| |
|
|
Sarıgül de kaybetti Baykal da..
Deniz Baykal'ın Bülent Ersoy'dan yasağını kaldırtmak için rüşvet istemiş olabileceğine zerre inanmıyorum. "Bu iş pahalıya mal olur" dediyse, Ersoy bunu "Rüşvete çok para gider" şeklinde algılamış olabilir. Oysa Baykal'ın Ersoy'a söylediği "Adalette garanti olmaz" sözü, "Parayı ver ben bu işi halledeyim" denmediğinin kanıtı. O sıralar yasaklı eski bir siyasetçi olan Baykal'ın avukat olarak kimden ne ücret isteyeceğine de kimse karışamaz. Ancak Baykal yine de büyük bir "Hata" yaptı. Çıkıp olayı bütün netliğiyle anlatsa kimsenin diyeceği bir şey olamazdı. Gereksiz bir panikle, "Görmedim, telefonda konuştum" demesi Baykal'ı zora sokar. Çünkü "Yalan" söylemiş oluyor ve kaybediyor. Ama bir kaybeden daha var. O da Mustafa Sarıgül . Hazır Baykal'ı zayıf yakalamışken, "Allah'ın sopası yok. Ersoy'un sopası var" diyor. Bu da Sarıgül'e hiç yakışmıyor. Sarıgül'e bir hikayem var. 27 Mayıs öncesi Nihat Erim, Adnan Menderes'in o dönem sevgilisi olan kadınla bir fotoğrafını bulmuş ve Ulus gazetesine koyacak. Durumu "Müjde" diye İsmet İnönü'ye bildiriyor. İnönü kızıyor. "O fotoğrafı gazeteye basmanı istemiyorum. Ayrıca yarın öbür gün bir başka gazetede görürsem seni sorumlu tutarım. Hemen o fotoğrafları yok edeceksin" diyor. Belden aşağı vurmayı siyasete yakıştıramıyor. Sarıgül ise daha birkaç ay önce kendisiyle ilgili ortada kanıt yokken partiden attırmaya çalışan Baykal'ı suçlarken, şimdi aynı yanlışa kendisi düşüyor. Bu hengamede olan CHP'ye oluyor..
|