kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Altan @ SABAH
 

Liberalin ölümü...

Türkiye'de hayata "insan odaklı" bakmanın ne kadar zor olduğunu "zina" tartışmaları nedeniyle bir kez daha görüyoruz. Türkiye'yi AB standartlarına taşıma gayreti içinde olan AK Parti hükümeti, Türk hukuk sisteminin de bireyler arası ilişki kapsamında değerlendirdiği bir konuya şimdi "devlet eliyle" nizam vermeye kalkışıyor.
Topluma, devlet eliyle "AK Parti ahlakı" giydirilecek. Zina, Avrupa Birliği'nde aynı şu an Türkiye'de olduğu gibi evlilik akdinin sona erdirilmesine sebep olabilecek bir davranış olarak kabul edilir ve takdiri bireylerin kendisine bırakılır. AK Parti hükümeti AB için terliyor ama AB'nin "insan odaklı" bakış açısının özünü henüz algılamış ve içine sindirmiş gözükmüyor. Özgürlükçü ya da liberal akım, "devlet, toplum ve birey arasında ilişkilerde önceliğin bireyin hak ve özgürlüklerinde olması gerektiğini" savunur.
AK Parti, devletle birey arasındaki ilişkilerde özgürlükçü ama bireylerin kendi aralarındaki ilişkilerde "yasakçı" yaklaşımıyla garip bir çelişki sergilemekte...

***

Türkiye niye hala bunca zaman sonra Batı'nın 18. yüzyılda benimsediği "insan odaklı" bir anlayışa sahip olamıyor?
Ana Britannica ansiklopedisi bu soruya şöyle yanıt verir. ".... Türkiye'de liberalizmi
hem iktisadi, hem siyasal boyutlarıyla tutarlı bir bütünlük içinde savunmuş herhangi bir düşünce akımına ya da düşünüre (Prens Sabahaddin gibi doğrudan politikanın az çok kenarında kalmış ve düşüncelerini uygulamaya koyma olanağını bulamamış bir iki örnek dışında) rastlanmadığı bile söylenebilir.
Türkiye'de iktisadi liberalizmden anlaşılan da, bu akımın ilk doğduğu Batı Avrupa'daki gibi devletin ekonomiye olabildiğince az karışmasından çok, özel kesimin üstlenebileceği ekonomik etkinliklere girmemesi, daha önce girmişse bunları zamanla terk etmesi, ama çeşitli özendirici önlemlerle özel kesimi desteklemeyi sürdürmesidir.
Bu durum Batı'dakinin tersine Türk orta sınıfının oluşumunda (özellikle de Osmanlı devleti içindeki Müslüman olmayan orta sınıflar karşısında güç kazanmasında) devletin büyük rol oynaması, bu sınıfın dünya pazarında ileri sanayi ülkelerinin rekabeti karşısında daha baştan zayıf kalması dolayısıyla da devlet korumasına gereksinim duymasıyla açıklanabilir."

***

Türkiye'de Prens Sabahaddin'in yanı sıra özellikle liberal ekonomik düşüncenin doruğu olarak tanımlanan bir ikinci isim Cavid Bey'dir... Cavid Bey, üniversitede iktisat hocalığı yaptı hem de 1908'den başlayarak birçok hükümette Maliye Nazırı olarak görev aldı...
Şubat 1921'de de Ankara Hükümeti'nin delegesi olarak Londra Konferansı'na katıldı. Lozan Konferansı'nda da Türk delegasyonunun mali danışmanı olarak bulundu. Sonra bu görevden alındı.
Tevfik Çavdar, "Türkiye'de Liberalizm" adlı kitabında Cavid Bey için şunları yazar:
"Cavid Bey liberal ekonomi politikasının hem bilim adamı olarak, hem de iktidarda karar sahibi bir kişi, maliye nazırı olarak en önde gelen savunucusudur. Geride kalan yüz yıl içinde liberal ekonomi düşüncesi ülkemizde aynı kalitede bir başka bilim adamı veya politikacıyı yaratamadı. Cavid Bey daima bu işin şampiyonu kaldı, çağının iktisat bilimini ve istatistik tekniklerini noksansız ülkemize aktardı. Liberal ekonomi politikasının gerektirdiği maliye bilgisine sahipti. Maliye Nazırlığı makamını hakkıyla doldurdu."
Maliye Nazırı Cavid Bey 1900 yılında "ilim-i iktisad" adlı kitabı yazdı. Kitap günümüzde yeniden Liberal Düşünce Topluluğu tarafından yayınlandı.
Liberal düşüncenin doruğu olarak nitelenen Cavid Bey, İstiklal Mahkemesi'nde İzmir Suikasti'ne katıldığı iddiasıyla idama mahkum oldu. 26 Ağustos 1926 yılında idam edildi. Geçen hafta ölüm yıldönümüydü. Kendi liberalini günahsız olduğunu bile bile asan, yıldönümlerinde de hatırlamayan bir toplum, bireyi yok sayıp, etrafa devlet eliyle nizam vermeye daha çok devam eder...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bakan Güçlü'nün çok 'güçlü' olması gerek   / 31-08-2004
 Farklı bir genelkurmay başkanı...   / 30-08-2004
 Katı ve sıvı   / 28-08-2004
 Türkiye saydamlaşıyor...   / 23-08-2004
 Mösyö Prost   / 21-08-2004
 Yargıtay ile MİT ne görüşür ki?   / 16-08-2004
 Hukuka aykırıymış   / 14-08-2004
 Maliye Bakanlığı'na bir soru...   / 09-08-2004
 Türkler Fransız gazetesi mi okusun?   / 07-08-2004
 Gerçekten şaşırıyorum...   / 02-08-2004
YAVUZ DONAT
Ha gayret Cemil Çiçek
Gazetede dün öğle yemeğinde dört...
MEHMET ALTAN
Liberalin ölümü...
Türkiye'de hayata "insan odaklı"...
Yeni adli yıl başlıyor
Adli ve idari yargıda yeni adli yıl, Yargıtay'ta 6 Eylül Pazartesi...
DNA raporunu alınca nafakayı geri istedi
İkinci çocuğu T.Y.'nin babası olmadığını DNA raporu ile ispatlayan...
Irak'ta bir Türk şöför kaçırıldı
Irak'ta radikal dinci bir grubun, Kuveyt firması için çalışan bir...
Ölü sayısı artıyor
Ölü sayısı artıyor
Beslan Başsavcı Yardımcısı Sergey Fridinski, Kuzey Osetya'daki rehin...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.