Oyunculuk bir beyin problemidir çözmek gerekir
Emre Kınay'ı ilk kez 'Yılan Hikayesi'ndeki 'Erkhan Ağa' ile tanıdık. Yeri geldiğinde mangalda kül bırakmayan ben ve tanıdığım bir çok kız arkadaşım bu maço, köy ağasına aşık olduk...
Kendimi çok seviyorum. Kendimi çok şımartıyorum. Kendimle sürekli konuşuyorum. Ama kendimi eleştirmem gerekince bunu hep en sona saklıyorum. Hatta mümkünse konuyu değiştiriyorum. Bazı taraflarımdan aslında hiç haz etmiyorum. Farkında iseniz Allah'a şükürler olsun her konu hakkında fikir sahibiyim. Hülya Avşar'ı da ben biliyorum, otomobiller de benim ilgi alanıma giriyor. Sinema deseniz, mangalda kül bırakmıyorum. Zaten insan ilişkileri konusunda kendimden mantıklı, düşünceli ve naif bir insan hiç görmedim bugüne kadar.
NİYE BOZUYORSUNUZ? Durup dururken neden günah çıkardığımı merak ettiniz herhalde... (Ne var? Niye bozuyorsunuz? Merak etmiş gibi yapsanız olmaz mı sanki? Satırlardır, Emre Kınay meselesine giriş yapmaya çalışıyorum. Bozuntuya vermeyin. Meselenin bilgi tarafından gireceğim konuya. Tamam girdim!) Bizlere aklına gelen gelmeyen yüzlerce yerden elektronik posta gelir. Bunlardan biri de Sinan Çetin'in kurduğu Plato Sinema Okulu'na dair mektuptu. Önce beni çok ilgilendirmedi. Ama sonra okulda ders veren isimleri görünce bu işe el atmam gerektiğini anladım. Bu isimlerin içinde Emre Kınay'ı görünce, iyice heyecanlandım. Gidip kendisi ile küçük bir sohbet teyemmüm eyledim. Emre Kınay ile ilk kez 'Yılan Hikayesi'ndeki 'Erkhan Ağa' (K ve H harflerini genizde yapıştırarak telaffuz ediyorsunuz) ile tanıştık. Yeri geldiğinde mangalda kül bırakmayan ben ve tanıdığım bir çok kız arkadaşım bu maço, köy ağasına aşık olduk.
İSMİNİ EZBERLETTİ Bizim kahramanımız Memoli filan değildi. Errkeğin Hası 'Erkhan Ağa' idi. Emre Kınay ismini iyice ezberletti bu dizi. Daha sonra TRT'de yayınlanan 'Yeditepe İstanbul' işi daha da bir pekiştirdi. Televizyon sağolsun, ülkemizin en iyi tiyatro oyuncularından birisini fark etmiş olduk. Plato Sinema Okulu'nun Fındıklı'daki müthiş tesislerinde ilk bir araya geldiğimizde Kınay, doğallığıyla şaşırttı beni. Henüz 36 yaşında ve genç insanlara oyunculuğu, tiyatroyu anlatmak konusunda çok heyecanlı. Öğretmek eyleminin de bir alışveriş ilişkisi olduğunu düşünüyor. Oyunculuğu konusunda olduğu gibi eğitim deyince de Stanislavski metodunu ön görüyor. Yani, oyuncuların kendi 'duygusal arşivlerini' kullanarak karakterlere can vermelerini öneren bir sistemi kullanıyor.
MUHALİF BİR YANI VAR Son filminden konuşuyoruz, o da çok hoşlanmadığından bahsediyor. Fena halde muhalif bir tarafı var. Gözlerini ayırıp, öğretmen ses tonu ile konuşmaya başlayınca, insan ne söyleyeceğini unutuyor karşısında. Ama lafı dönüp dolaşıp 16 aylık kızı Doğa'ya getirdiğinde önce kaşlar düşüyor, sonra ses tonu titrek sevecen bir baba tonlamasına dönüşüyor. Doğa'nın kendi kendine yeni bir oyuncak ile 'refleks kontrolü yapmayı' nasıl öğrendiğinden bahsediyor. Bıraksam sadece Doğa'nın maceraları ile bile devam edebiliriz konuşmaya. Alyansında 'Emine' yazıyor. İnsanların alyans takmamak için evlilik öncesi anlaşma imzaladığı bir dönemde, bunu görmek bile ona karşı özel bir sempati yaratıyor. (Hayır Emine'ciğim vallahi mutluluğunuzda gözüm yok. Ama hani bir kardeşi filan varsa!)
KAYITLAR SÜRÜYOR Şimdi haftada üç saat Plato Sinema Okulu'nda Serdar Akar (Yönetmenlik), Şevket Çoruh, (Oyunculuk), Cahit Berkay (Film Müziği) ve Zeynep Tunuslu (Görme Biçimleri) Gökhan Kırdar gibi isimlerin yanında ders vermeye hazırlanıyor. Okul, hayatını bu yönde biçimlendirmeyi planlayan gençlerin yanı sıra, benim gibi her halttan anladığını sanan insanların gidip, öğrenip gerektiğinde doğru şekilde ukalalık yapmasına da imkan tanıyor. Eğer konu ile ilgileniyorsanız 0212 292 63 84 numaralı telefondan bilgi alabilirsiniz. Kayıtlar devam ediyor.
|