|
|
|
|
|
|
Sahnede 50 yılı geçti Dümbüllü ödülü geldi
Tiyatroya 50 yılını veren usta oyuncu Erol Günaydın, son olarak 'Uzun Donlu Kişot'ta sahneye çıktı. Yaşadığı rahatsızlık nedeniyle oyunu bırakmak zorunda kalan Günaydın, 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü'nde İsmail Dümbüllü Onur Ödülü'nü alacak. "Sanki perde açıldı, kapandı ve yıllar geçti" diyen geçmişi ve tiyatroyu anlattı....
* Sanki perde kapandı açıldı 50 yıl geçti. Ben selam veriyormuşum gibi seyirciye. Haldun Dormen ile tanıştım. 1955'te Kadıköy Süreyya Sineması'nda 60 lira haftalık alarak 'Papaz Kaçtı' oyunuyla başladım. Yüzümü makyajımı sildim sokağa çıktım, 50 yıl geçmiş...
* Hiçbir şey kazanmadım, sadece halkın tanıdığı biri oldum. Tiyatroda 500- 600 lira maaş alınırdı, ancak ev geçinirdi. Evliyim, üç çocuğum var; paralı okullarda okuttum. Lüksüm olmadı. Menajerimiz de yok. Telefon ederler çağırırlar, gideriz. 'Kaç para istersin?' derler... Ben yapacağım iş o paraya değer mi, değmez mi, diye düşünürüm o yüzden kazıklanırım. Şimdiki Cem Yılmaz gibi 'Ver bana 4 trilyon sana o işi yapayım' demezdik. Hep kendimi geçindirecek kadar istedim.
MSMVERECEK, MUTLUYUM * Fahrettin Aslan, İsmet Ay ile bana teklif getirdi. Televizyonda bir yılbaşı programına çıkmıştık iki kadın olarak, onu sahneye taşımamızı istedi. Rahmetli İsmet, 'Ev yaptıracağım yarım bırakmayalım' dedi. Hatırına girdik, 15 gün sonra ayrıldım. Ben yapamadım gazinoda. Şimdiyse bir evim, bahçem, bir de '93 model Honda arabam var, bana yetiyor. Bir de tiyatrolar gününde bana Müjdat Gezen Sanat Merkezi ödül verecek; İsmail Dümbüllü Onur Ödülü'nü... Bu ödülü alacak olmaktan dolayı çok mutluyum.
* Benim zamanımda 'yer yoktur' plakaları asılı olurdu, karaborsa bilet satılırdı tiyatrolar için. Dostlarımız bilet bulmak için bize yalvarırdı. Şimdi İstiklal Caddesi'nde insan seli akıyor caddeden bir kişi de 'burada ne var' diye bakmıyor. Halbuki, saray yavrusu gibi, yaldızlı, localı, o kadar şık bir 'Ses Tiyatrosu' var orada...
* Beyaz'a tiyatrocu diyemem; Beyaz deyince beyaz eşya satıyor gibi bir şey aklıma geliyor, iki dolapla bir de fırın yollar mısın gibi şeyler geliyor. Tamam televizyonda beğeniliyor, 16 farklı tip yapıyor, onlara çok gülüyorum... Bir tek o tiplerin içinde 'r'ler aynı...
KAVUK MESELESİ YENİ ÇIKTI * Artık halk; basit anlayacağı, kahkaha atıp unutacağı şeyler arıyor, oturup da düşünecek bir şey varsa oradan kaçıyor. Müşfik Kenter, 'Nasreddin Hoca'yı oynuyor fakat seyirci az. Biz de 'Don Kişot'u oynuyorduk. Herkes 'Don Kişot' ama kimse onu bilmiyor. Şimdi bizi izleyerek büyüyen kuşağın çocukları tiyatroyu sevmiyor.
* Bu kavuk meselesi sonradan çıktı, eskiden yoktu. Yok Cem Yılmaz'ın başına mı verilsin... Bizim böyle bir âdedimiz yoktu. Eskiden çıraklar peştamal bağlar, usta olurlardı. Dümbüllü bir oyunda oynayan Münir Özkul'a promosyon olsun diye Hasan Efendi'den kalan kavuğu veriyor, o zaman kupa, şilt filan yok, kavuğunu veriyor. Bu da Ferhan'a vermiş. Ferhan da tiyatro yapıyor; Ortaoyuncular'da ortaoyunun bütün öğelerini kullanıyor. Şimdi kavuğun ne olduğunu, Dümbüllü'nün kim olduğunu bilen yok, kavuğu konuşuyorlar. Böyle bir toplum olduk. Semra Hanım çıksa, bir oyun yapsa, dolduracak.
BÜLENT İPEK / MAGAZİN
|
|
|
|
|
|
|
|
|