kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Papağan bir düşünce adamı değildir ki..
ŞAKA
Beraber yürüyüp, ıslananlar

Papağan bir düşünce adamı değildir ki..

Aynı sözlerin sürekli tekrarlanması fikir açıklamak anlamına geliyorsa, papağanlar da kesinlikle birer "Düşünce Adamı"dır.
Veya bulunulan ortama anında ayak uydurmak bir anlam ifade ediyorsa, bukalemunlar kesinlikle "Değişimin Öncüleri"dir.
Kalıplaşmış düşüncelerin sürekli tekrarlandığı ve değişen dönemlere göre herkesin aynı tepkileri seslendirdiği bir toplumsal davranış modelini artık reddetmemiz gerekiyor. Bu durum biz Türkleri, yüzyıllar süren kısır döngülere mahkum etmekten başka bir işe yaramıyor.
Siyaseti de, hukuku da, ekonomiyi de, diplomasiyi de bu şekilde,
"Çözümsüzlükleri sürdürme meslekleri" haline dönüştürüyoruz.
Bu yüzden demokrasiyi sağlıklı yaşatamıyoruz. Bizim aramızdan çıkan ve bizim gibi davranan başarısız politikacılara kızarak, yıllarımızı ziyan ediyoruz. Oysa onlar da papağana veya bukalemuna benzemeye çalışıyorlar. Buna karşı, sıradan olmayan, farklı düşünceleri seslendiren, toplumun genel eğilimlerine karşı çıkan, dünya ile aynı titreşim katsayısını yakalamaya çalışan politikacıları da, aydınları da karalayıp, yok etmeyi hüner sanıyoruz.
Mesela şu "Sözde Ermeni Soykırımı " meselesinin tartışılma biçimine bakın.
Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu, 20 Ocak 2005'te Zaman'da yayınlanan yorumunda, olayı çeşitli yönleriyle değerlendirip şu sonuca varmıştı:
- Mevcut meseleyi halledecek taraflar iki tarafın tarihçileri değil siyasetçileridir. Kendisini uluslararası zeminlerde sürekli olarak zorlayan bu denli hassas bir konuda ciddi bir "siyaset" geliştiremeyen toplum konumunda kalınması da zannedildiğinin tersine, ciddi bir zaaf olarak mütalaa edilmektedir.
Önceki gün Hürriyet'te, Turgut Özal'ın 1991'deki Washington ziyaretinde konuyu o dönem ABD Büyükelçimiz olan Nüzhet Kandemir'e açıp "Türkiye olarak bu soykırımı tanısak ve bu sona erse daha iyi olmaz mı?" diye sorduğunu ve Kandemir'in de "Sayın Cumhurbaşkanım, bu öyle ayaküstü halledilecek bir mesele değildir. Çok iyi düşünmek ve dikkatli olmak gerekir" diye cevap verdiği haber yapılmıştı.
Özal'ın ölümünden 12 yıl, 1915'ten de 90 yıl sonrasındayız.
Şimdi Kandemir DYP'de politika yapıyor. 12 yıl önce ölmüş bir politikacının çözüm arayışına "Bu ayaküstü halledilecek bir mesele değil" demiş. Peki bu 12 yıl boyunca işi tarihçilere havale etmek dışında hiç "Oturup ", bir çözüm üretebildi mi kendisi?
Engin Ardıç kendine özgü üslubu ile ne güzel koymuştu meseleyi Akşam'daki sütununda: Hani hep deriz ya 'sözde Ermeni soykırımı meselesinde sözü tarihçilere bırakalım'... Bunda elbette 'tarihçiler bizi haklı çıkarsınlar' beklentisi vardır. Konuyla ilgili en kapsamlı çalışmayı yapmış olan iki tarihçiye, Vahak Dadrian'a ve Peter Balakian'a bırakmayalım, peki, çünkü ikisi de Ermeni. Orhan Pamuk'a hiç bırakmayalım, alt tarafı roman yazarı. 'Artistlik' yapıyor.
Peki Profesör Doktor Halil Berktay'ı neremize sokacağız? Sabancı Üniversitesi'nde hocadır kendisi. Yale'de okumuş (kapı kilidi değil, üniversite), doktorasını da Birmingham'da yapmış. Dün, bir gazetemizde yayınlanan sohbetinde, Ermeni Tehcir Kanunu'nun 'etnik temizlik' olduğunu söylüyor. Çünkü yalnız doğudan değil, İzmit'ten, İznik'ten bile sürülmüşler... 'Öldürme unsuru hariç bu kadarı dahi genosid tanımına girer' demiş! Yine de biz kendimizi ve papağanlığımızı mı övmeye devam edelim 500 yıl önce Nefi'nin "Fahriye"sindeki gibi? Fahriye, kasidenin bir bölümünde şairin kendisini övmek için yazdığı dizelerdir. Itri'nin Segah yürük semaisi ile hepimizin belleğine yerleşen kasidesinde, Nefi ne der? "Tuti-i mucize guyem ne desem laf değil." Yani "Ben boş sözler söylemeyen mucizelerin papağanıyım" diye över kendisini.
Gerçekten sürekli tekrarladıklarımız, boş sözler değil mi? Hep mucizeler beklemiyor muyuz yani? Çözüm, Erdoğan'la Baykal'ın temcit pilavını bu kez birlikte servis yapmaları mıdır?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Politikacı gerçek gündemi kaçırmamalı...   / 09-03-2005
 Sakalı bıyığına denk değilse berber ne yapsın?   / 08-03-2005
 Muhafazakârlığın çevresinde liberal yürüyüş..   / 07-03-2005
 Tencereler ve kapakları buluştu   / 06-03-2005
 Semranımgiller istikrarın güvencesidir..   / 05-03-2005
 Rakı aslanların mı ceylanların mı sütüdür?   / 04-03-2005
 İyi ki doğdun Alaaddin Yavaşça!   / 03-03-2005
 Belleğimde kelimelerden çok sayılar var..   / 02-03-2005
 Bizim "Neo-Con"larımız daha fazla değil mi?..   / 01-03-2005
 ABD'nin tarihi yok Ortadoğu'nun ise sadece tarihi var   / 28-02-2005
REHA MUHTAR
Ermeni sevgili
Dışişleri Bakanlığı'nda uzun...
MEHMET BARLAS
Papağan bir düşünce adamı değildir ki..
Aynı sözlerin...
MAHMUT ÖVÜR
İzin de yok, koruma da...
Çocukluğumdan hatırlıyorum,...
SAVAŞ AY
'Pilot olmak kolay değil' diyenlerden yanıt var
Özel...
HINCAL ULUÇ
Açıklama
Yazarımız Hıncal Uluç, yurt dışında bulunduğu...
Boşu Boşuna: 0-0
Boşu Boşuna: 0-0
Kural hatası yüzünden tekrar oynanan maçta Beşiktaş ve G.Birliği yine...
Çalımbay'dan cesur kadro!
Çalımbay'dan cesur kadro!
Kartal'da, İ.Üzülmez, Ali, Çağdaş yedek kaldı. 11'de Carew, Pancu,...
Tokalaşma krizi
Finlandiya Cumhurbaşkanı Halonen'in 15 Mart gecesi Sezer onuruna...
Kıbrıs'ta diplomasi trafiği hız kazandı
Kıbrıs'ta bazı Türk ve Rum siyasi parti başkan ve yetkilileri,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu