|
|
|
|
|
|
Biraz hızlanmak lazım!
Son bir haftadır üzerime benden daha ağır bir rehavet çöktü. Canım hiçbir şey yapmak istemiyor. Hatta hiçbir şey yapmamayı bile istemiyorum. Sadece yatağımda uzanıp önce sol duvarı, sonra sağ duvarı ardından da tavanı uzun uzun seyretmek istiyorum. Bu aktiviteden yorulunca da uyuyup kalmak isteği içerisindeyim. Ama hayat buna izin vermiyor. Bu haftadan itibaren bir süre rejimime Ender Saraç ile devam edeceğim. Kendilerini sürekli televizyonlarda, sabah programlarında, haber bültenlerinde 'keten tohumu, rezene' gibi bitkilerden söz ederken görüyorum. Ayurveda filan diyor. Doğu kültürlerinden, ruhsal arınmadan bahsediyor. Allah kalbimi biliyor, çok da merak ediyorum. Geçen pazartesi ilk kez Saraç'ın Etiler'deki krallığına gittim. Beni gayet güleryüzle karşıladı. Ama ben öyle kolay kolay teslim olmayı düşünmüyordum. Çünkü Selahattin Dönmez sayesinde sağlıklı beslenme konusunda gayet bilinçlenmiş durumdayım. Biraz da popüler olmanın verdiği şımarıklıkla masasına oturdum. Ancak ağzıma garip bir cihaz tıkadı. Beş dakika boyunca bu cihaza nefes alıp verdim. Bu mucizevi yeni buluş, verdiğiniz karbondioksiti analiz ederek metabolizma hızınızı belirliyor. Bu adım yeterince etkileyici idi ama ben yine de yumuşamadım. Ardından Tanita adlı arkadaşla tanıştırıldım. Bu arkadaşın Tanita Tikaram ile bir ilgisi yok. Bu, vücudunuzdaki yağ oranını, kemiklerinizi ağırlığını, tek tek tüm uzuvlarınızın ağırlığını ölçebilen bir cihaz. Sol kolum, sağ kolumdan daha ağırmış. Ayrıca Selahattin ile verdiğim 6 kilo kayıtlara da geçmiş oldu.
AFFEDEMEDİKLERİM Ardından Ender Saraç ile sohbetimize başladık. Aile hekimi olan Saraç, bana yaşam tarzım ve uyku alışkanlıklarım gibi konularda sorular sordu. Depresif hallerimden bahsettim. Ve St. John's Wort isimli bitkisel, reçete ile satılmayan bir antidepresan verdi. Ayrıca anti-oksidan ve magnezyum, çinko, kalsiyum karışımı verdi. Vücudumun diet sırasında her zamankinden daha çok kalsiyuma ihtiyaç duyduğunu ve kalsiyumun da çinko ile kemikler tarafından daha kolay emildiğini belirtti. O gece evde geçmişten getirdiğim kalp kırıklıklarımı gözden geçirip, bir liste haline getirmemi ve herkesi affetmemi istedi. Bunun enerjimi sömüren duygulardan arınmaya ilk adım olduğunu belirtti. Akşam gerçekten uzun uzun düşündüm. Ama ortaya çıkan sonuç ilginçti: Affetmediğim tek insan bendim. Sadece ve sadece kendime kızıyordum yaşadığım tatsız şeyler için. Bunu hazmetmem de biraz zaman alacak belli ki. Beni Kapha adı verilen bir diyetle tanıştırdı. Buna göre az pişmiş, hazmı kolay yiyecek ve içecekler önerdi. Tatlı, ekşi, tuzlu ve bu tatları içeren gıdaları azaltmamı; onun yerine acı, buruk, kekremsi tattaki yiyeceklerle beslenmemi istedi. Ağırlıklı olarak baharatlar ve bitki çayları önerdi. Günde iki sürahi sıcak su içmem gerekiyor. Canımız çok tatlı çekerse hamuru az sıcak meyve pastaları yiyebiliyoruz. Ama tatlıyı tok karnına tüketmiyoruz. Pişirme yöntemi olarak sote, ızgara, fırın gibi sıcak ve kuru şekilleri öneriyor. Soğuk tüketilen gıdaları azaltıyoruz. Canımız çerez isterse az miktarda tuzsuz ve az miktarda ayçiçeği veya kabak çekirdeği tüketebiliyoruz. Ana hatlarını verdiğim bu programı uygulamak için çok zorlanılmıyor. Pazartesiden itibaren isteyen okurlarımız benimle birlikte bu programı uygulamaya başlayabilirler.
Rahşan Gülşan
|
|
|
|
|
|
|
|
|