|
|
|
|
|
Rıza çok önce gitmişti
|
|
"Beşiktaş'ta yönetim kurulu üyelerinin önemli bir kısmı Kayseri maçından önce de Rıza Çalımbay'ın artık bırakmasını istiyordu. Ama ikinci bir hocayı göndermiş olmamak için bu kararı Rıza'nın vermesini istiyorlardı." "Del Bosque, Bodo karşısında tur geçildiği için kalmıştı. Aynı endişe bugün de vardı. Bolton maçı kazanılırsa bu sefer Rıza Çalımbay'ın ayrılması güçleşecekti. Yönetim bu yüzden Bolton maçının sonucunu beklemedi.".
Beşiktaş'ta neler oluyor? Israrla "Tek suçlu Rıza Çalımbay değil" diyordunuz. Size göre diğer suçlular kimler ve suçları nedir? Benim söylediğim şu: Beşiktaş'taki başarısızlıklar halkasında her şeyi Rıza Çalımbay'a yükleyip işin içinden sıyrılmak günü kurtarsa da Beşiktaş'a yarar sağlamaz. Ben kimseyi, özellikle yıpratmak için konuşmam. Ama sorunu ortaya koyarken Beşiktaş'ın çıkarlarını düşünmek lazım. Beşiktaş bugünlere sadece Rıza Çalımbay'ın futbolcularla ilişkileri, yanlış aktikleriyle gelmedi.
Neyle geldi? Şimdi Beşiktaş'ın çıkarları açısından bazı şeyleri söylemenin zamanı geldi. Rıza Çalımbay hangi şartlarda Beşiktaş'a geldi. Gelin önce onu bir konuşalım. Del Bosque'nin bu takımı yürütemeyeceği anlaşılmış. Ama hâlâ bir türlü gönderilme kararı verilemiyor. Dolayısıyla gerçek anlamda alternatif bir hoca aranmıyor. Beşiktaş'ın bugününü kurtaracak, geleceğe taşıyacak, takımı gençleştirecek, yenileyecek, yeni bir kuşak yaratacak ve üst üste şampiyonluklara götürecek bir hoca enine boyuna düşünülmüyor. Kupadan elenince apar topar o sırada alınabilecek en uygun isim Rıza Çalımbay getiriliyor, takımın başına konuyor. Geçen sene Bodo'ya karşı tur geçilmeseydi bu isim Ziya Doğan olacaktı. Teknik direktör gibi en önemli seçim, çok daha planlı ve programlı olmalı. O anda en az tepki çekecek ya da kısa süreli bir hava yaratacak isim yerine, Beşiktaş'a şampiyonluklar yaşatacak bir kadroyu bulup çıkartacak bir hoca aranıp bulunmalıydı. Ben o gün Beşiktaş daha fazla karışmasın, her kafadan daha fazla ses çıkmasın diye "Rıza Beşiktaş'ın kendi çocuğudur. Herkes destek olmalı" dedim. Gerçekten de geçen yıl ikinci yarı böyle gitti. Ama bu sezonun başında her şey uzun vadeli planlanmalıydı. Bugün için de aynı durum söz konusu.
Beşiktaş yönetimi için bu gelişme biraz ani mi oldu? Yeni hocanın 'adaylar' boyutunda kalması, Bolton maçına Ulvi Güveneroğlu-Mehmet Ekşi ikilisiyle çıkılacak olması böyle bir görüntü doğurmuyor mu?
Hayır, ani olmadı. Beşiktaş'ta yönetim kurulu üyelerinin önemli bir kısmı Kayseri maçından önce de, hatta bir hafta önce de Rıza Çalımbay'ın artık bırakmasını istiyordu. Ben o havayı iki haftadır her şeyiyle teneffüs ediyordum. Ancak yönetimdeki birçok kişi bu kararı Rıza'nın vermesini istiyordu. İkinci bir hocayı göndermiş olmak istemiyorlardı. Gerçek budur.
Yönetim, Çalımbay'ın takımı Bolton maçına çıkarmasını neden kabul etmedi? "Ya iyi sonuç alınırsa" korkusu mu yoksa "Nasılsa daha kötüsü olmaz?" düşüncesi mi?
Türkiye'de futbol günlük yaşanan bir olay. Geçen yıl aynı durum yaşandı. Trabzon ve Bodo maçlarını geçseydi Del Bosque ile devam edilecekti. Trabzon maçı kaybedildi, Bodo maçı geçildi. O anda oluşan havada Del Bosque ile devam edildi. Ben o zaman da bunun yanlış olduğunu gördüm. Şimdi de aynı endişe vardı. Bolton maçı kazanılırsa Rıza Hoca'nın ayrılması güçleşecekti. Onun için Bolton maçı beklenmedi.
Çalımbay'ın doğrudan sorun yaşadığı futbolcular var mı? İlk zamanlarda Sergen vardı. Ama sonra Rıza Çalımbay başkan ve ikinci başkanla yaptığı görüşmede Sergen'in kalmasını istedi. Futbolcuların ötesinde Tayfur'un menajerliği, Erdil Arpacı olayı, Sinan Engin'in menajerliği... Bunlar hep Rıza Çalımbay ile kulüp arasındaki ilişkilerin patinaj noktalarıydı. Rıza Çalımbay tüm bu olaylarda yönetimin tam destek vermediğine, başka arayışlarda olduğuna inandı. Hele Sinan Engin'in konuşmalarının Beşiktaş'ın zirvelerinden beslendiğine kanaat getirdi. Onun için daha fazla dayanamayacağını anladı ve gitti. Gitti mi gönderildi mi? Artık işin gidemeyeceğini anladı ve bir şekilde ona anlattılar desek daha doğru olacak. Rıza Çalımbay, istifasını verirken istifanın kabul edileceğini biliyordu. Son maç ve seyircinin tezahüratından sonra birilerinin ayrılması gerektiğini fark etti. Kendi karar verdi ama başkaları da istemedi diyemem.
|
|
|
|
|
|
|
|
|