|
|
 |
 |
 |
 |
| Dorsay: Akademi eski ve yeni arası denge kurdu
|
|
Oscar 2007 ödülleri, her açıdan çok anlamlıydı. Martin Scorsese'e karşı yıllardır süregelen haksızlık, çifte ödülle giderildi: hem "Köstebek"e En İyi Film ödülü, hem de en iyi yönetmen ödülüyle... Ödülün nerdeyse Hollywood demek olan üç büyük isim, Steven Spielberg, Francis Ford Coppola ve George Lucas tarafından birlikte sunulması ise görülmemiş bir saygı ifadesiydi. Scorsese artık nerdeyse 40 yıldır hak ettiği heykelciğe sarılıp rahatça uyuyabilir!... Öte yandan, çevresel mesajlar geceye damgasını vurdu ve Al Gore'un küresel ısınma konusundaki çabalarına dikkat çeken belgesel iki ödül aldı: Belgesel ve En İyi Şarkı. Hollywood'un bu yıl dünyaya açılması ve çok çeşitli ülke sanatçılarını değerlendirmesi de dikkat çekti. Bir yandan onur ödülü, gelmiş-geçmiş en iyi bestecilerden olan ve sayısız adaylığına karşın ödülü alamayan İtalyan ustası Ennio Morricone'ye sunuldu. Öte yandan, En İyi Müzik "Babil"le bir Meksikalıya, En İyi Görüntü ve Makyaj ödülleri ise "Pan'ın Labirenti" ile yine Meksikalılara gitti. Ve Oscar'ların evrensel niteliği iyice pekişmiş oldu.
O'TOOLE
ŞAŞIRMADI
Baş oyuncularda sürpriz yoktu: Helen Mirren ve Forrest Whitaker gelip beklenen ödüllerini aldılar. Bu arada, "Arabistan'lı Lawrence"den beri tam 8 kez ödüle aday olan 75 yaşındaki İngiliz oyuncusu Peter O'Toole, bu kez de alamadı. Ama zaten yüzündeki alaycı ifade, bunu beklediğini gösteriyordu. O da geçen yıl verilen onur ödülüyle yetinecek artık... Yardımcı dallarda Jennifer Hudson zaten rakipsizdi. Erkek oyuncu olarak doğrusu Eddie Murphy demiştik. Ama henüz göremediğimiz "Little Miss Sunshine"la Alan Arkin ödülü kapıverdi. Onun da 73 yaşında ve iki adaylığı bulunan değerli bir oyuncu olması hatırlanmalı. Haftaya göreceğimiz müthiş Alman filmi "Başkalarının Hayatı"nın ise yine sürpriz olmadı. Özetle Akademi eski ve yeniler arasında denge kurdu, yabancı sanatçıların emeğini dikkate aldı ve çevre konusunda da duyarlılık sergiledi.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
