kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
David Selim Sayers @ SABAH
 

Arabadan tanışıyoruz

Katettiğimiz yolların monoton görünüşü sizi kandırmasın. Tüm bu griliğin, kirin, tek düzeliğin arasında hayallerimizin ve ruh dünyamızın tohumları saklanıyor. Uzun araba yolculuklarına çıktığımda beynimin ferahladığını, hayalgücümün serbest kaldığını hissederim. Yolla, yolda gördüklerimle ilgili değişik hayallere düşerim. Ankara yolunda, Bolu Dağı eteklerindeki köyleri gördüğümde, "Acaba buralarda doğup büyümüş olsaydım nasıl birisi olurdum?" diye sorarım. Bodrum yolunda, "Bir gün hafızamı yitirmiş biçimde buralarda uyansam yaşamım nasıl devam ederdi?" diye düşünürüm. Sonra rahatlar, hayatıma daha bir sımsıkı sarılırım.

HATIRALAR CANLANINCA
Şehir hayatından böyle anlar nasıl da eksiktir, değil mi? Evden işe giderken arabamızın camından ne görebiliriz ki? Aklımızın yarısı evdeki aile sorunlarımızla, diğer yarısı işte karşılaşacağımız stresle meşgulken gözümüz neye takılabilir ki? Etrafımıza baksak da ne göreceğimiz malumdur, her zamanki dandik binalar, iş yolu güruhu, büyük küçük sayısız motorlu araç.... Tüm bunların arasında romantik rüyalarımızı, yüzümüze bir tebessüm konduracak tanışıklıkları sığdıracak yer yoktur herhalde... Bir dönem Cihangir'de oturup İkitelli'de çalıştım. İşe gittiğim her gün, yola da, yolculuğa da, yanımdaki diğer yolculara da sitem ettim. İşimden ayrıldıktan sonraki yıllarda da o yolla ilgili içimde kalan tek duygu, artık onu katetmek zorunda olmamanın verdiği minnet oldu. Taa ki geçenlerde bir ziyaret için tekrar eski yola düşene kadar. Yol boyunca etrafımda göz gezdirdikçe bir de ne göreyim? Neredeyse dakika başı bir anı canlanıyor! O zamanlar farkettiğimin bile bilincinde olmadığım ayrıntılar, binalar, şirket adları, hafızamda küçük şimşekler gibi çakmaya başlıyor! O günden sonra şehir içinde rutin olarak katettiğim yollara daha bir dikkatli bakmaya başladım. Ve hepsinde, şehir hayatıyla ilgili farklı düşlerden kurduğum mozaiğin birer rengini bulur oldum. "Voltran" adını taşıyan bir şirketin tabelası ya da Conan Jeans'in fabrika satış mağazası beni çocukluğumun çizgi kahramanlarına götürdü. Silivri yolundaki tek tük evler bana bir zamanlar bunlarla ilgili çıkan "kokain evleri" iddiasını hatırlattı... Fındıkzade'deki "Kaan Pub" ve "Fındıkzade Pub" gibi koca Efes tabelalı birahaneler, otobüsle geçip gitmek yerine onlarda demleniyor olsaydım, ruh halimin ne olacağını düşündürdü. En rutin, en sıradan, en keyifsiz yolun bile bilinçaltımı nasıl beslemiş olduğuna tanıklık ettim. RUH HALİ Tavsiye ederim. İşe gittiğinizde, akraba ziyareti için arabaya atladığınızda ya da alışveriş için diğer bir semte geçtiğinizde yola dikkatlice bakmayı deneyin. Belki iş yolundaki küçük bir çimenlik gözünüze çarpar. Ve sıcak bir yaz gününde kurduğunuz bir düşü, çalışmaya gitmektense o çimenlerin arasına uzanmış olma düşünüzü hatırlarsınız. Belki gözünüz büyük bir fabrikaya takılır. Ve fabrika işçilerinin mesai sonu eve gittiğinde sizden mutlu mu, yoksa mutsuz mu olduğunu merak edişiniz aklınıza gelir. Hatta belki, hep aynı yerlerde sıkışan trafikte birden fazla kez görmüş olduğunuz bir araba karşınıza çıkar. Ve içindeki kişinin yüz ifadesini, onu son gördüğünüzdekiyle karşılaştırır, bugün daha hüzünlü ya da daha neşeli görünmesinin nedenlerini hayal edersiniz. Katettiğimiz yolların monoton görünüşü sizi kandırmasın. Şehir içi yolculuklarda kurduğumuz aşinalıklar, tatil yolundakilerden daha mütevazı, daha az etkileyici olabilir. Ama buna karşın daha sürekli, daha istikrarlı, günlük ruh halimiz hakkında daha aydınlatıcı olduklarını düşünüyorum. Her gün araba camımızın önünden geçen İstanbul, bize tümüyle yabancı ve anonim gelebilir. Ama o İstanbul'un ruh dünyamızdaki yansıması, orayla bizzat gitmiş olsak kurabileceğimizden çok daha özel bir bağ kurmamıza izin veriyor. Oraya nasıl bir anlam vereceğimize biz karar veriyoruz. Biz oraya ait olacağımıza orası bize ait oluyor. Ve böylece İstanbul, bir İstanbullunun ruh haline dönüşüyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 İstiklal'in taşı toprağı altın!   / 17-02-2006
 İstiklal'in taşı toprağı altın!   / 17-02-2006
 Doğubank'tan aldım!   / 10-02-2006
 Doğubank'tan aldım!   / 10-02-2006
 Almanya'da bu asla olmazdı!   / 03-02-2006
 Almanya'da bu asla olmazdı!   / 03-02-2006
 Buraları eskiden hep tarlaydı   / 27-01-2006
 Otobüs ve metro Mazi... Ati!   / 20-01-2006
 İstanbul'da bir İngiliz   / 13-01-2006
 Memleket nere birader?   / 06-01-2006
  » Yazarlar
    Alışveriş
    Yaşam
    Ajanda
    Güncel
    Gezi
MEHMET TEZ
Bizim cazcılar ve tutuculuk
Bir süre önce İKSV'nin,...
DAVID SELIM SAYERS
Arabadan tanışıyoruz
Katettiğimiz yolların monoton...
1000 genç hekime mecburi 'ev hapsi'
1000 genç hekime mecburi 'ev hapsi'
Sağlık Bakanlığı tarafından ataması yapılmayan ve diploması...
Ve kurul onayladı: Dr. Benli şizofren!
Ve kurul onayladı: Dr. Benli şizofren!
Şizofreni teşhisine rağmen Adli Tıp'ta görev yapan Dr. Abdullah...
Şimdi söz Sezer'de
Muhalefetin "Hoca'yı yalnız bıraktınız" diye suçladığı AK Partililer...
İsrail'den buzları eriten 'geleceğe bakalım' telefonu
İsrail Başbakan Vekili Olmerd, Erdoğan'ı telefonla arayarak, "İkili...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.