|
|
|
|
'Kimliğimizi koruyup bütünleşebilmeliyiz'
Henüz 23 yaşında... Fransa'daki Müslüman Konseyi'nin Limosin Bölge Başkanı... 12 bin Müslüman'ı temsil ediyor. Konsey'in ilk Türk ve ilk kadın başkanı Hatice Karakuş Türk medyasından ilk kez SABAH'a konuştu.
O Fransa için bir ilk.... Hanife Karakuş bundan tam 6 ay önce İslam Konseyi'nin Limosin Bölge Başkanı seçildi. Konsey'in bölge başkanlığını yapan ilk kadın olan Karakuş, 23 derneğe üye 12 bin Müslüman'ı temsil ediyor. Ve aldığı bu sorumlulukla Fransa İçişleri Bakanı Nicholas Sarkozy'nin İslam'ın örgütlenmesi yönündeki çabalarıyla kurulan Konsey'de görevli hem ilk Türk hem de ilk kadın başkan oldu. Tamamen erkeklerden kurulu bir örgütün, tek kadın başkanı seçildiği için, şu an Avrupa'daki en medyatik Müslüman kadınlardan biri olan Karakuş için, Amerikan New York Times gazeteside şu yorumu yapıyor: "Türk göçmenlerin sakin, yumuşak sözcüsü Karakuş tamamen Avrupalı bir Müslüman"... Karakuş ile Avrupa medyasındaki popülaritesini ve iş yaşamını konuştuk:
* (Yabancı medyadaki popülaritesiyle popülaritesiyle ilgili) Aslında yabancı basın başlangıçta benim Müslümanlar için sadece bir "vitrin süsü" olduğumu düşündü. Çoğunluğu erkeklerden oluşan bir örgütte başkanlık yapmamı "çok şaşırtıcı ve önemli bir olay olarak görüyorlar. Feminist değilim, kadın olduğumu hatırlayarak da bu işe girişmedim.
ÇOK SOSYAL BİRİYİM * (Başkan seçilmesiyle ilgili) Başlangıçta örgüt içinde bana nasıl davranacaklarını pek bilemediler. Ancak sosyal biri olmam sorunu çözmeye yetti. Bir göçmen çocuğu olarak kozmopolit bir ortamda yetiştiğim için her milletten ve dinden arkadaşım var.
* (Eşiyle tanışması ile ilgili) Eşimle internette girdiğim chat odalarından birinde tanıştık. Önce Fransızca yazıştık. İki yıl sonra buluştuğumda Türk olduğunu öğrendim. Annem internette tanıştığım biri ile evleneceğimi söyleyince çok korktu. Ailelerimiz tanışınca rahatladı.
* (Göçmen isyanıyla ilgili olarak) Ben Fransa'da önemli bir entegrasyon sıkıntısı olduğunu düşünmüyorum. Ayrımcılık ya da benzeri bir tutumla muhatap olmadım. Çaba gösteren, okuyan, çalışan insanların bir sıkıntı yaşadığını düşünmüyorum. Sarkozy'nin bir siyasi lider olarak, bütün isyancıları 'serseri', 'ayaktakımı' şeklinde nitelemesi ise hoş bir üslup değildi. Buradaki Türk ailelerin çocuklarının kimliklerini koruyarak yaşadıkları ülkeyle bütünleşmeleri için uğraşmaları gerekiyor.
TEZİ CEZA YASASI * (Başörtüsü ile ilgili) Üniversitede örtündüm. Ailem okul ne olacak diye başlangıçta kaygılandı. Türban, Yahudiler'in takkesi ve büyük haç takma yasağı sadece devlet okullarında geçerli. Bir hocam tepki gösterdi, ama özel okullarda ve üniversitelerde yasak yok. Kilisenin kontrolündeki okullarda bile isterseniz tepeden tırnağa örtünün, yasak değil.
* (Türkiye'deki ortam ile ilgili) Benim master tezim "Türkiye'deki yeni ceza yasasıydı." Çok ümitliydim, ifade özgürlüğünün kesinlikle genişletildiğine inanmışım. Ancak Orhan Pamuk davası "Türkiye insan hakları standartlarına uzak" yorumlarına sebep oldu. Bu davalarla Türkiye'ye yazık oluyor, adına leke sürülüyor.
BELKIS KILIÇKAYA PARİS
|
|
|
|
|
|
|
|
|