kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Rahsan Gulsan @ SABAH
 

Size anne diyebilir miyim?

Geçtiğimiz haftalarda Fatih Aksoy ile yaptığım röportaj beni dehşete düşürmüştü. 'Kısık Ateşte 15 Dakika' filminin yönetmeni Neco Çelik'i öldürmek istediğini söyleyen Aksoy, "Bana kalsa bu filmi yayınlamam" diyordu. Sözleri ilginçti ama bir yandan da Neco Çelik'in Avrupa'da çok başarılı işlere imza attığını bildiğim için bu durumun biraz da yapımcı kaygısı olabileceğini düşünmüştüm. Belki film çok entelektüel bir film olmuştu ve Fatih Aksoy, para yatıran kişi olarak ve de haklı olarak pazarlama problemleri yaşayabileceğini düşünüyordu. Filmin, özenle ve Medyapım'ın tüm forsu kullanılarak yapıldığı anlaşılan kadrosu ve bu harika sinopsis ile başarısız olma şansı biraz zor görünüyordu. Benim için bu muamma dün sabah G-mall Sinema'da basın gösteriminde çözüldü.

MERAKIMIZ KALMIYOR

Film yüksek bir tempo ile açılıyor. Karakterler, komedi filmlerinde çok sık gördüğümüz tipler olduğu için çabuk çözülüyor. Hayattan bıkmış şarkıcı kadın (Eyşan Özhim bu rolde süper iş çıkartmış), yaşlı jön (Erhan Yazıcıoğlu), yetenek avcısı kan emici menajer (Haluk Bilginer), ünlü olmak için kafayı sıyıran şarkıcı namzeti (Ata Demirer) gibi artık izlemekten bıktığımız tipler, film ile meraka dayalı bir bağ kurmamızı engelliyor.

FİKİR GÜZEL AMA...
Kör ve katil bir oymacı ustasını canlandıran Metin Akpınar, ya yanlış rolü seçmiş, ya da oynatılamamış. Karakteri 'sen şekeri görüyorsun, ben şekerin içindeki çiçeği' gibi ultra klişe repliklerle fenalık geçirtiyor. Haluk Bilginer artık başka bir ligde oynuyor. Ata Demirer'le uzun diyalogları filmin tek eğlenceli bölümü. İyi ki onunla aynı zamanda yaşıyoruz ve iyi ki çok üretken bir isim. Film, Andy Warhol'un meşhur 15 dakikası etrafında geziyor. Ama bunu sürekli gözümüze soktuğu için sıkıcı hale geliyor. Gerçekten çok güzel bir fikir, hiçbir yere gidememiş. Hele şöyle bir diyalog var ki sinemada gülmemek için kendimi zor tuttum: Katil Oymacı'nın oğlu, babasının çalıştığı yere geliyor. 10 yaşlarındaki çocuk, babasının yaptığı şekerden bir kartal heykelini sevip, ezik ezik, "Bunu yapan insan bir katil olamaz değil mi?" diyor. Arkasından Eyşan'ın oyadığı karaktere dönüp, "Peki madem el birliğiyle klişeye düştük, bir de sizi anne diyebilir miyim?" diyecek diye bekliyorum...

'BULUTSUZLUK'U ÖZLEMİŞİM

Ayşem, Özyılmazel'imin masasında idim geçen gün. ( Bu arada aldığı en iyi köşe yazarı ödülü için kendilerini kutluyorum) Gözüm garip renkli bir üçlü cd'ye takıldı. Bulutsuzluk Özlemi'nin en sevdiğim üç albümü bir arada idi: 'Uçtu Uçtu', 'Güneşimden Kaç' ve 'Yol' albümleri DMC şirketinden yeniden yayınlanmış. Ancak albümlerin kapaklarını kendi adıma biraz anlamsız bulduğum ve temsili bir bulut olduğunu düşündüğüm bir ilüstrasyonla değiştirmişler. Bence bunun iki nedeni olabilir. Birincisi entelektüel neden: 'Yeni şirketimizde koleksiyonerlere özel kapak çalışması yapalım.' İkincisi ise Türklere özgü neden: 'Abi, albümlerin kapakları matbaada kaybolmuş, orijinal filmleri de fare yemiş!'

ÜÇLÜ ALBÜMÜ BULUN
15'li yaşlarımdayken, annemlerle bir yere gezmeye gittiğimizde ben en sevdiğim yere yani otomobilimizin direksiyonuna oturur, saatlerce Bulutsuzluk'un 'Uçtu uçtu' ve 'Güneşimden Kaç' albümlerini dinlerdim. Bu albümleri uzun zaman sonra yeniden tekrar ve tekrar dinlemekten kendimi alıkoyamıyorum. Özellikle 'karanlık, soğuk, alabildiğine geniş...' diye başlayan şarkı, muhteşem sözleri sürekli beynimde dönüp duruyor. Bulutsuzluk Özlemi bence bu ülkede Anadolu ritmlerine bulaşmadan Türkçe rock yapılıp, yine çok güzel bir şekilde konser salonlarının tıka basa doldurulabileceğini gösteren ilk grup. Yaşınız 15-20 arasında ise ve rock dinlemeyi seviyorsanız mutlaka bu üçlü albümü edinip dinlemelisiniz. Her zaman genç kalan Bulutsuzluk Özlemi'ne yeniden merhaba.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Karpuz kabuğu havuza düştü!   / 16-05-2006
 Kokoş, Kokosh'ta sahneye çıkar!   / 11-05-2006
 Lastik yüzlü Riccon'dan dünyada dört tane var   / 09-05-2006
 Daha ne yapılabilir ki?   / 04-05-2006
 Taşındım... Çok mesudum!   / 02-05-2006
 Limitsiz pizza, bünyede ifrazat yapar!   / 27-04-2006
 İnsanı duvara çarpan davetiye ve bültenler!   / 25-04-2006
 Yumuşayan Müslüm değil, biziz!   / 20-04-2006
 Bardakların kenarındaki dekoru yemiyoruz!   / 18-04-2006
 Rafet biz bu şarkılara nasıl inanacağız?   / 13-04-2006
RAHŞAN GÜLŞAN
Size anne diyebilir miyim?
Geçtiğimiz haftalarda Fatih...
HAKAN & UTKU
Hasan Şaş'ın bebeği
Ligin son haftası... Heyecan...
AYŞE TÜTER
Lezzet Güneşi
Fırında limonlu elma
Elmaların her...
Üç seneden önce anne-baba olmayın
Üç seneden önce anne-baba olmayın
Evlendikten sonra hamilelik için kendinize ve ilişkinize zaman...
Cinselliğin altın 10 kuralı
Cinselliğin altın 10 kuralı
Sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam için yapılması gerekenleri, Dr. A.
Rahmi Dede helikopterle geldi
Rahmi Dede helikopterle geldi
Ali-Nevbahar Koç çiftinin kızları Sadberk Leyla; Koç...
Ertegün çiftine anlamlı ödül
Ertegün çiftine anlamlı ödül
Yardımseverlikleri ile tanınan Atlantic Records plak...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.