Babacan: "AB terörizme karşı mücadeleye katılmalı"
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye'nin güneydoğu bölgesindeki sorunlara önem verdiğini söyleyen AB'nin, bu sorunların çözümüne destek amacıyla terörizme karşı mücadeleye katılması gerektiğini söyledi.
Avrupa Parlamentosu ile TBMM arasında tek diyalog organı olan Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu'nun (KPK) Brüksel'de yapılan 55.toplantısında, Babacan ile AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn birer konuşma yaparak, görüşlerini bildirdiler ve soruları yanıtladılar.
Olli Rehn, yaptığı konuşmada,
Türkiye'nin katılım müzakerelerinin başlaması ile AB'nin yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğunu savundu ve yükümlülükleri yerine getirme sırasının Türkiye'ye geldiğini söyledi.
REHN: REFORMLAR YAVAŞLADI
AB'nin Türkiye'den ''öncelikli beklentilerini'' sıralayan Rehn, Ankara Antlaşması Ek Protokolü'nün onaylanması ve uygulanması, Türk limanlarının Rum gemilerine açılması, Kıbrıs Rum kesimi ile ilişkilerin normalleştirilmesi gibi unsurlar üzerinde durdu.
Türkiye'nin katılım müzakerelerinin resmen başladığı 3 Ekim tarihinin ''yeni bir çağa giriş'' olarak taşıdığı öneme değinen Rehn, artık kutlamaların bitmesi ve icraatın yoğunlaşması gerektiğini ifade ederken, Türkiye'de reformların ve uygulamanın yavaşladığını gördüklerini söyledi.
İnsan haklarına tam saygı gerektiğini belirten, bu amaçla bazı yasal düzenlemelere ve ek çabalara ihtiyaç olduğunu söyleyen Rehn, din, fikir, basın, sendika, kültür özgürlüklerinde ve işkenceye karşı sıfır hoşgörü ilkesinde daha ileri adımlar bekledikleri mesajı verdi.
Adli sistemin AB'ye uyumlu hale getirilmesi, yeni yasaların ''milliyetçi yargıçlar'' tarafından farklı yorumlanmasının önlenmesi, siyasette ve ekonomide katılım düzeyi zayıf kalan kadınların haklarının korunması, önemli sorunlar yaşayan dini azınlıkların haklarının verilmesi gibi hususlara değinen Rehn, güneydoğu bölgesinden de söz etti.
Güneydoğu'da son haftalarda yaşananların dikkatlerini çektiğini söyleyen Rehn, Kürtçe eğitimde gecikme ve sorunlar olduğunu, korucu sisteminin sürdüğünü ifade ederek ''olumsuz durumda PKK'nın rolünün ve sorumluluğunun da altını çizmek gerektiğini, terörizmi kınadıklarını, her türlü şiddete son verilmesinden yana olduklarını'' anlattı.
Rehn, konuşmasında, Türkiye'de reformların yavaşlamasının veya durmasının her şeyi aksatacağı mesajı verdi.
BABACAN'IN ÇAĞRISI
Konuşmasında Türkiye'de son üç yıldır gerçekleştirilen reformları ve bunların olumlu yansımalarını anlatan Babacan, bir ''sessiz devrim''den söz edildiğini, Kopenhag kriterlerine uyum girişimlerinin mecburiyetten değil, Türk halkı için gerekli olduğundan yapıldığını, kazanımların da çok olduğunu belirtti.
Ekonomik reformlar, üretim ve ihracat artışı, turizm girdilerindeki gelişmeler hakkında bilgiler vererek, Türk ekonomisinin kazandığı güvene işaret eden Babacan, uyum için zamana ihtiyaç olduğunu, AB'nin bazı eleştirilerinin haklı bulunduğunu, bazılarının ise kabul edilemeyeceğini söyledi ve Yargı Gücü'nün bağımsızlığına işaret etti.
Güneydoğu konusuna girerek, bölgede terörizm yüzünden onbinlerce can kaybı verildiğini hatırlatan Babacan, istikrar ve güvenlik olmadıkça özel sektör yatırımının bu bölgeye yanaşmadığını ve yanaşmayacağını anlattı.
Babacan, PKK'nın AB ve ABD tarafından terör örgütü olarak tanındığını, Türkiye'nin terörizme karşı mücadelede AB'den daha çok ve daha ciddi destek istediğini ve beklediğini, aksi takdirde güneydoğuya istikrar ve güvenlik taşınamayacağını belirttikten sonra, Avrupa ülkelerinden yayın yapan ve terörizme destek veren bazı televizyon kanallarının temsilcilerinin Avrupa Parlamentosu koridorlarında görüldüklerine dikkat çekti.
Babacan'ın bu sözleri bir Rum parlamenter tarafından tepkiyle karşılanırken, diğer Avrupa Parlamentosu üyelerinin sessiz kalmayı tercih ettikleri gözlemlendi.
Babacan, hükümetin güneydoğu bölgesinde farklı ve yeni bir yaklaşım sergilediğini, sorunların aşılması için elinden gelen çabayı gösterdiğini, ancak güvenlik nedeniyle bazı sınırların aşılmasının zor olduğunu ifade etti.
Olli Rehn, bir soru üzerine, AB'nin Kıbrıslı Türklere yapacağı varsayılan, ancak uzun süredir onaylanmayan 250 milyon avroluk mali yardımın bu yıl sonuna kadar onaylanmaması halinde, 100 milyon avrodan fazla bir bölümünün iptal edilmesi gerekeceğini bildirdi.
Rehn, Türkiye'ye bu yıl 300 milyon, gelecek yıl 600 milyon avro yardım öngörüldüğünü, bu rakamın 2007'de 1 milyar avroyu bulabileceğini anlattı.
Babacan, bir soru üzerine Kıbrıs'ta çözüm için Annan planının Türkler tarafından desteklendiğini ve kabul edildiğini, çözümsüzlüğün Rumlardan kaynaklandığını hatırlatarak, Ankara'nın BM bünyesinde kalıcı ve adil çözüm çalışmalarını her zaman destekleyeceği mesajı verdi.
|