|
|
"AB'den beklentimiz ayrımcılık yapmamasıdır"
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, ''Avrupa Birliği'nden haklı beklentimiz, ülkemizin üyeliği konusunda attığı adımlarda ayrımcı ve kestirmeci söylemler ve uygulamalar yerine, evrensel demokrasi ilkeleri ve pazar ekonomisi kuralları çerçevesinde aldığımız yolu ve bulunduğumuz noktayı dikkate almasıdır'' dedi.
Sezer, Kıbrıs, Ermeni savları ve Türkiye'nin temel ulusal çıkarlarını ilgilendiren diğer konulardaki haksız istemlerin kabul edilmesini kimsenin beklememesi gerektiğini de söyledi.
Cumhurbaşkanı Sezer, Harp Akademileri
Konferansı'nda yaptığı konuşmada, uluslararası gelişmelerle ilgili görüşlerini aktardı. İlk çeyreği geride bırakılan 2006 yılının, uluslararası barış, güvenlik ve istikrarı etkileyecek bir dizi önemli gelişmeye sahne olmaya aday olduğunu belirten Sezer, Türkiye'nin merkezinde bulunduğu geniş coğrafyanın, bu yıl da uluslararası gündemin üst sıralarını almasının beklendiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Sezer, şunları kaydetti:''Geride kalan aylarda yaşanan gelişmeler, önemli olayların eşiğinde bulunduğumuzu doğrulamaktadır. Bu dönemde, dış politikamızın dinamik ve tutarlı çizgisi, bulunduğumuz bölgede açık bir istikrar öğesi oluşturmaktadır. Bu çizgi doğrultusunda, Avrupa ve Avrupa-Atlantik kurumlarıyla ilişkilerimiz Türk dış politikasının temel boyutunu oluşturmaktadır.
Bu çerçevede, Avrupa Birliği'ne üyelik süreci, ABD ile ilişkiler ve NATO ittifakı içindeki yerimiz dış politika gündemimizin ilk sıralarında yer almayı sürdürmektedir. Avrupa Birliği'ne üyelik sürecimizde sağlıklı koşullarda ilerlemek bizim için öncelikli konudur. 3 Ekim 2005'te üyelik görüşmeleri resmen açılmış ve Avrupa Birliği'yle ilişkilerimizde önemli bir aşama geride bırakılmıştır. Türkiye, bu yolu tamamlamak için çalışmalarını kararlılıkla sürdürmektedir. Bu sürecin sonunda kabul edebileceğimiz tek seçenek eşit üyeliktir.''
TÜRKİYE'NİN TAŞIDIĞI ÖNEM
Avrupa Birliği'nin küresel anlamda istikrara güçlü katkı yapabilmesi açısından Türkiye'nin taşıdığı önemin açık olduğunu vurgulayan Sezer, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin ana güvenlik kaygılarının yoğunlaştığı bölgelerle çevrili olduğunu hatırlattı.
Avrupa Birliği üyesi bir Türkiye'nin, Birliğin bu coğrafyadaki ilişkilerine daha fazla derinlik kazandıracağını kaydeden Cumhurbaşkanı Sezer, Türkiye'nin katılımıyla güçlenecek.
Avrupa Birliği'nin, Orta Doğu, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya ve Akdeniz bölgeleriyle ilgili politikalarında daha fazla bilgi birikimine, inandırıcılığa ve güce sahip olacağını ifade etti.
Çağdaş, laik ve demokratik kimliğiyle Türkiye'nin, ''Çeşitlilik içinde birlik'' ilkesi doğrultusunda biçimlenmiş çok kültürlü bir Avrupa'nın ışığını arttıracağını belirten Sezer, bu durumun dünyada kimlik ve ideoloji çerçevesinde biçimlenen çatışmalar yönünden yatıştırıcı ve açık bir örnek oluşturacağını bildirdi. Sezer, sözlerine şöyle devam etti:
''Avrupa Birliği'nden haklı beklentimiz, ülkemizin üyeliği konusunda attığı adımlarda ayrımcı ve kestirmeci söylemler ve uygulamalar yerine, evrensel demokrasi ilkeleri ve pazar ekonomisi kuralları çerçevesinde aldığımız yolu ve bulunduğumuz noktayı dikkate almasıdır.
Türk halkının Avrupa Birliği sürecine vereceği destek, Birliğin Türkiye'ye yönelik tutumunun nesnellik derecesiyle yakından ilgili olacaktır. Kıbrıs, Ermeni savları ve temel ulusal çıkarlarımızı yakından ilgilendiren diğer konulardaki haksız istemleri kabul etmemizi kimse beklememelidir.
Her konuyu kendi koşulları içinde değerlendireceğiz. İyi niyetliyiz; ancak aynı zamanda akılcıyız ve koşulları aleyhimize kullanmak isteyen çevrelere karşı uyanık olmak zorundayız. Sahip olduğumuz tarihsel birikim ve özelliklerimiz, diğer ilişkilerimizi de koruyup güçlendirmeye özen göstermemizi gerekli kılmaktadır.''
ABD İLE İLİŞKİLER
Konuşmasında, ABD ve NATO ile ilişkilerin oluşturduğu Atlantik-Aşırı Güvenlik Bağlantısı'nın Türkiye için büyük önem taşıdığını vurgulayan Sezer, ''Her vesileyle vurguladığımız gibi ülkemiz, Avrupa Birliği üyelik sürecini ABD ile ilişkilerinin bir seçeneği değil, tamamlayıcı bir öğesi olarak görmektedir'' dedi.
Türkiye-ABD ikili ilişkilerinin, savunma ve güvenliğe ek olarak, enerji, ekonomi, ticaret, bölgesel ve işbirliği alanlarını da kapsadığını, ayrıca Balkanlar, Orta Doğu, Kafkaslar, Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Hazar havzalarındaki işbirliği ile farklı yönler kazandığını belirten Cumhurbaşkanı Sezer, şunları söyledi:
''Türkiye ve ABD, iki yakın bağlaşık olarak, bunalım önleme ve bunalım yönetimi, bölgesel çatışmaları çevreleme, terörizm ve organize suç örgütleriyle savaşım, kitle yok etme silahlarının yayılmasının önlenmesi konularında yakın danışma ve işbirliği yapmaktadırlar.
Türkiye'nin ulusal çıkarları doğrultusunda, kimi durumlarda Amerika Birleşik Devletleri'nden farklı düşünmesi, bağlaşıklığımızı zedeleyen bir durum değildir. Bulunduğumuz coğrafyanın zorluğu kimi konularda pek çok ülkeden farklı ve duyarlı değerlendirmeler yapmamızı zorunlu kılmaktadır. Yıllar içinde gelişen sağlam ilişkilere sahip olduğumuz Amerika Birleşik Devletleri de bu durumu bilmektedir.
Bölgemizde barış ve istikrarın geliştirilmesi Türkiye'nin güçlü ve istikrarlı bir ülke olmasıyla yakından bağlantılıdır. Soğuk Savaş dönemi sırasında NATO'ya ve toplu savunmaya vermiş olduğu destekle Doğu-Batı çatışmasının barışçı bir biçimde sona ermesine katkıda bulunan Türkiye, uluslararası güvenliğin birçok öğesinin akıcı ve sürekli değişim içerisinde bulunduğu bu dönemde, NATO'yu dış ve güvenlik politikasının değişmez bir olgusu olarak görmeyi sürdürmektedir.
NATO içindeki yerimizi korurken, Avrupa'nın güvenlik alanında sağlamaya çalıştığı gelişmeyi tutarlı ve bütüncül bir yaklaşımla desteklememiz gerekmektedir. Bunu yaparken, NATO'nun Atlantik'in her iki kıyısı için sağladığı kazanımların aşındırılmaması özel önem taşımaktadır.''
|