| |
|
|
Dümenci dümenciyi tanır!..
Yer Alaçatı'da hoş bir restoran. Görkemli ödül töreninin tatlı yorgunluğunu atmak isteyen bir grup arkadaşız. İki lokma bir şeyler yiyip, hoş sohbetler edecek, muhabbeti mezeye katık kılacağız güya. Yanı başımda Ankara temsilcimiz Aslı'yla Reha Muhtar oturuyor. Tam karşıma gelen yerde yazı müdürümüz Balçiçek, magazin komutanımız Şengül ve bazı hısım akraba var.
Mezeler Alaçatı Belediye Başkanı gururla icraatlarını anlatıyor. Reha uzmanlığını konuşturup meze seçmemize rehberlik ediyor. Aslı'nın aklı; ertesi gün ilk uçakla Ankara' ya yetişerek Genelkurmay açıklamasına katılmakta. Balçiçek ve Şengül az ötedeki şirin dükkanlardan bir şeyler bakmaya gidiyor. Döndüklerinde Balçiçek' in boynunda muska şeklinde harika bir takı var.
Çarpışanlar Az sonra yarışçı iki arkadaş, Ergun Babahan ve Mehmet Tezkan da duhul ediyor. Ondan sonrası biteviye yelkenci polemiği. En fena pozisyon Reha ile ikimizin. Tartışanlardan biri Sabah' ın, diğeri atv'nin büyük müdürleri. Biz hem televizyona hem gazeteye çalışıyoruz. Birine hak versen, öbür taraf acısını çıkarır ileride . Korkup suskun kaldıkça meydan da boş ve onlara kalıyor. Taze deniz kurtları o boş meydanda vur ha vur gidiyorlar. Ortak sıkıntıları, yorgunluğu, yoğunluğu anlatırken gayetle armonik konuşan ikili yarış performansı konusunda düşman kardeşe dönüşüyor.
Aniden Ergun beyin sözü 2 ton çeker mesela; - Biz sabah saat 10.30 sularında girdik limana. Dördüncü olduk. Siz 56 saat sonra ancak gelebildiniz. Yazık size Mehmet. Üzüldüm durumunuza. Genellikle sinirleri alınmış gibi duran. Tezkan'ın yüzü geriliyor. - Ergun kardeşim. Suratımıza bakan anlar. Benimkinden uyku, yorgunluk akıyor, senin yüzün güzellik uykusundan kalkmış pamukçuk. - Olur mu? İmanım gevredi Cenova'yı, balonu idare ederken.
O mavi haplar - Her şeyi öğrendim Ergun. Kaptanın sana torpil geçmiş. Bebek gibi uyutmuş seni yarışta. Şinasi hoca havyar, konyak takdim etmiş. O mavi vitamin haplarından avuçla yutturmuş. - Yalan, sadece şampanya ve puro içtim ara sıra. - Hiç işe karıştırmamışlar seni. Bense 60 saat boyunca gözümü kırpmadan çalıştım. - Savaş'a sor o zaman. O, Sahil Güvenlik botuyla Midilli açığında yanımıza yanaşıp, sabah karanlığı dümen tutarken fotoğrafımı çekti.
Huy kaptı Mehmet Tezkan dönüp soruyor: - Gerçek mi bu Savaşçım? - Vallahi gerçek. Ergun beyi dümencilik yaparken kendi gözlerimle gördüm. Ergun bey, ' dümenci' sözünden huylanıyor. - Bak aleyhime konuşup, yazma, mahvederim seni Savaş. - Haşa müdürüm. Ben sadece ne usta dümenci olduğunuzu anlatıyordum. - Aferin, akıllı ol! - (kulağına fısıltıyla) Kötü niyetli olsam dümeni bir başkasının çaktırmadan, ayağıyla idare ettiğini söylerdim.
Ters yapma! Evet. İşte böyle dostlarım. Şimdi de tüm gazete ve kanal çalışanlarına tüyo veriyorum. Başmüdürler işe döndükten sonra, deniz, yelken, yarış, varış konusunda ne derlerse desinler, " Evet haklısınız, şahaneymişsiniz " filan deyin. Onlarla zinhar didişmeyin, tersleşmeyin.
Geçmiş olsun Mümkünse evde ders çalışın. İnternet'ten yelkenci tabirlerini filan hafızanıza alın. " Pruva, Laçka, Mayna, Funda, Vira, Alarga, Alabanda nedir?"diye sorular sorarlar, yanıtsız bırakmayın. Haa bu arada, sana da geçmiş olsun; eski kaptan Turgay Noyan usta.
|