Büyüme, enflasyon, borç tamam sıra cari açık ve işsizliği azaltmada
IMF ile yürütülen stand-by programı bugün sona eriyor. 9 Aralık 1999'da başlayan IMF dönemi beşinci yılını tamamlıyor. Yeni bir program için Türkiye'nin sosyal güvenlik, vergi ve bankacılık kanun tasarılarını Meclis'e sunması bekleniyor. Bir programın bitmesi nedeniyle ilkini 17-18 Haziran 2004'te yaptığımız "IMF'li dönemin bilançosu"nu son verilerle yeniden çıkardık. Sonuç, IMF ile program yürütülürken büyük bir kriz yaşamamıza karşılık Türkiye ekonomisinin yapı değişikliğinde başarılı olduğu. Ancak dönüşümün bazı eksiklikleri hâlâ var. * Artık büyüme tamamen özel sektör tarafından gerçekleştiriliyor. Üstelik mali disiplin sürerken ve enflasyon tek haneli rakamlara indirilirken de büyümenin olabileceği kanıtladı. * Dün açıklanan veriler yıllık bazda tüketici fiyatlarının yüzde 9.23'e indiğini gösteriyor. Programın en önemli hedefinde net bir kazanım elde edildi. * Kamu borç stoku da sürdürülebilir hale getirildi. IMF'den sağlanan 20 milyar dolarlık borç ve 2001'deki iç borç takasının yardımıyla kamu borçları döndürüldü. Kamu net borç stokunun milli gelire oranı yüzde 91'den 64-65'e indi. * Programın bu başarılarına karşılık sonuç alınamayan konulardan biri, istihdamın artırılması veya işsizliğin önlenmesiydi. Büyüme sağlanmasına karşılık işsizlikte kayda değer bir azalma gerçekleştirilemedi. Bu da, kayıtdışılığın önlenmesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesi sonucu yerli ve yabancı sermayenin harekete geçirilmesiyle yeni döneme kaldı. * Başarı sağlanamayan ikinci konu da, cari açığın öngörülemeyen düzeylere varması ve yeni bir potansiyel kriz kaynağı haline gelmesiydi. Son verilere göre, cari işlemler açığının milli gelire oranı yüzde 5.2 ile tüm zamanların en yüksek düzeyine çıktı. Yeni dönemde sırada, AB çapasının da yardımıyla özel sektör reformunun tamamlanması, Türkiye'nin yatırım ortamını iyileştirerek rekabet gücünün artırılması, yatırım artışı sağlayarak işsizlik sorununun hafifletilmesi var. Mevcut kazanımlar için beş yıl verdik. Bu kazanımlar için de belki bir beş yıl daha verebiliriz. Yeter ki bu dönemde yeni bir kriz olmasın. Sonuç- "Bilmek yetmez, uygulamamız gerekir. İstemek yetmez, yapmamız gerekir" Johann Goethe
|