|
Hazım sorunu
Çarkların daha iyi çalışmasını, makinenin kusursuzluğunun sesini dinlemeyi beklerken, Fenerbahçe'den "gıcırtı" bile çıkmadığını gördük. Antalyaspor maça ne kadar iyi hazırlanmış, rakibin zaaflarını ne kadar iyi süzmüşse, Fenerbahçe de o kadar düzenden ve akıldan uzaktı. Milli maç arasının oyuncularda form düşüklüğü yaratmasını doğal karşılasak bile, dün fizik olarak da yorgun ve mücadeleden uzak bir ekip vardı.
Üç yeni transferiyle sahaya çıkan sarı lacivertlilerde dengelerin korunmasını beklerken, geriye doğru gidişin olması da kabul edilemez . Tüm duran toplarda Antalyaspor üstünlük sağladı. Her orta Fener defansının dengesini bozdu. Rakibin önde basmasıyla birlikte uzun top oynama zorunluluğu doğdu. Bu savunma arzusu karşısında F.Bahçe'nin ustaları da kötü oynamaya başladılar. Alex sahneyi Tümer'e bıraktı. Tümer çok yüksek top kaybıyla oynamaya başladı.
Kezman ve Deivid umut isimlerdi. Tam bir hayal kırıklığı yaşattılar. İki oyuncudan hangisinin Alex'in prensi olacağını maçtan önce tartışıyorduk. Bu futbolla bırakın Alex'i geriye kalan yedi oyuncu da bunlara çalışsa bir numara yapacakları yoktu. Beğenilmeyen Tuncay ve Semih'in çarkları harekete geçiren boş koşularını gözler arar oldu.
TUNCAY HESAP SORMALI!
Tuncay hocasına neden yedek kaldığını elbet bir gün soracaktır. Dört haftanın en verimli oyuncusu olarak, sadece yeni transferler oynasın diye kulübede kaldığını elbette hazmedemeyecek. Hazmederse zaten F.Bahçe'de işi yok, gitsin başka takımda oynasın.
Ama bu iki transfer prensi, bu performansına rağmen Tuncay'ı kesmeye devam ederse, o zaman hazmetmeyenlerin kapsamı genişler, başkalarının hazım sorunları başlar.
Futbolun kuralında "Kim iyiyse, o oynar" yazıyor, transfer rakamları ve popülerlik katsayısı değil. Üç golünü de duran toplardan bulan, yine duran toplardan gelen pozisyonlarda kalesindekileri gören Fenerbahçe için iyi bir şeyler demek isterdik. Ama Hüseyin Göçek gibi mükemmel bir hakemi izleme fırsatı bulduk. Bir de Antalya'nın azmini ve taktik disiplinini hayranlıkla izledik.
|
