Aramızdaki fark
Toplum olarak futbolu çok seviyor, çok yakın takip ediyor ve de çok konuşuyoruz. Ancak maalesef konuşulan işin sportif tarafı ve güzelliğinden ziyade itiş kakış kısmı. Birçokları da bu kısmını çok seviyor, tabir yerindeyse bununla besleniyor. Bugün önümüzdeki tablo son derece iç kapayıcı. Ne kulüp yapıları, ne milli takım performansı ne de oynanan futbol kalitesi olarak ileriye umutla bakmak mümkün değil. Ama yeni federasyonun seçilmesiyle birlikte önümüzdeki dönemin itiş kakıştan hoşlananlar için müthiş zevkli geçeceğini söyleyebilirim. Bunu sevenler ileriye umutla bakabilirler! Seçim kararının alınmasıyla birlikte, bir ayı aşkın süredir siyasetin, futbolun ne kadar içinde olduğu nasıl ve kimlere etki ettiğini konuşuyoruz. Bizim siyasetimiz, en sığ şekliyle, il başkanları, başbakanın yakın arkadaşları, bakan oğullarıyla siyasetin yalnızca "adamlarını seçtirme" kısmıyla ilgilenirken bakın dışarıda siyaset futbolun nesiyle ilgileniyor. Aralık ayında İngiltere spor bakanı, UEFA Başkanı ve FIFA Başkanı ile yaptığı toplantıda, futbol içindeki tüm öğelerin yeni sportif ve ekonomik gelişmelerle birlikte yeniden değerlendirilmesi ve de Avrupa Birliği kriterlerine uygun olarak yeniden tanımlanmasının, ilgili yönetmeliklerin bu kriterlere uygun olarak yeniden düzenlenmesinin gerekliliğine işaret ediyor ve bununla ilgili FIFA ve UEFA'yı göreve çağırıyor. Altını çizdiği konular; kulüplerin sahipliği, oyuncu ajanlarının durumu, Avrupa futbolundaki gelir dağılımı eşitsizliği, yönetmeliklerinin AB kriterlerine uydurulması, yeni sportif ve ekonomik gerçekler doğrultusunda federasyonlar ve kulüplerin yeniden yapılandırılması. Dün de bununla ilgili UEFA CEO'su başkanlığında ilk toplantı gerçekleşti. Bunlar süreç içerisinde devam edecek ve yaz başına kadar kapsamlı bir rapor hazırlanacak ve de gerekli değişiklikler bu rapor doğrultusunda yapılacak. Şimdi Allah aşkına söyleyin bizim siyasetimizde, bırakın siyasetimizi bizim mevcut Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu'nda bunları tartışacak, bu konularda görüş bildirebilecek kaç kişi var? İşte bu sığlıktır insanın keyfini kaçıran. Bize oy veren eski hakemi MHK'ye mi alalım, Gözlemciler Kurulu'na mı? Kendi adamlarımızı hangi pozisyonlara getirelim, bize oy veren kulüplere nasıl diyet ödeyelim konularına konsantre olmuş bir federasyon, hakeme verilen deri ceketlerin parasını soruşturacak kadar konuya yüzeysel bakan siyaset ve seçtikleri başkanı altı hokka yapacak bir delege yapısı ile ileriye umutlu bakabilmek nasıl mümkün olsun ki. Etik olarak genel kurul delegesi olan kimsenin yeni federasyonda profesyonel bir görev almaması lazım. Yani verdiği oyun karşılığını maddi olarak görmemesi lazım. Ama "etik olarak." Neredeyse o etik!!!
|