MERYEM GAYBERİ

MERYEM GAYBERİ

24 Mart 2015, Salı

‘Erdoğan Çözüm’e karşıymış’ ha?

Önce asker darbesinden, sonra sokak darbesinden, en son da yargı ve emniyet darbesinden medet umdular. Hepsi de boşa çıktı. Erdoğan dik durdukça millet de dik durdu. Millet "Seninleyiz" dedikçe de Erdoğan her zaman olduğu gibi ona güvenenleri mahcup etmedi.
"Umut" olmazsa olmazdı.
Sonra "İçeriden" darbe bekleme umudu baş gösterdi.

***
Abdullatif Şener'den bu yana bu böyle. Erdoğan'ın karşısına kimi zaman sayın Gül'ü, kimi zaman 'Tuzlukları', kimi zaman da partideki 'İç muhalefeti' koymaya çalıştılar.
En son 'umutları' da Bülent Arınç oldu.
Arınç'ın son açıklamaları, hiçbir şekilde Erdoğan'ı yenemeyen müzmin mağlupların, darbe heveslilerinin 'Ortak sevincine' dönüştü.

***
Arınç'ın açıklamalarının üstüne, Erdoğan karşıtı medya, neredeyse ortak manşetlerle çıktı.
Efendim, "Erdoğan, Çözüm Süreci'ne karşıymış", "Hükümet bile Cumhurbaşkanıyla ters düşüyormuş!" gibi tanıdık Türk medyası klişeleriyle yeni bir "çatlak" arayışına giriştiler.

Hâlbuki Açılım süreci, Milli birlik ve kardeşlik süreci, Çözüm Süreci gibi Kürt meselesine dair ne varsa hayata geçirmeyen kişi Recep Tayyip Erdoğan değil miydi?
Kürt meselesini ve terör belasını bitirmek için "Kefenimizle yola çıktık" diyen kimdi?
Cumhurbaşkanı seçildiği anda, iki kırmızı çizgisini, "Çözüm Süreci" ve "Paralel'le mücadele" olarak açıklayan Erdoğan değil miydi?

Bu saçma iddiaya dün Cumhurbaşkanı Erdoğan da dikkat çekti ve şöyle dedi:
"Şimdi kalkıp Cumhurbaşkanı çözümün karşısında" diyorlar. Geriye, 12 seneye bak bakalım, karşısında mıyız yanında mıyız görürsün? Her ne pahasına olursa olsun, tek başımıza da kalsak, son nefesimize kadar bu ülkede Çözüm Süreci ile formüle ettiğimiz kardeşliği tesis etmenin mücadelesini sürdüreceğiz. Silahların gölgesinde barış olmaz. Hele hele verilen sözlerin defalarca çiğnendiği, vaatlerin defalarca bozulduğu, itimadın tahrip olduğu bir ortamda somut adımları görmeden daha ileriye gidemeyiz. Bu ülkede siyaset yapmak istiyorlarsa önce silahların gölgesinden kurtulacaklar. Silahların gölgesinde barış olmaz."

***
Toplumsal karşılık açısından Sayın Arınç'ın ne dediğinden ziyade Erdoğan'ın ne dediği önemlidir. İşte gelinen noktada meselenin hiç de medyanın dediği gibi görülüyor. Kaynatılmak istenen fitne kazanına karşın tartışılan meselelerin milletin çıkarının gözetilmesiyle ilgili olduğu görülüyor.

Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarına baktığımızda eleştirilerinin, Çözüm Süreci'nin yapısal sorunlarıyla ilgili olmadığını, sürecin işleyişi ve yöntemleriyle ilgili olduğu anlaşılıyor.
***
Senelerce Ahmet Necdet Sezer'in, "Hayır olmaz!"larına, tüm önerilerini reddetmesine karşın devletin sürekliliğini bozmayan, kalp kırmayan, hemen alternatif arayışına girişen Erdoğan'ın, 'yönetim' tarzını sorgulamak veya aksini iddia etmek insafsızlıktır.

Geçmişte hatırlayın. Milliyetçi muhafazakâr tabanın ikna edilmeye çalışıldığı her açıklamada bir yandan da sürecin en önemli adımları atılıyordu.

Şimdi tekrar sorun bakalım kim karşıymış çözüme?
Birazcık özen.
Analar ağlamasın, akan kan dursun diye Baldıran zehri içmeye razı biri var karşınızda…

SON DAKİKA