kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Savas Ay @ SABAH
Tel:
0212 354 40 22
Fax:
0212 274 83 81
 
Haber yapmaya ihtiyacın mı var abi?..
Bu hikâye biraz bize biraz onlara!..
KIYMIK - Çetin Altan raconu

Haber yapmaya ihtiyacın mı var abi?..

Çeşme'deyiz. Temmuz güneşi mıntıkayı 37 dereceye ayarlı börek fırınına çevirmiş. Ara ara esen rüzgar serinlik vermek şöyle dursun,
yüzüme gözüme lav püskürtüyor
amanın. Çeşme Meydanı'nın orta yerinde durmuş, bağlı iki balıkçı kayığı arasından limana giriş yapan yarış teknelerini fotoğraflıyorum. Şöyle 3-5 metre öteye bir karga konuyor . Yere dökülmüş ekmek kırıntılarını gagalıyor. Karizma kollamayı filan boş verip yere yüzükoyun uzanıyorum . Sıfır zaviyeden karga ön planda, arkasında balıkçı motorları, sonra masmavi deniz parçası ve dipte yarış tekneleri. Valla güzel kompozisyon.

Gölge etme
Kargayla arama bir gölge düşüyor birden. Belli ki biri gelip tepeme dikildi .
Gözümü vizörden kaldırmadan uyarıyorum gölgeciyi:
- Birader kenara kaçıl, gölgen resmime giriyor. Ani bir hareketle çıkıyor kadrajımdan gölge. Sonra kalkıp üstümü başımı silkeliyorum. Ve kimmiş o görüyorum.
- Ooo sen de bizdenmişsin delikanlı. Böyle bir makineyi boynunda taşıyan insan gölge düşürür başkasının fotoğrafına. Genç foto muhabiri biraz mahcup hallerde elini uzatıp tanıtıyor kendini:
- Ben falanca abi. İzmir'de filanca gazete için çalışıyorum.
- Memnun oldum. Sesim yüksek çıktıysa kusura bakma. Güzel bir kare vardı da.
- Estağfurullah abi. Asıl sen darılma. Görünce tanışayım istedim. Seni severiz biz.

İstirahattayım
ya
Sonra kıyı kahvesine oturup çay sohbeti yapıyoruz genç meslektaşla. Dereden tepeden, meslekten, genç gazetecilerden konuşuyoruz. Diyor ki:
- Bir şey soracağım kusura bakmazsan.
- Niye bakayım evlat. Sor bakalım.
- Abi sen niye büyük işleri kovalamıyorsun da böyle karga kuş karınca peşindesin.
- Bunlar iş değil oğlum. Keyif için çekiyorum. Hazır tatil saatlerindeyim.
- Yerlere yatmış fotoğraf çekiyorsun güneşin altında be abi. Senin durumundakiler plajlarda, teknelerde keyifte.
- Ne demek benim durumumdakiler?
- Yani abi yanlış anlama. Yeterince para kazanmışsındır mutlaka. Eh herkes zaten seni tanıyor. Artık böyle sıradan fotoğrafa, röportaja, haber yapmaya ihtiyacın yok ki senin. Yaz köşeni, bak keyfine.
Bunca iyi niyetine karşın yine de iğne olup batıyor sözleri derime. Dünyalığı doğrultup, adını duyurduktan sonra rölantiye alınacak bir meslek olduğuna inanıyor bu genç meslektaş demek ki. Kabahat onda değil ağabeylerinde, bizde yani. Dil döndürmeye çalışıyorum. İstiyorum ki dip duygusunu kavrasın gazeteciliğin.

Haber
olur mu?
- Evlat, öyle değil kazın ayağı. Bu meslek nüfus kağıdına değil, ciğerine işler insanın. Zamanla anlarsın ki; paranın, erkin, şöhretin şunun bunun topu yekunu devam sayfasına giren 2 sütun haberin, küçümen bir imzanın coşkusunu, keyfini vermez insana. Sonra sadece için değil kendi paşa gönlün için de taşırsın kameranı . Çevrede olup biten her şeye " haber olur mu bu " diye bakar durursun.
Havaya girip daha epey anlattım o delikanlıya. Etkilenir, duygulanır, kıssadan hisse çıkarır sandım. Kerameti kendinden menkul söylevim bitince hafifseyen bir bakış iliştirdi gözlerine. Dondurma kıvamında bir sesle noktayı koydu:
- Şiir gibi konuştun valla abi. Ama sendeki imkanların yüzde birine kavuşsam makineyi filan dolaba kilitler kendimi denize, kuma, özgürlüğe atarım.
Daha fazla bir şey demedim o lafları üzerine. Vedalaştık. Ben biraz daha oturdum o kahvede. Giderken arkasından baktım uzun süre. " İkimiz de birbirimizi hiiiç anlayamadık, yazık " diye düşündüm.
Sonra bir eski hikaye geldi aklıma. Aşağı yazdım. Okursanız sevinirim.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Müdürlük rüzgârı yelken doldurmaya yeter mi?..   / 18-07-2005
 Dedikoduyu sevmezdim ama Bodrum huyumu bozdu!..   / 17-07-2005
 Böyle eğlenceye göz mü yumacağız ya da...   / 16-07-2005
 Ajda Pekkan şarabını hangi buzla içer?..   / 15-07-2005
 Nöbetçi diskoda dans eden kız plastikten mi?   / 14-07-2005
 Bodrum'un yanında 'Çeşme' akmaz be gardaş!..   / 13-07-2005
 Çeşme'de mısıra darı diyorlar   / 12-07-2005
 'Atla arabana, gez kıyıları gör yamuk yumuklukları'   / 11-07-2005
 Sinan Çetin'den savaş pilotlarına tam destek   / 10-07-2005
 Bir hava üssünün anatomisi   / 10-07-2005
REHA MUHTAR
Ergun'la Tezkan'a ne oldu?..
İki gündür Çeşme'de...
EMRE AKÖZ
‘Burada iş yapmak ürkütücü’
Yıllardır görmediğim...
MEHMET BARLAS
Bu coğrafyada çözümün yolu asla şiddetten...
HINCAL ULUÇ
Boğa güreşi denen felaket..
Angel Junior "Haydi bakalım...
SAVAŞ AY
Haber yapmaya ihtiyacın mı var abi?..
Çeşme'deyiz....
Bir adım kaldı
Bir adım kaldı
Fenerbahçe ile Juventus, Appiah için 8 milyon euroya el sıkıştılar.
Her şarta evet
Her şarta evet
Galatasaray, Pires'in senelik 2 milyon 500 bin Euro'luk ücret...
Hedef 25 milyar dolar
Yedi ayda dört kez görüşen Başbakan Erdoğan ve Putin, 25 milyar...
'Askerin sınır ötesi operasyonu Irak'ın iznine bağlı'
İçişleri Bakanı Aksu'nun "Kandil Dağı'nda PKK'ya karşı ortak...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu