|
|
Sakatlık 'ilahi ceza' değildir
BAZI yazıları okuduğumda kendi kendime kızarım. "Bunu niye ben fark edip, yazmadım?" diye... Cemalettin Gürsoy'un Takvim gazetesindeki yazısını okuyunca da aynı duyguya kapıldım. Cemalettin aynı zamanda Türkiye Engelliler Federasyonu İkinci Başkanı'dır ve yazılarıyla kendisi gibi engelli olanların sorunlarını kamuoyuna duyurup, çözümler üretilmesini sağlar. Cemalettin, 'Cezalı Kullar' başlıklı enfes bir yazı yazmış. Diyor ki; Kalp Gözü, Sırlar Dünyası, Sır Kapısı ve Sırlara Yolculuk gibi programların sonunda oyuncular nedense sakat kalıyor. Yani çalan, çırpan, yetim hakkı yiyen, çıkarı için şeytana külahını ters giydiren düzenbazların akıbeti ya körlük oluyor ya da tekerlekli iskemleye mahkumluk... Bu programları izleyenler "Benim dedem ve babam çok yardımseverdi. Hiç kötülükleri de yoktu. Üstelik annem dini vecibelerini eksiksiz yerine getiriyordu. Peki ben neden sakat kaldım? Acaba kimin günahını çekiyorum?" diyorlar. Cemalettin son derece haklı. Bu programları izleyenler, çevrelerindeki engellilere 'Allah'ın çarptığı cezalı kullar' gözüyle bakmazlar mı? Zaten hayatları, kaderlerini sorgulamakla geçen engelliler, bir de vicdanlarında bu saçmalıkla uğraşmaz mı? Cemalettin diyor ki; "Cezalı kullar ile cezasızlar arasında iki saniye fark var. Aman bir gün siz de cezalı kullar kervanına katılmayın!" Öylesine haklı ki... Kaldırımdan caddeye atılan dikkatsiz bir adım, alkollü bir sürücü ya da gözü dönmüş bir teröristin az ötede patlattığı bomba ile 2 saniyede 'çarpılmak' (!) o kadar
|