kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Dünya Kupası
   Son Dakika
   News in English
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Kültür Sanat
   Turizm Rehberi
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ergun Babahan @ SABAH
 

Gülme, düşün Hıncal Uluç

Sıkı bir Fenerbahçe taraftarıyım. Spor daha doğrusu futbol yazmayı ilk başta düşünmüyordum.
Ancak Hıncal Uluç'un sürekli Fenerbahçe camiasını ve başkanını hedef alan yazılarına kimseden yanıt gelmeyince kendimi bu konuya girme zorunda hissettim.
Hıncal Uluç, "Gene güldür beni Ergun, ne olur" diye seslenmiş bana.
Ben farklı bir şey yapıp onu biraz düşündürteyim, belki ilerideki yazılarına etkisi olur.
Önce, Uluç bana cevap verdiği, Aziz Yıldırım'ı eleştirdiği yazısında şöyle bir ifade kullanıyor: "Yanaktan makaslı başkan."
Bu ifadenin konuyla hiç ilgisi yok, yazıda iki kez özellikle kullanılmasının eleştiri değeri de yok.
Uluç için tek değeri var, can yakmak.
O anda kalem bir hançere dönüşüyor ve canını yakmak istediği kişinin tam böğrüne saplanıyor, ardından daha da acısın diye tekrar döndürüyor. Emin Çölaşan'ın bir dönem sık sık "İ. Melih Gökçek" diye yazmasından farklı bir üslup değil.
Gazeteciliğin verdiği ayrıcalığın insanların kişilik ve haysiyetlerine yönelik kullanılmasının son örneği.
Bu amaçla düne kadar "Terbiye özürlü adam" dediği Ali Şen'e açık veya örtülü atıf yapmaktan çekinmiyor.
Yine aynı şekilde bu amaçla düne kadar "mafyanın adamı" ilan ettiği Haluk Ulusoy'u sadece Fenerbahçe düşmanlığı yüzünden en saygın adam olarak ilan edebiliyor.
Fanatiklik böyle bir şey, insanın gözünü döndürüp böyle hatalara sürükleyebiliyor.
Gelelim, Uluç'un yanıtlarına...
Hıncal Uluç Türk basınının en genel geçer hastalıklarından birinin örneğini veriyor.
Somut bir olay, somut bir sorumlu ortaya koymadan Aziz Yıldırım'la Büyük Kulüp'te yenilen yemekten, alınan avantalardan bahsediyor. Eğer mekanı biliyorsa, yiyenleri de bilmesi ve yüreklice açıklaması gerekir.
Ama Hıncal Uluç bir şark yöntemine başvuruyor, herkesi zan altında bırakmak istiyor.
Ben kendi hesabıma şunu söyleyebilirim, SABAH'ta 3.5 yıl yayın yönetmenliği yaptım.
Spor Müdürü olarak sırasıyla Altan Tanrıkulu, İskender Baydar ve Serdar Çelikler ile çalıştım. Her birinin gazetecilik namus ve ahlakına güvenerek çalıştım.
Onların bu iddialarla ilgili söyleyecekleri varsa, bu köşe onlara açıktır çünkü ağır bir suçlamayla karşı karşıyalar.
Sadece onlar değil.
Aziz Yıldırım döneminde spor müdürlüğü veya spor gazetesi yayın yönetmenliği yapan tüm gazeteciler aynı avantacılık, rüşvetçilik suçlamasıyla karşı karşıya.
Spor Yazarları Derneği, mesleği böylesine ağır bir ithamla karşı karşıya bırakan tecrübeli meslektaşlarının suçlamaları hakkında bir tutum takınmak zorunda.
Çünkü Hıncal Uluç'un iddiası doğruysa, büyük gazeteler dahil bütün medyada Aziz Yıldırım'dan avanta alan spor müdürleri ve yazarları mevcuttur ve kamuoyunun bunları tanıma hakkı vardır.
Mecelle'nin bir kuralı "Suskunluk itiraf anlamına gelmez ancak kimi koşullar vardır ki, sükut ikrar anlamına gelir" der.
Şimdi bu dönemde görev yapan SABAH spor müdürleri Altan Tanrıkulu, İskender Baydar ve Serdar Çelikler, Hürriyet spor müdürleri Nezih Alkış, Esat Yılmaer', Milliyet spor müdürleri İhsan Topaloğlu, Zeki Çol, Necil Ülgen, Cem Şengül, Star spor müdürleri Büşah Gencer, Meriç Tunca, Vatan Spor Müdürü İbrahim Seten, Fotomaç yayın yönetmenleri Yavuz Gürel, Meriç Tunca, Emrah Kayalıoğlu, Abdi Karagözoğlu, Zeki Uzundurukan, Fanatik Yayın Yönetmeni Necil Ülgen'in bu iddialar karşısındaki cevaplarını bekliyorum.
Hıncal Uluç'a da, insanları genel geçer iddialarla itham altında bırakmaktan vazgeçip suçladığı isimleri tek tek açıklamazsa, bu polemiğe devam etmeyeceğimi bildiriyorum.
Hıncal Uluç, mesleğe verdiği yılların ve aynı binada çalışıp selam verdiği insanların hatırına bu iddiasına netlik kazandırmak durumundadır.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Halk damarıyla siyaset yapmak   / 29-06-2006
 PİAR gazeteciliği   / 28-06-2006
 Yılmaz'la 3 saat ve 'Üçüncü Yol'   / 27-06-2006
 Düğmeye basmak   / 26-06-2006
 Lenin'den AK Parti'ye dersler   / 25-06-2006
 Fenerbahçe ve Hıncal Uluç   / 23-06-2006
 Nükleer enerji emre amade   / 22-06-2006
 Hâkimler mi yurtsever yoksa bombacılar mı!   / 21-06-2006
 Postmodern bir dönem çabaları   / 20-06-2006
 Bırakınız ölsünler   / 19-06-2006
ERGUN BABAHAN
Gülme, düşün Hıncal Uluç
Sıkı bir Fenerbahçe...
EMRE AKÖZ
Beyin göçüne dikkat!
Türk Sanayicileri ve İşadamları...
HINCAL ULUÇ
Ankara'da yargıçlar var!..
Yargıtay'ın Dinç...
Erken final
Erken final
İki kere final oynadılar... Birini Arjantin, ötekini Almanya kazandı.
Futbolun falı bilimi olmaz
Futbolun falı bilimi olmaz
Sanal şampiyon Çek Cumhuriyeti ve Nostradamus'un favorisi İspanya...
Rehn'den Kıbrıs resti: Müzakereler durabilir
Erdoğan'ın 2 hafta önceki 'adım atılmadıkça adım atmayız'...
Ankara'nın sıcaklığı Moskova'yı ısıttı
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Rusya Devlet Başkanı Vladimir...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu