|
|
11 Eylül 'geliyorum' derken...
NATİONAL Geographic kanalında pazar gecesi üç buçuk saat boyunca 11 Eylül'ün İç Yüzü adlı belgeselden gözümü alamadım. 1993 yılında Dünya Ticaret Merkezi'ne yönelik ilk bombalama eyleminden başlayıp, dünyayı temelinden sarsan 11 Eylül saldırılarına kadar geçen sürede yaşananlar, hem gerçek görüntüler hem de canlandırmalarla ekrana taşındı. Beni en çok şaşırtan ve dehşete düşüren, CIA ve FBI gibi dünyanın en sükseli haber alma kuruluşlarına sahip ABD'nin nasıl bu kadar büyük bir aymazlık içine düştüğüydü. El Kaide'nin Uzakdoğu'da giriştiği ilk bombalı eylemler sırasında örgütün beyin takımının dizüstü bilgisayarı polisin eline geçmişti. Burada ticari uçaklarla ABD'deki 7 büyük hedef binaya yapılması planlanan saldırı tüm detaylarıyla anlatılıyordu. 2000 yılında bir FBI görevlisi Araplar'ın pilotluk eğitimi aldığı kentteki hareketlilikten şüphelenmiş ve üstlerine "Bu aktivite ulusal güvenliğimize yönelik bir saldırının habercisi olabilir" diye rapor yazmıştı. Bu da her nedense sumen altı edildi. CIA saldırı planlarıyla ilgili ilk bulgulara ulaşıp, tüm havaalanlarını alarm durumuna geçirmesine rağmen, 19 kişilik intihar timi, ABD'deki 4 büyük havaalanının güvenlik noktalarından ceplerinde maket bıçaklarıyla geçmeyi başarmışlardı. Hele bir istihbarat vardı ki, ıskalanması imkânsız gibiydi. Teröristlerden biri, saldırıdan bir gün önce havaalanından üstlerini aramış ve saldırı noktalarını isim vererek açıklamıştı. (Bu ses kaydı hâlâ CIA arşivinde saklanıyormuş.) Manhattan'da penceresinden ikiz kulelerin göründüğü okulun öğrencilerinden biri, -ki kendisi Pakistanlı bir gençle internet üzerinden sürekli haberleşiyordu- 10 Eylül sabahı dalgın dalgın dışarıya bakarken öğretmenine yakalanmış, "Nereye bakıyorsun?" diyen öğretmenine, "İkiz kulelere bakıyorum. Zira yarın orada olmayacaklar" demiş. (Bu konuşma daha sonra emniyet birimlerince teyit edilmişti.) Bunun yanı sıra saldırıdan sadece birkaç gün önce Başkan Bush'un masasına "ivedi" notuyla, El Kaide'nin yolcu uçaklarını füze gibi kullanarak bir saldırıya kalkışacağıyla ilgili istihbarat raporu konulmuştu. Bush ve kurmayları yaptıkları toplantıda 'Herhangi bir somut bilgi içermediği için' raporun takip edilmesine gerek olmadığı fikrine varmışlardı. Yani bir tek Usame Bin Ladin'in, Beyaz Saray'ın kapısını çalıp, "Sizi 11 Eylül'de kendi uçaklarınızla vuracağız" demediği kalmıştı. Beni daha da şaşırtan, İngiliz kaynaklı National Geographic kanalının, baş müttefik ABD'nin istihbarat zaafını bu kadar cesaretle ortaya koymasıydı. Kim bilir İngilizler belki de ABD'nin hatalarından ders çıkartarak, geçen ay 11 uçağın okyanus üzerinde infilak ettirilmesini önlemişlerdi...
|