|
|
Deniz ve Çiğdem...
Dayak olayı ortaya çıktığında; gerek gazetedeki köşemde, gerekse o günlerde çağrıldığım televizyon programlarında (Sedef Kabaş ile Haber Ötesi ve Ahmet Hakan ile Tarafsız Bölge) hep Deniz Akkaya'dan yana tavır aldım. "Reklam yapıyor görmüyor musunuz?" diyenlere bu tür reklama ihtiyacı olmadığını, "Hak etmiş ama!" diyenlere 'haklı dayak' olmadığını bıkıp usanmadan anlatmaya çalıştım. Gerçi o anlamadı, hatta yazdığım yazıyı okumadan sinirlenip, bana tavır aldı ama olsun. Deniz, Ayşe, Çiğdem hiç fark etmiyor zira benim için. Kim olursa olsun, ne olursa olsun dayağın yaşanmaması gerektiğine inananlardanım. Dayaktan başka bir sürü çözüm varken niye şiddet? Özellikle bir erkeğin sevdiği kadına dayak atmasını anlayabileceğimi hiç sanmıyorum. Dayağa rağmen ilişkiyi sürdüren kadınları da... Bu yüzden "Tokat atan eli bir daha asla tutmam" diyen Deniz Akkaya'dan yanayım yine. Ne demişti hatırlayalım Cumartesi Sabah'ta Rahşan Gülşan'a: "Çünkü o el bana mutlaka bir gün yine kalkacaktır." Çok haklı... Hep öyle oluyor. Bu yüzden dayak yiyen ve affeden Çiğdem Kayalı'yı protesto ediyor, ilişkiyi bitiren Deniz Akkaya'yı kutluyorum... Doğru olan, ilk tokadın ardından çekip gitmek...
|