- Yemekle aranız nasıl?
- Yemek yemenin kendisiyle çok ilgiliyim. Yaptığım şeyi güzel yaparım ama mutfağı çok iyi bilen biri değildim. Gerçi vakit ayırdığım ve özenerek yaptığım zaman hazırladığım yemekler güzel oluyordu, yine de yemek yapmanın formülünü bilmiyordum. Sonra baktım ki yemeğin mantığına ilişkin bir şey var. Onu kavrayınca bu konuda da adeta ufkum açıldı. Aslında bunu bana Serkan (Kadın Olmak programında izleyicilerle nefis tarifler paylaşan genç Şef Serdar Bozkurt) gösterdi.


- Bir nevi programda yemek eğitimi aldınız yani?
- Evet, hem de hızlandırılmış eğitim. Bu konuda çok şanslıyım çünkü Serkan Türkiye'nin en iyi şeflerinden biri, pek çok ödülü var. Beni de harika yönlendirdi. Şimdi evde ondan aldığım tarifleri uyguluyorum. Hatta taşınmak üzereyim ve artık şöyle hayaller kuruyorum: Yeni evimde sürekli yemek yapacağım ve arkadaşlarımı yemeğe davet edeceğim…

- En sevdiğiniz yemekler?
- Osmanlı ve İtalyan mutfağını çok severim. Bir de yöresel yemekleri, mesela "Keşkek" gibi, keyifle yerim.
- Nerelisiniz?
- İzmirliyim ama sanırsınız ki İzmir'in Urfa nahiyesinden.

- O nasıl oluyor?
- İnanılmaz acı tüketirim. Avuç avuç pulbiber yerim. Hatta bazen abartabiliyorum. Geçenlerde bir mağazaya girip "Pulbiberiniz acı mı?" diye sordum. "Buyurun tadına bakın" diye ikram ettiler. Alıp bir avuç ağzıma attım; "Yok acı değilmiş!" dedim, öyle kalakaldılar.

- Arkanızdan epeyce bir şaşkınlık yaşadıkları kesin!
- Aslında biz ailece çok acı tüketiyoruz. Eşim ve kızım da benim gibi. Hatta evde özel olarak acı süs biberler yetiştirip, robottan geçirerek kullanıyoruz. Çiğ köfteyi en iyi yapan yerler bile benim için Antep'ten biber getiriyorlar, yine de "en acınız bu mu?" diyorum.

- Peki kendinizi şımartmak için ne yersiniz? Abur cubur tüketir misiniz?
- Tam tersi abur cubur hiç sevmem. Ama yediğim yemeği iyi yerim. Gerçi şu an diyete başladım ama yiyince öyle bir su bardağı makarna değil, yarım paket makarna, bir tencere dolma yiyebilirim. Fakat güzel bir şey yoksa aç kalırım, yemem hiç sorun değil, önemli olan yediğimden keyif almak.

- Mutfağınızda uyguladığınız püf noktaları var mı?
- Hem de pek çok! Diyelim ki süt ya da yemeğiniz taştı, hemen üzerine tuz dökün! Spatulayla kolayca kalkacaktır. Bu arada leke çıkarmakta gliserinin üzerine yoktur. Yine süt taşmasın diye tencereyi bir-iki parmak yağla yağlayabilirsiniz. Zeytinyağı kullanırken yanmasın diye, tencereye maydanoz atabilirsiniz.

- Ne diyeyim harikasınız, nasıl tutuyorsunuz tüm bunları aklınızda?
- Çok severim ben püf noktalarını okumayı, oldukça da işime yarıyor bu bilgiler.

- Bu arada İzmirli olduğunuza göre, Ege'nin yemek kültürünü de benimsemiş olmalısınız
- Tabii, mesela biz her otu yeriz. Öyle yürüyüş yaparken falan hoşumuza giden bir ot oldu mu hemen koparıp ağzımıza atıveririz; yenir mi, yenmez mi diye düşünmeyiz. Programda da Serkan kabak, salatalık soyduğunda hemen kabuklarını alıp yerim; ben çok merak ederim yiyeceklerin çiğ hallerini.

- Çocukluğunuza ait yemekle ilgili en güzel hatıranız nedir?
- Bayramlarda anneannem iki tepsi bol cevizli baklava yaptırırdı. Bir tepsisi bize, diğeri misafirler için. Fakat ne kadar olursa o kadar yendiğinden, biz kendi tepsimizi bitirirdik ve anneannem de misafir tepsisi erkenden tükenmesin diye onu örtülere sarıp sarmalayıp yatağının altına koyardı. Gece, yerde emekleyerek anneannemim kapısını açar, yatağın altında bir araya gelirdik. Dayım, ben, annem, babam, teyzem; sürekli bir seyahat yaşanırdı odaya. Anneannem sabah kalkınca şaşırır kalırdı yine tepsiyi saklayamadım diye.

Röportaj yapılan gün stüdyoda pişen "Mercimekli yalancı mantı"nın tarifi için tıklayın...