kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Gulse Birsel @ SABAH
 

Ünlüyüm ama ruhum ünlü değil!

E-mail'ler geliyor, bazen de sokakta durdurup soruyorlar: Neden televizyona çıkmıyorsunuz? Talkshow'lara gitmiyorsunuz? Birinci sebebi şu: Ben henüz ünlü olma fikrine alışmış değilim! Ünlülerin çoğunda var olan ve galiba şöhretin getirisi kabul edilen davranışlardan bende yok.

Ünlü dediğin bir kere, yanında güruhla geziyor. Bazen Avrupa Yakası'nda ünlü konuklarımız oluyor ya... Beş kişi falan geliyorlar! Asistan, menajer, makyöz, şu, bu. Makyaj odasında oturacak yer kalmıyor, ben ya kaloriferin üstüne tünüyorum, ya makyaj masasının üstüne oturuyorum. Bak işte başka bir "ünlü olamama" sebebi! Ayrıca da asistan masistan hak getire, tek tabanca takılıyorum! Büyük hata.
Ünlü insan, gidip bir yerde oturup tek başına kahve içip gazete okumuyor mesela. Niye bilmiyorum. Ben hep yaparım, zararını görmedim! Ünlü kişi, kendisinden üçüncü tekil şahıs kalıbında, isim ve soyadı olarak bahsediyor! Yani "Gülse Birsel'in bugüne kadar yaptığı bütün işler belli bir kalitededir efendim... Gülse Birsel, hayranlarına verdiği sözü tutar" gibisinden! Ben, her normal insan gibi birinci tekil şahıs kullanıyorum. Üstelik "hayran" lafını da söylemeye utanıyorum. "Seyirciler", "Diziyi seyredenler", "Okuyucu" tanımlamalarını tercih ediyorum. Sanırım asla star olamayacağımın belirtisidir!
Ünlü kişi, özellikle kadınlar, güneş gözlüğüyle dolaşmayı tercih ediyorlar. Ben plaj dışında pek kullanamıyorum. Burnumun üstünü acıtıyor, iz yapıyor! Ama benim burnuma yapabilir tabii, kemik yapısıyla ilgili bir olaydır herhalde!
Konuya gelmişken, ünlü kadınların çoğunda estetik merakı var. Ufak tefek bir şeyler yaptırıyorlar illa ki. Ve işi biliyorlar. Kaş asma, burun estetiği, dudak dolgunlaştırma, efendime söyleyeyim, bilmem ne enjeksiyonu, botox, şudur budur en azından. Ben beş aydır röflemi erteleyip duruyorum; yarı vakitsizlik, yarı tembellikten. En sonunda diziden uyardılar, "Volkan sana sarı diye hitap ediyor ama sen artık kumral oldun" diye de, gittim yaptırdım. Hangi estetik müdahale yani.
Ünlüler, yanlarında imzalı resim taşıyıp, isteyene takdim ediyorlar. Ben sokakta durdurup isteyenler olursa "Yok artık, imzalı resim mi taşıyacağım?" gibilerinden bir şeyler geveliyorum!
Ünlüler birbirlerini tanıyorlar! Ekstralardan, kuaförden, çekimlerden ya da her neyse... Birbirleriyle görüşüyorlar. Benim bir veya iki tane ünlü arkadaşım var, onlar da zaten 15 yıl önce, ünlü olmadan da arkadaşımdı! Bir de tanıdığım ünlüler için bile ilk isim kullanamıyorum ! Meltem Cumbul için "Meltem", ne bileyim Sezen Aksu için "Sevgili Sezen" demeye dilim varmıyor. Onlar benim için Meltem Cumbul ve Sezen Aksu!
Bütün bu zihniyet ve yaşam alışkanlıkları farkı, elbette medyayla ilişkilere de yansıyor. Bir sürü güzel programdan arıyorlar, sağ olsunlar davet ediyorlar. E benim o gün ya çekim günüm, ya senaryo yazma günüm. Gittin, makyaj yaptırdın, bekledin, programa katıldın, geldin, yarım gün! Ayrıca beni konuk almamak o programın yapımcısı açısından da daha hayırlı! Zannediyorlar ki ben gidince ortalık şenlenecek. Espriler, hikayeler gırla gidecek. E ben o ruh halinde biri değilim ki... Yaptığım işler hakkında bilgi vereyim, kibar kibar oturayım istiyorum. Şarkı-türkü söyleyen, stand-up yapan bir karakterim yok. Gösteri sanatlarından çok, yazarlık-gazetecilik, kişiliğime daha hakim! "Haydi reklamdaki kadın gibi konuşsanıza" dendiğinde "Ehihi, niye?" diye bakıyorum tabiatıyla!
"Bir yaz akşamı, arkadaşlarımla oturuyorsam, havamı da bulmuşsam sonsuz hokkabazlık yaparım. Ama bunu neden bir televizyon programında yapayım?" bakış açısına sahibim! Ünlülerin çoğu, katıldığı programdaki performansı için enerji harcıar; ben kırk yılda bir gittiysem, gözüm kapıda, emanet gibi otururum. Programa çağıranlardan "Şu konuları konuşacağız, bunlarla ilgili gag'lar hazırlayıp gelirseniz iyi olur" diyenler bile çıkmıştır! Efendi tarafıma geldi de, "Peki ücret nedir" demedim! Velhasıl; ünlüyüm ama, insanın ruhunda star'lık olmayınca, neye yarar?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Saatli Maarif Takvimi gırgır, yoğurt makinesi!   / 27-02-2005
 Aman evladım siyasete bulaşmayın!   / 26-02-2005
 Yurovijııın Song Kontest   / 19-02-2005
 Gülü bir gün, seni her gün, gülü soluncaya, seni ölünceye dek!   / 13-02-2005
 Karın anti-aging üzerinde etkileri!   / 12-02-2005
 İstanbul'un bütün meyhaneleri!   / 06-02-2005
 İçmeyin şu zıkkımı kardeşim! (2)   / 05-02-2005
 Telefon mesajı adabı!   / 30-01-2005
 İçmeyin şu zıkkımı kardeşim!   / 29-01-2005
 Nahoş kurban bayramı anıları!   / 23-01-2005
GÜLSE BİRSEL
Ünlüyüm ama ruhum ünlü değil!
E-mail'ler geliyor, bazen...
AYŞE TÜTER
Lezzet Güneşi
Hindi ciğerli kadınbudu
Ciğerleri...
Doç. Dr. BENGİ SEMERCİ
Umutsuzluk
Yaşayanlar için umut her zaman vardır.
Stresle baş etmek hiç zor değil
Stresle baş etmek hiç zor değil
Stresle baş edebilmek için her yıl milyarlarca dolar harcıyoruz.
'Biyonik İnsan' hayal değil!
'Biyonik İnsan' hayal değil!
Artık ne kopan eller ne de dökülen dişler sorun değil. Çünkü, bilim...
Külkedisi sarı bir Vosvos istiyor
Külkedisi sarı bir Vosvos istiyor
Hani geçen yıl gündemin baş köşesinde bir yarışma vardı; PopStar.
Fatih Akın, iki kardeşi aynı kızla yatağa soktu
Fatih Akın, iki kardeşi aynı kızla yatağa soktu
Her filmiyle olay yaratan Fatih Akın, bir İtalyan ailenin yaşam...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.