|
|
|
|
Sinema dinimdir Cannes Mekke'dir
Türk sinemasını Almanya'da temsil ettiğini söyleyen ünlü yönetmen Fatih Akın, sinemadan asla vazgeçemeyeceğini sözlerle dile getirdi: Sinemayı din olarak görürsek, Cannes benim için Mekke'dir.
' Türk sinemasının Almanya'daki temsilcisi Fatih Akın, Berlin Film Festivali'nde kendisine 'Altın Ayı' ödülü kazandıran filmi 'Duvara Karşı'dan sonra yine çok konuşulan 'İstanbul Hatırası: Köprüyü Geçmek' ile başarısını bir kez daha kanıtladı. Filminde izleyiciyi İstanbul'da bir müzik yolculuğuna çıkaran Akın, "Türk müziğini çok geç keşfettim" dedi. Akın bu ayki Cosmopolitan dergisine konuştu. * Filmdeki müzik, benim izlediğim müzikti. İlk dinlediğim 15-16 yaşlarındayken Sezen Aksu'ydu. Ondan sonra Sezen Aksu takipçisi oldum. İlk defa Arif Sağ'ı Aksu'nun albümünden öğrendim. Ondan sonra Arif Sağ, Neşet Ertaş'ın albümlerini aldım.
İSTANBUL VE AŞK KAYNAĞI * İstanbul bir kere annemin memleketi, kendi memleketim de diyebilirim yani. Ben İstanbul'u seviyorum, İstanbul da beni seviyor. Bir aşk, bir kaynak, tamamen bir fikir kaynağı. Türkiye'den ayrılırken küçükken nasıl ağlıyordum... Gitmek istemiyordum, temelli kalmak istiyordum.
CANNES MEKKE'DİR * Sinema benim hayatımın en önemli bölümü, benim dinimdir. Sinemayı din olarak görürsek, Cannes da Mekke'dir benim için. Dünyanın en önemli festivalidir. Bu seneki Cannes, benim ilk jüri tecrübem değildi, 2001'de Berlin Film Festivali jürisindeydim Jacqueline Bisset'le birlikte. Cannes belki Berlin'den biraz daha önemli bir festival ama pek heyecanlı değildim. Aslında İstanbul'da Sezen Aksu gibi, Orhan Gencebay gibi, Müzeyyen Senar gibi insanlarla çalıştıktan sonra insan daha bir rahatlıyor, o yüzden heyecan biraz gidiyor. Cannes Festivali'nde sinemada belli bir yere gelip oturmuş insanlarla birlikte olup, filmleri tartışmak ilginçti. Çok şey öğrendiğimi düşünüyorum.
TEMSİL GÖREVİM VAR * İlk kısa metrajlı film çekimine 22 yaşındayken başladım. İkincisini 1996'da Türkiye'de çektim. Türkiye'de tatil yapan Türk aileler üzerineydi konusu. O zamanlar biz Türkler için Almancı'ydık. Kendi aramızda Almanca konuşurduk. Çeteler vardı; Hamburg'tan gelen, Köln'den gelen Türkler çetesi. Kısa metrajlı filmim bunları anlatıyordu... Ben Türk sinemasını Almanya'da temsil etmenin görevim olduğunu hissediyorum.
|
|
|
|
|
|
|
|
|