|
|
Hukuk Danışma Bürosu görüşü doğrultusunda uzlaşma arıyor
AB Daimi Temsilciler Komitesi'nin (COREPER), Türkiye'nin Kıbrıs konusundaki deklarasyonuna karşı yayımlanacak AB deklarasyonu taslak metni üzerinde uzlaşma aranan haftalık olağan toplantısı devam ediyor.
Kıbrıs Rum kesiminin, COREPER toplantısında, taslak metnin ''yeteri kadar net olmadığını'' ve ''sertleştirilmesi gerektiğini'' savunarak onaya karşı çıktığı, bu girişiminde Fransa ve Yunanistan'danda destek aldığı belirtiliyor. Rumların, ''Kıbrıs Cumhuriyeti''nin (Rum kesimi) Türkiye tarafından hukuken tanınması ve Türk liman ve havaalanlarının
Rum araçlarına açılması konusunda daha katı ifadeler kullanılmasını istedikleri, diğer birçok üye ülkenin ise bu tür ifadelerin Türkiye tarafından kabul edilmeyeceği üzerinde durdukları belirtiliyor.
Kaynaklar, taslak metin üzerinde uzlaşma olmaması halinde görüşmelerin gelecek hafta 14 Eylül'de yapılacak toplantının gündemine aktarılabileceğini ifade ediyorlar.
COREPER'in gelecek haftaki toplantısında, 3 Ekim'de başlaması öngörülen Türkiye'nin AB'ye katılım müzakerelerinin temelini oluşturacak olan Müzakere Çerçeve Belgesi de ele alınacak. AB'nin yürütme organı olan AB Komisyonu tarafından hazırlanarak onaya sunulanMüzakere Çerçeve Belgesi'nin, ay sonundan önce, AB karar organı olan AB Konseyi tarafından onaylanması gerekiyor. AB Dönem Başkanı İngiltere, üye ülke dışişleri bakanlarının, olağanüstü bir konsey toplantısı çerçevesinde bir araya gelerek, bu onayı vermesi için girişimlerini sürdürüyor.
HUKUK BÜROSU GÖRÜŞÜ Öte yandan, AB Konseyi Hukuk Danışma Bürosu'nun, Türkiye'nin Kıbrıs konusundaki deklarasyonunu inceleyerek, 31 Ağustos'ta COREPER'egörüş bildirdiği öğrenildi.
Basına yansıyan görüş belgesinde, Türkiye'nin yayınladığı deklarasyondan kaynaklanan çeşitli sorulara yanıt aranıyor. Hukuk Bürosu'nun görüşüne göre, deklarasyon, AB ile Türkiye arasında resmi belge olarak görülmüyor, ''AB ve üyeleri tarafından kabul edilmemiş olan tek taraflı bir açıklama'' niteliğiyle sınırlandırılıyor.
Görüşte, AB'nin bir karşı deklarasyon yayımlaması, imzalanan protokolün parçası olmayan deklarasyonun tek taraflı niteliği üzerindedurması, Rum kesimi konusunda AB tavrının teyit edilmesi öneriliyor. Hukuk Bürosu'nun değerlendirmesinde, Türkiye'nin deklarasyonunun Ankara Antlaşması Ek Protokolü'nü geçersiz kılmadığı, çünkü Türkiye'nin, protokol uygulama alanında kısıtlama veya çekince koymadığı belirtiliyor.
Büronun görüşünde, Türkiye'nin, Rum kesimini tanımamasının, Ek Protokol'ün uygulamasını olumsuz etkileyip etkilemeyeceğinin, uygulamaya engel oluşturup oluşturmayacağının pratikte gözlemlenmesi gereği üzerinde duruluyor.
Türkiye'nin, imzaladığı Ek Protokolü uygulamayacağına yönelik hiçbir işaret görülmediği belirtilen görüşte, Türk imzasının hukuki açıdan geçerli olduğu ifade ediliyor.
Türkiye'nin, Ek Protokol'den kaynaklanan yükümlülükleri üzerinde de duran Hukuk Bürosu, sadece Rum mallarına kısıtlama getiren bir tavrın ''ayrımcılık'' olacağını ifade ederken, Türk tavrının izlenmesigereğine değiniyor.
Türkiye'nin AB'ye katılım müzakerelerinin başlamasından önce Rum kesimini hukuken ve resmen tanıması gerekip gerekmediğini de sorgulayan Hukuk Bürosu, bu konuda görüş bildirirken, müzakerelerin ABile Türkiye arasında değil, ''25 AB üyesi devlet ve Türkiye arasında''gerçekleşeceğini hatırlatarak, müzakerelerin başlamasının, ''Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Türkiye tarafından de facto (fiilen) tanınması anlamına geleceğini'' savunuyor.
Büronun görüşünde, müzakereler sonunda AB'ye katılımı kararlaştırılacak bir Türkiye'nin ise Rum kesimini hukuken tanımasınınkaçınılmazlığı üzerinde duruluyor.
Hukuk Bürosu, Rum kesiminin tanınması konusunda Türkiye'ye karşı izlenecek AB tavrının ''siyasi'' olduğunu, üye ülkelerin, hukuki tanımayı müzakerelerin başında isteyebileceklerini veya daha ileri birtarihi bekleyebileceklerini ifade ediyor.
|