Şahinleri de vururlar!
Şimdi Felluce'de olanları, birkaç kişi ve birkaç ülke dışında herkes kınıyor. Şimdi Felluce; gazetelerin, ekranların manşetlerinde. Oysa Felluce, ABD'nin haksız Irak işgalinin kaçınılmaz sonu değil mi sanki? Irak'ın işgali bütünüyle mahkum edilmeden, tek başına Felluce'de olanlar için "azap ve hicap" duyulması mümkün olabilir mi? Ya da... "O gün" Irak işgaline karşı çıkmayanların; "bugün" yaralıya kurşun sıkan "piyade"yi ayıplamalarına kim inanır? Her şeyin başı işgal değil miydi? İşgale verilen icazet senetlerinin ya da işgalciye imzalanan açık çeklerin; günü gelip "yaralı yürekler"in cinayetiyle tahsil edileceği bilinmez bir şeydi sanki? O imzaları atanlar nerede şimdi? Siyasette, diplomaside, gazete köşelerinde... Nerede? Yaralı bir Iraklının "Amerikan kaynaklı" vurulma görüntüleri yayınlandı... Kıyamet koptu... Oysa... Daha on gün önce, yine "Amerikan kaynaklı" bir rapor yayınlandı. Hiçbir şey kopmadı. Ne mi diyordu rapor? Irak'ta savaşın başlamasından bu yana geçen süre içinde tam yüz bin sivilin öldüğünü yazıyordu, ürperten kelimelerle. Tam yüz bin sivil... Yaralı yüreği manşetlere taşıyanlar; tek sütuna birkaç satırda bile göremediler o dehşet verici raporu, savaş bulutlarının dumanlarında. Sahi siz "kitle" imha silahlarına karşı değil miydiniz? Ya da... İmha edilen "kitle"nin nüfus cüzdanlarına göre mi ses verir sizin vicdanlarınız? Ya da... Her bir sivilin cinayetinin -ki sivil ölümlerinin adı her yerde cinayettir-, tek tek görüntüleri mi yayınlanmalıydı mesela? Ya da... Yüz bin cinayetin yüz bin kare fotoğrafı kayıtlı olsa dijital makinenizde, yine böyle susar mıydınız sayfalarınızda?.. Tek sütuna birkaç satıra sığmazdı elbet bu kadar gereksiz "teferruat", ama yine de söylemeden geçmeyelim ki: Ölen yüz bin çocuğun arasında çocukların çoğunlukta olduğu da kaydediliyordu, Amerikan kaynaklı o rutin raporda. Sahi siz, on binlerce ölü çocuğun resmini gördünüz mü hiç yan yana, sıra sıra... Görüntülü bir "VTR"sini, tam can verirlerken ya da?
*** Baştan "şahin"di zaten savaş makinesinin düğmesine basanlar ama... Aralarında kalmış birkaç "yufka yürekli" şahin de duramadı sonunda... (Powell mesela...) Pılıyı pırtıyı toplayıp gittiler işte. Ya adlarına, haksız yere bu savaşın karası bulaştırılan "hakiki" şahinler: Yani... Hani yırtıcı olduğu söylenen o koca kanatlı kuşlar? Haksız yere, evet... Haberi okumadınız mı? Türkiye'nin güneydoğusunda, Nusaybin, Cizre, Silopi sınırında bu mevsimde "şahin"lerin çokca görülme nedeninin "savaştan ürktükleri için" erken göç olduğu anlaşıldı. Bilim adamları diyor ki: "Kuşlar göç zamanında kendileri için güvenli olan yolları ve bölgeleri seçer. Irak'taki savaş can güvenliklerini tehdit ettiği için şahinler güneydoğu bölgemize erken girmişlerdir. Savaşın onları erken göçe zorladığına tanık oluyoruz." Ve bilim adamları diyor ki: "Göçmen kuşların, başta da şahinlerin savaş nedeniyle vakitsiz göçleri yaşamlarını tehlikeye düşürebilir, soylarını azaltabilir!" Ya... İşte böyle... Yalnızca "yaralıları ve masum doğan"ları değil, şahinleri de vuruyor "şahin görünümlü" insanlar...
|