| |
|
|
Astronot Niyazi
İnsanların alışkanlıklarını değiştirmek, onları yeni değer, kanı ve tutumlara yönlendirmek dünyanın en zahmetli işlerinden biridir. Hele kurumlar söz konusuysa; olay daha da zorlaşır. Bunun örneğini Türk Dil Kurumu'nun yeni ürettiği kelimelerde gördük. Önce olumlu gelişmelere değinelim, daha sonra eleştiririz... İyi haber 1: TDK şu sıralarda ilki 1945'te çıkan 'Türkçe Sözlük'ün 10'uncu baskısı için harıl harıl çalışıyor. İyi haber 2: Bu sözlükte 'derin devlet' gibi medyada sık sık kullanılan ama sözlüklerde bulunmayan deyişler de yer alacak. Bravo! İşte böyle olmalı. Yeni kelimeler, yeni anlatım biçimleri en kısa zamanda sözlüğe girmeli. Ve kötü haber: Sözlükte 'Astronot' kelimesinin karşısında 'Gökmen' yazacakmış. Arkadaşlar! Kaç kere değindik: Dilimize yerleşmiş olan yabancı kelimeler bizimdir. Yeter ki okunuşu ve yazılışıyla Türkçe'nin kurallarına uygun olsun. Olay bu kadar basitken 'astronot'u, 'gökmen' yapmanın bir gereği var mı? Hadi bizi dinlemiyorsunuz... Anladık. Peki ya, mesela, Haldun Taner'in 1970'te Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda sahnelenen 'Astronot Niyazi' adlı ünlü oyununu ne yapacaksınız? 'Gökmen Niyazi' diye yeniden Türkçe'ye mi çevireceksiniz? Bitmedi... 'Astronot Niyazi' diye bir argo deyim var. Anlamı: Hayal aleminde yaşayan ve bu yüzden de sık sık hayal kırıklığına uğrayan kişi. Onu da mı 'Gökmen Niyazi' diye değiştireceksiniz? Bu yazıyı kaleme alırken elimin altında TDK Türkçe Sözlük'ün 9'uncu baskısı durmakta. Açıp 'Gökmen' kelimesinin karşılığına bakıyorum: "Halk ağzında, 'Mavi gözlü' (kimse)" yazıyor. İşte bir çelişki daha: Gökmen, 'astronot' mu demek, 'mavi gözlü kişi' mi? Aya ayak basan ilk insan olan Neil Armstrong'a artık 'Gökmen Armstrong' mu diyeceğiz? Hadi espriyi bir adım daha ileriye götürelim: Bu durumda, arkadaşları tarafından 'astronot' diye tiye alınması kesin olan futbol yorumcusu Gökmen Özdenak (ki kale dibinden vurduğu şutları, rakip fileler yerine bulutlarla buluşturmasıyla maruf bir futbolcuydu) kapınıza dayanırsa karışmam.
|