Sağlıkta ara dönem sancılı geçiyor. Anadolu Sağlık Merkezi Genel Direktörü Dr. Dayanıklı, SSK ile anlaşma yapan özel sağlık kurumlarının büyük tahsilat sorunları yaşadığını söyledi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde olduğu için Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı'nın görüşülmesi sonbahara kaldı. Ancak bu sıradaki ara dönemde yaşanan sorunlar giderek büyüyor. Bir yandan özel hastaneler ile vatandaş arasındaki 'fark kavgası' sürerken, diğer yandan SSK hastalarına hizmet veren özel hastaneler paralarını tahsil edememekten şikayetçi. Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı'nı ve şu anki ara dönemi Anadolu Sağlık Merkezi Genel Direktörü Dr. Murat Dayanıklı ile konuştuk. Dayanıklı, sistemde şu anda büyük sıkıntılar olduğuna işaret ederek, "SSK ile özel hastaneler arasında yapılan anlaşmaya göre 45 gün içinde verilen hizmetin karşılığını SSK'nın ödemesi gerekiyor. Ancak 5-6 aydır bir çok hastane parasını alamıyor. Çok kısıtlı ödemeler yapıyor" diyerek bir soruna parmak bastı. Dayanıklı'nın bu sözleri önemli. Çünkü yaklaşık 85 hastane SSK ile sözleşme yaparak SSK hastalarına hizmet vermek üzere anlaştı. Son olarak bunlara Anadolu Sağlık Merkezi de katıldı. Dayanıklı'nın ifadesine göre, SSK'nın bir çok bölge müdürlüğünde faturalar "koliler halinde" açılmayı bekliyor. "Özel hastane ameliyatını yaptı, doktoruna, hemşiresine ücretini ödedi, ancak halen parasını SSK'dan alamadı" diyen Dayanıklı SABAH'ın sistemle ilgili sorularını şöyle yanıtladı: SINIRSIZ PARA YOK
* Genel Sağlık Sigortası'nda kurulacak bir bilgi işlem sistemi ile sistemin tek elden kontrolü öngörülüyor. Bu uygulanabilir bir model mi? Bu bana fazlası ile ütopik geliyor. Çünkü buna göre sigortalıların kimler olduğunun tespiti, daha sonra bunların prim ödeyip ödemedikleri, aile hekimlerinin kaydı gibi bir çok olayın bu sistemden takip edilmesi gerekiyor. Hele hele bunun bir daire başkanlığı tarafından yapılacak olması çok zor. Bize kalırsa bu işin özel sektör tarafından yapılması daha doğru olacaktır. Modüler yapılar olacağı için de sistemde bir çökme olduğu zaman tüm Türkiye çapında bölgesel bir sorun olacaktır.
* Herkesin sağlık hizmeti kapsamına alınması sağlık faturamıza nasıl yansıyacak? Sağlığın gayrisafi milli hasıladan aldığı pay yüzde 5-6 arasında. Fakat 20 milyon insanın sağlık hizmetine ulaşması konusunda zorluklar olduğunu biliyoruz. Yeni dönemde sağlığın GSMH'den alacağı payın yüzde 7-8'lere çıkacağını tahmin ediyoruz. Ancak iyi bir kontrol mekanizması kurulmazsa çok ciddi bir yara ortaya çıkacaktır.
* Siz ne gibi tehlikeler görüyorsunuz? Tasarıda özellikle sağlanan sağlık hizmetleri bölümü son derece kapsamlı tutulmuş. Burada bir takım sınırlamaların olması gerekliği kanısındayım. Cebinizdeki para kadar harcama yapmalısınız. Örneğin yurtıdışından sağlık hizmeti almak tartışılabilir bir konu. Hükümet diyebilir ki 'ben yurtdışındaki tedavilere hiçbir şeklide para harcamayacağım'. Siz cebinizde para yoksa bu akşam yemeği Paris'te yiyeyim diyebiliyor musunuz? O zaman hükümetin de parası yoksa bu hizmeti vermek için diretmesi anlamsız.
* Siz hiç mi yurtdışından sağlık hizmeti alınmasın diyorsunuz? Bence sınırsız hizmet diye birşey yok. Çünkü sınırsız para da yok. Bugün Amerika gibi gelişmiş ülkelerde bile bir takım sınırlar var. Örneğin İngiltere belli bir yaştan sonra dializ hastalarının ücretlerini sigorta kapsamında karşılamıyor. Türkiye olarak ben niye, hangi para ile yurtdışından Türkiye'de olmayan bir hizmeti 80 yaşındaki bir hasta için harcayayım. Yeni doğmuş bebeklerin bağışıklanmaları için bu parayı harcasam daha çok fayda sağlayabilirim. Bu nedenle yurtıdışı teminat paketinin tamamen tasarıdan çıkarılmasına da doğrusu çok karşı değilim. Örneğin bizde tüp bebeği de kapsam dahiline aldılar. Tüp bebek karşılanması gerekli bir konu mudur, tartışılmalı! Ne kadar bütçemiz varsa ona uygun dengeleri oturmuş bir teminat paketi tanımlamalıyız. Türkiye Cumhuriyeti'nin halkına sınırsız teminat paketi vermesi söz konusu değil. Devlete ciddi biçimde yükümlülük getirecek olanların da sınırlanması gerekiyor.