kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Savas Ay @ SABAH
Tel:
0212 354 40 22
Fax:
0212 274 83 81
 

Ben neymişim be abi!..

Kamu oyunda Bahçeşehir cinayeti olarak tanımlanan olayın ilk duruşmasında Zehra Selin Işkın adlı genç kızın söyledikleri habercilik tarzımı yadırgayıp, medyatik idam sehpası kuranlara müjde niteliğinde. Zehra kız yaklaşık olarak demiş ki; "Gökhan Cebi adlı kişi Mustafa Baran'a 'güvenliğinizi sağlıyoruz, sizi teslim edeceğiz' dedi. Sonra da bizi alıp bir restorana götürdü. Oraya vardığımızda karşımda Mustafa Baran'ın bütün ailesi ile Savaş Ay vardı. Ortalıkta sivil de olsa polis veya jandarma da vardı. Savaş Ay ile zorla röportaj yaptırdılar. Söyledikleri gibi konuştum. Savaş Ay bana 'Bak bu çocuğun başını yakmışsın. Bu çocuğu beklemezsen, bundan sonra senin peşine ben düşerim' dedi. İstediği gibi röportaj verdim. Çekim de yaptı. Çekim bittikten sonra, sivil polisler geldi, aldı. Gökhan Çebi, Mustafa'ya Savaş Ay ile röportaj yapılırsa, 4050 milyar lira para vereceğini söylediğini duydum"

'Ne
olur kızımı bulun!'
Bu türden saçmalamalar ya da iftiralarla 32 yıllık meslek hayatımda çok kez karşılaştığım için fazla şaşırmadım. Sadece üzüldüm ve kırıldım. Bir genç kızın şöyle ya da böyle kanlı bir olayın içinde olması. Ardından günler süren bir esaretin pençesinde kaçak göçek yaşaması elbette ağır, travmatik bir süreç. Aradan günler geçip kendini bir nebze olsun topladığında kendisine akıl verenlerle bir araya gelip hem hukuki hem de vicdani olarak aklanmak istemesi de anlaşılabilecek bir davranış biçimi. Ama kendini temize çıkarmak isterken yalan yanlış beyanlar, iftiralar, uydurmalarla konuşması da sessiz kalınacak bir durum değil elbette.

Bilen
tanıyan
Bu açıklamalarını okuyunca ilk işim, vefat eden gencin ve Zehra kızın avukatlarını aramak oldu. Kendilerine dilim döndüğünce anlattım; "yaptığım bütün görüşmelerin kamera ve teyp kayıtları mevcut. Teslim olmalarından birkaç gün önce canlı yayınıma katılan anne babası ağlayarak benden yardım istemiş, kızlarının bir an önce özgürlüğüne kavuşması için çaba göstermemi rica etmişti. Ben de canlı yayında herkese seslenip; "Bilenler, tanıyanlar varsa en yakın emniyet birimine haber versin. Şu anda bir yerlerde gizlenen gençler de beni duyuyorlarsa, onlara da tavsiyem teslim olmaları. Kanundan, adaletten kaçılmaz. En yakın jandarma karakoluna, polis birimine gidin teslim olun" şeklindeydi.

'Devletle
pazarlık olmaz'
Bu çağrımı duyan Mustafa Baran'ın avukatı Ömer Bey bana ulaşmaya çalışmış. Çok sevdiğim ve değer verdiğim bir gazeteciyönetmen ağabeyimle ortak dostları olan bir işadamını aramış. Sonra da bahsettiğim yönetmen ağabeyimize rica etmişler. "Sadece görüşmemizi sağla bizi ciddiye alsın. Meseleyi biz anlatacağız" demişler. Kıramadım, buluşup konuştum. Avukat bey dedi ki; "Ben müvekkilimi teslim edeceğim ama vurulan gencin ailesinin kalabalık olduğu. Mustafa'nın başına 50 milyar ödül konduğu yolunda duyumlarımız var. Acaba tanıdığınız bir polis müdürüne rica edip güvence içinde teslim olmalarını sağlayabilir misiniz?"
O dakikadan başlayarak avukata telkin ettim ki; "Devletle pazarlık olmaz. Bu devletin polisine jandarmasına teslim olmaları halinde güvenlikleri zaten sağlamda demektir." Avukat bey bu konuda ısrarcı olunca İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ı aradım. Hemen hemen aynı cümleyi kurdu o da. "Pazarlık etmeyiz. Gelip teslim olsunlar. Zaten bir kaç gün içinde nasıl olsa ele geçireceğiz."

Sıkı sıkıya
Avukat bey aileyle görüşüp "olur" alınca da teslim olma süreci başladı. Görevlendirilen ekiplerle buluştuk ve B.Çekmece'ye hareket ettik. Aynı günün akşam saatlerine doğru Mustafa Baran'ın ailesiyle bir restoranda buluşturdu bizi avukat Ömer bey. Sonra bizi orada bırakıp kaçakları almaya gittiler. Az sonra döndüklerinde yanlarında Mustafa ve Zehra da vardı. Ailenin kadınları hemen yanlarına koştu ve sarılıp ağlaşmaya başladılar. Genç kız sıkı sıkıya sarıldığı elini bırakmıyor, okşuyor, öpüyor ve ona "sonuna kadar seni bekleyeceğim" diye konuşuyordu.

Mahkemeye
izletirim
Polislerden 3-4 dakika konuşma iznini almıştım zaten. Mikrofonu uzattım ve ne yaşandıysa anlatmalarını istedim. Onlar da mümkün olduğunca kısa anlattılar olayları. Hatırlayanlar vardır. Bunlardan bir bölümünü yayınladım. Sayın mahkeme heyeti daha bir çağrı yapmamış olsa da ben konuyla ilgili bildiğim gördüğüm gözlediğim her şeyi anlatmaya, olayın hem de ham çekim bantlarını mahkemeye takdim etmeye hazırım.
O zaman herkes benim ya da onların neler söylediğini, özellikle de "baskı altındaydım, korkuyordum" diyen kızımızın nasıl bir tarzda tavırda konuştuğunu görür. Psikologlar ya da vücut dili okuma uzmanları gayet net ve tez zamanda çözer olup biteni.

Tarzımıza
uymaz
İşin para pul kısmına gelince. Öyle bir gazeteciliği tümden reddeder, kınar hatta lanetlerim on yıllardır. Para verip haber almak, söyleşi ayarlamak benim harcım ve tarzım değildir, yapan varsa onlar düşünsün. Bu arada yine de bir hodri meydan çekeyim dosta düşmana. Bizden ya da aileden bu iş için böyle bir teklif gelmişse, benim ve gazetemin tek bir lira ayırıp vermişliği varsa. Polisin bilgisi dışında atılmış tek bir adımımız, hareketimiz varsa kendi ipimizi çekmeye razıyız. Bu arada bir yanıtımız da "böyle olur mu?" diyenlere. Yarın yine aynı durumla karşılaşsam, gözümü kırpmadan, kılımı kıpırdatmadan yine aynı şekilde davranırım. Ustalarımızdan böyle gördük, böyle öğrendik, böyle yaptık yıllardır. Mesleğe nasılsa bulaşmış bir kısım vukuatsız kabadayıdan korkup şekil şemal mi değiştireceğiz yani?
Yok daha neler!..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Nasıl anlatayım abi gurur diye bir şey var!..   / 30-03-2005
 Seks mağazası görüp afallayan kaçak Türkler'den Afrika'nın kara bahtlılarına..   / 29-03-2005
 Mehmet Ali Ağca belgeselinin memlekete katkısı ne olacakmış?..   / 28-03-2005
 Pırıltılı beyin ve altın emek sahibi mühendisler üvey evlat mı?   / 27-03-2005
 Okuduğunu anlamayan bir polis nasıl cinayet çözer?..   / 26-03-2005
 Her bir yerden öğrenci feryadı yükseliyor   / 25-03-2005
 Yemeklerden sonra acuk radyasyon almaz mıydınız?   / 24-03-2005
 Bir polis memuru başbakana açık mektup yazdı..   / 23-03-2005
 Bir de benden dinleyin Sayın Bakan Akşit!..   / 22-03-2005
 Dünya Şiir Günü'yse çorbaya tuz atmak lazım!..   / 21-03-2005
REHA MUHTAR
Yine oha oldum yani...
Son günlerde bana bir oha...
MEHMET BARLAS
Soros mu, yoksa Bill Gates mi daha tehlikeli?
Dünyadaki...
MAHMUT ÖVÜR
Bu kadarı da olmaz!
Kaçak yapılaşma, kamu arazisini...
REFİK DURBAŞ
Mr. Edelman'ın yanlış seçimi...
Türk milleti Amerikan...
SAVAŞ AY
Ben neymişim be abi!..
Kamu oyunda Bahçeşehir cinayeti...
HINCAL ULUÇ
Yüzüncü yılın yüz karası..
"Yüzüncü yılın yüz karası"...
Bu ödül tüm Türkiye'ye
Bu ödül tüm Türkiye'ye
Sabah Spor Ödülleri Töreni'nde Yılın Futbolcusu ve Yılın Sporcusu...
İstifa yok aynen devam
İstifa yok aynen devam
Ersun Yanal, maç öncesi ortaya atılan görevi bırakacağı yolundaki...
AKP'nin 'yıldız'ı kaydı
Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan ve İzmir Milletvekili Serpil...
Güneydoğu'da Ağar rüzgârı
İki gün önce Güneydoğu gezisine çıkan DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu