Ya çıkmaz sokak, ya Türkiye
Londra'da Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsü'nde konuşan Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac dünyanın geldiği noktayı özetleyen ve buradan çıkış yolunu işaretleyen önemli notlar düştü siyasi hafızalarımıza ve tarihe. Bu görüşlerin daha ayrıntılılarını bu köşede defalarca ele aldığımız için, bizim için daha da dikkat çekici oldu bu konuşma. Chirac'ın konuşmasının "katmadeğerini" artıran bir diğer unsur da, dünyanın şu anda içinde bulunduğu siyasi atmosfer... Bush'un İran'ın nük- leer çalışmaları ile ilgili bilgileri Blair'le paylaştığının söylendiği, Fellluce'deki insanlık dramının önümüzdeki yüzyılı ipotek altına alacak kadar derinleştiği, Putin'in yepyeni bir atom bombasını birkaç yıl içinde üreteceklerini açıkladığı ve Arafat'ın ölümüyle tam bir kaosun arefesine giren Ortadoğu tablosu ile kodlanmış bir dünyaya bakıyor bu konuşma... Chirac, Bush yönetimine, "yeniden çok kutupluluğu canlandırıp, çok sesli ve adil bir dünya düzeni kurma" çağrısı yaptığı dikkate değer konuşmasında özetle şunları söylüyor: "Dünyayı güç mantığına göre organize etmek hala mümkün... Ama deneyimlerimiz bize eninde sonunda çatışma ya da krize sürüklendiğimizi göstermiştir. Daha adil bir dünya için, hiçbir devlet başna buyruk hareket etmemelidir. Bu da ancak çok kutuplu ve birbirine bağımlı bir dünya realitesinden geçer. Ancak böyle, çoksesli ve adil bir uluslararası düzen kurulabilir." Öte yandan bu köşede sık sık değindiğimiz "eşitlikçi" bir dünya düzeni yaklaşmıyla ilgili şu açılımları önemli Chirac'ın: "Reforme edilmiş ve güçlendirilmiş bir BM'ye dayalı çok taraflılığı canlandırmalıyız. BM Güvenlik Konseyi'nin dünyadaki yeni dengeleri temsil edebilmesi için, daimi ve geçici üyelerinin sayısının artırılması gerekir." ABD'nin dünyaya ve özellikle Büyük Ortadoğu Coğrafyasına "şiddet yoluyla demokrasi götürme" yaklaşmını da şöyle eleştiriyor Chirac: "Batı tüm değerlerini dünyaya empoze edemez. Demokratikleşme ile Batılılaştırmayı birbirine karıştırmamalıyız. Bu yaklaşm, insanların hafızasında Batı'nın dayatmacılığının, emperyalizm ve sömürgeciliğin canlandırılması olarak algılanabilir." Chirac'ın dilinde ifade bulan bu "siyasi formülasyon", dünyanın şiddet-karş şiddet bataklığından çıkmasının yol işaretlerini veriyor. Tabii bu konuşmada Avrupa'nın üstlenmesi gereken ama üstlenmediği "küresel rolü" değerlendirme dışı bırakması büyük bir eksiklik Chirac için. Unutmamak gerekir ki, tüm dünya bir kaosa sürüklenirken Avrupa yaşlı ve hantal reflekslerin eziciliği altında "seyirci" kalıyor olan bitene. Ayrıca, unutmamak gerekir ki, "eşitlikçi bir dünya düzeni" öncelikle "değerler ve medeniyetler arası stratejik işbirliği" ile kurul- maya başlanabilir. Bugün bu işbirliğinin hem "sembolik," hem de "siyasi" adresi Türkiye'dir. O nedenle dünyanın şimdiki "çıkmaz sokak"tan kurtulması yönündeki ciddi bir iradenin ilk adımı, Türkiye'nin AB üyeliği yolunun engellerden temizlenmesi olmalıdır.
|