet, kalp damar hastalıkları yani yaşam kalitesinin bozulması, ömrün kısalması demekmiş.
DENEME TAHTASI MIYIZ?
Vah vah. Sadece Sibel'e değil, kendini diyetlere kaptırmış cümlemize. O kadar güzel olmak, daha zayıf durmak ve beğenilmek istiyoruz ki, sağlığımızla oynadığımızı göremiyoruz. İşin doğrusunu yapamıyoruz. Vücudumuz deneme tahtası mı? Hem bize, hem paramıza yazık değil mi? Bakın Elmacıoğlu'nun son cümlelerine... "Sibel Can'ın her defasında kilo vermesi zorlaşacaktır. En son 5 ayda 9 kilo verebilmiştir. Bu da ağır sporla gerçekleşmiştir. 5 sene sonra aynı ağırlıkta sporu yapabilecek mi? Hayır, metabolizmasını bozduğu için daha çok kilo alacaktır..." Sonra bir de kilo verip alan ünlüleri Hülya Avşar, Seda Sayan, İclal Aydın) ya da arkadaşlarınızı, hatta kendinizi düşünün. Her zaman kiloyu verdiren o ünlü doktorlar da, alan biz miyiz yani? Size önereceğim tek bir şey var: Kilo vermek isteyen ve canını seven bu işin okulundan mezun, gerçek beslenme uzmanlarına gitsin. Sabredip, yaşam biçimini değiştirsin.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
