kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

Türbanın Kaide bağlantısı

Fransa'daki dini simgeye karşı dalganın hemen Türkiye kıyılarında beyin yıkamaya başlaması şaşırtıcı değil.. Belki, Hacı Profesör Hikmet Sami Türk gibi hukuk adamlarının da bu dalgayı, derinlerindeki soğuk ve sıcak akıntılardan bağımsız okuyup tercüme etmeleri biraz yadırganabilir, o kadar. Gelişmeyi hemen ve sadece yalın bir laiklik icabı olarak aceleyle baş tacı etmek, ancak bizim gibi aşağılık duygusu içinde bocalayan toplumlara yakışır. Beyaz Türk cemaatinin ülkeye yaydığı amentü böyle gerektirir: "Batı ne yapsa iyi yapar!" Oysa Avrupa bu süreçle laikliği, fitne mühendislerinin çıfıt çarşısına salmış oluyor. Belli ki, dini simge alanı gibi kaygan bir zeminin laiklik adına ne tür istismarlara fırsat sunabileceğini umursayan yok. Bu dalganın Fransa ile sınırlı olmadığını zaten biliyorduk.. Paris'in yapmaya kalkıştığı, devlete resmen laik köktendinci bir yasa tedarikine çalışmak.. Yöntemin temelini dini simge gibi yusyuvarlak bir kavram üzerine oturtmak ise, hem Fransa, hem hukuk devleti kültürü ve hem de laiklik adına talihsizlik.. Köpürtülen dalganın bizde daha ne gibi yansımalara yol açacağına ilişkin fikir edinebilmek için de, önceki gün Danimarka'da verilen bir yargı kararına bakmak yararlı olabilir:

Batılı nalıncı keseri
Bir mahkeme, başörtülü olduğu için işinden çıkarılan Necla Aynuz isimli hanımın açtığı "ayrımcılık" davasında patronu haklı bulmuş.. Buradaki gerekçe, en azından kağıt üzerinde Fransa'nınkinden çok daha hukuki. "İşten çıkarmanın sebebi ayrımcılık değil, firmanın kılık kıyafet genelgesidir.." Ne var ki, davaya müdahil olarak katılan işçi sendikalarının avukatları gerekçenin düpedüz yalana oturtulduğunu iddia ederek temyiz mahkemesine gidiyorlar. Avukatların savunma dayanakları hala geçerli: "Firma daha önce çalışanlarına Noel şapkası giydirerek kendi kılık kıyafet genelgesini çiğnemiştir.." Yani, dini simge eğer Hıristiyanlıktan ise yasal, İslam'dan ise yasak. Görülüyor ki süreç, Avrupa'da yargıya olan genel güveni de sarsacak. Öyle veya böyle, yeni bir çığırın açıldığı kesin. Bu dalganın Fransa'da yakaladığı zirveden sonra bizde uyanan yankılar, başörtüsü sorunu açısından Türkiye'de de başka bir sayfanın yazılmaya başlanacağını gösteriyor. Yeni dönemde başörtüsü ile girilebilecek alanların daha da daraltılması için taleplerin tırmanabileceği ihtimalini düşündükçe, yakın geçmişin bazı "komplo teorileri"ni kaygılı bir tebessümle hatırlamaktan kendimi alamıyorum.. Henüz 28 Şubat fırtınası durulmuş, Erdoğan da "Milli Görüş" gömleğinden tam soyunmuş, kendisi gibi düşünüp inananlar dahil- geniş kitleleri umut seferine çıkarmış değildi..

Fitnenin sermayesi sonsuz
İslamcı tabanda defalarca karşılaştığım komplo teorileri, İslami yaşantının gittikçe daha da zorlaştırılacağına ilişkin aşırı iddiaları merkez almaktaydı.. Gözlüyordum ki, pek çok dinci, hatta dindar kişi İslam'ın tamamen yasaklanmasının bile düşünüldüğüne inanıyordu. Bu minval üzere, sözgelimi "göreceksin, yakında başörtülü kadınlar sokağa bile çıkamayacak" diyenlerle karşılaştıkça, inanmadığım, hatta ihtimal bile vermediğim için gülüyor, saçma bulduğumu anlatmaya çalışıyordum.. "Böyle bir şey olmayacak ama, sizin bunlara inandırılmış olmanız da basite alınacak bir felaket değil.." Şimdiki manzaraya bakan bu saf muhafazakar tanıdıklar da herhalde bugün bana gülüyorlardır.. Fakat yine de böylesi karanlık kehanetlerin gerçekleşeceğine inanacak değilim.. Fransa'nın hamlesiyle gelişen süreç, bizdeki başörtülüleri daha geri haklar çizgisine götürmez, olsa olsa şimdiki sınırlarda tutar. Tabii bu, başörtülüler adına teselli değil, bir gün şartlarının iyileşeceğine yönelik umutlarının donduruluşudur. Oysa başörtülüler, bir yıl, iki yıl, bilemediniz beş yıl sonra Erdoğan'ın bu meseleyi çözeceğine ilişkin yaygın bir beklenti içindedirler. Avrupa'daki dalganın da etkisiyle bu beklentinin on yıllar sonrasına sarkabileceği duygusu yayılmaya başlarsa, sorunun tehlikeli ve yapay biçimde kaşınması gündeme gelebilir. Bunun da kime yarayacağı belli. Medeniyetler Çatışması için her türlü fırsat itina ile değerlendirilir!!!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kırmızı pasaport silgisi   / 26-12-2003
 AB'cilerin kralı Denktaş   / 25-12-2003
 Öyleyse yıkıl Denktaş   / 22-12-2003
 Türbanın Kaide bağlantısı   / 20-12-2003
 Dini simge'yi kim belirler?   / 19-12-2003
 Kıbrıs ninnileri   / 18-12-2003
 Manda duygusuna hoşgörü   / 15-12-2003
 Kıbrıs'taki Atatürk ve İnönü   / 13-12-2003
 Devleti İnkâr Komisyonu   / 12-12-2003
 Ampul'le kim oynuyor?   / 11-12-2003
REFİK DURBAŞ
Klavyede düello...
SABAH gazetesinde dün üç yazarın...
SAVAŞ AY
Aksa yukarı AK-SA!..
Dün İkiz Kule'ye gittik...
ÖMER LÜTFİ METE
Erdoğan'ın rakipsizliğine dair
Adalet ve Kalkınma...
MEHMET TEZKAN
İnsanlar mı önemli yoksa rejimler mi?
İRAN'DA deprem...
EMRE AKÖZ
Cep telefonu Kemalizm'i aşındırıyor
Popstar yarışması...
2bin yıllık Periler Şehri
İran'ın Bem kentinde deprem... 6.7'lik sarsıntı, "Periler Şehri"nin...
Dilimize dolananlar
SAVAŞ, ayrılmalar, barışmalar, yeni siyasetçiler derken bu...
BENİ TUTAMAZLAR
BENİ TUTAMAZLAR
"Bendeki sürat Tanrı vergisi. Birebirde geçemeyeceğim oyuncu yoktur.
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Astroloji | Magazin | Sağlık |
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.