|
|
|
|
|
|
|
|
5 yılda 6 kez tayin
Bakırköy'ün bir kaymakamı vardı, adı Kadri Öner. Görev yaptığı 5 yıl içinde tam 6 kez tayini çıktı. Her tayinden sonra İdare Mahkemesi'ne başvurdu ve geri döndü. Çevresinde sevilen, halkla ilişkileri güçlü, proje üreten bir bürokrattı. Kadri Öner, Bakırköy Kaymakamlığı görevine geldikten sonra da bu yapısıyla kısa sürede bölge insanıyla sıcak bir ilişki kurdu. Ama bu ilişki uzun sürmedi. Görevinin 11. ayında İçişleri Bakanlığı tarafından İzmir Güzelbahçe Kaymakamlığı'na tayin edildi. Yargı yoluna başvuran Öner, Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararı üzerine görevine geri döndü. Daha sonra sırasıyla önce Antalya Vali Yardımcılığı'na, sonra da Edirne Vali Yardımcılığı görevlerine atandı. Bu atamalara karşı da yasal yollara başvurdu ve geri döndü. Görevinin 4. yılında 4 kez geri dönünce, 'Rahata kavuştum' diye düşündü. Ama o da uzun sürmedi. 5. kez Çankırı Vali Yardımcılığı görevine atandı. Bu karar da mahkemeden geri döndü. Fakat görevinin beşinci yılında 6. kez yargı kararıyla yeniden Çankırı Vali Yardımcılığı'na tayini çıkınca inadı kırıldı. Kadri Öner'in inadını kıran 28 Ocak 2005 tarihli yazıydı. İçişleri Bakanlığı tarafından Genel Müdür Celalettin Lekesiz imzalı bu yazıda şöyle deniyordu: "Danıştay 5. Dairesi'nin mezkkararına istinaden yukarıda anılan yargı kararları gereği Bakırköy Kaymakamlığı'na başlatılan Kadri Öner'in Çankırı Vali Yardımcılığı'na başlatılmasını tensiplerinize arz ederim." Kadri Öner pes etmişti. O artık Çankırı Vali Yardımcısı'ydı. İşte bu noktada ' Bu kadarı da olmaz' denilebilecek bir ilk olay ortaya çıktı. Çankırı Valisi'nin adı Ali Haydar Öner'di. Dikkatinizi çekti mi? Her ikisinin soyadı da Öner. Yani Kadri Öner, Vali olan kardeşinin yardımcılığı görevine atanmıştı. Kadri Öner, sadece 6 kez görevden alınması ve geri dönmesiyle değil, aynı zamanda vali kardeşiyle birlikte aynı şehirde görev yapmasıyla da bürokrasi tarihinde bir ilke imza atmış olacak. ' Bürokrasinin Süleyman Demirel'i olarak nitelenen Kadri Öner'in başına neden bu kadar olay geliyor? Doğrusu bu konuda çok şey söyleniyor. Ama sadece 'inatçı kişiliği'nden kaynaklandığı söylenebilir mi?
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|