'Aşkın doğası çözülemez'
Podyumlardan beyazperdeye transfer olan 36 yaşındaki Helena Christensen, aşkın varoluş sorununun anlatıldığı 'Allegro' ile ilk sınavını veriyor. Ünlü model, bundan sonra teklif gelirse, oyunculuğa devam edeceğini söylüyor.
1990'ların dünyaca ünlü top modeli Helena Christensen, ilk uzun metrajlı filmi 'Allegro' ile bu hafta sinemalarımızda. Aşkın varoluş sorununu anlatan filmde başrol oynayan Christensen, aşkın doğasını kimsenin çözemediği, hele erkeğin ifade güçlüğünün dev bir bulmaca olduğu görüşünde. Yılda milyonlarca dolar kazandığı modelliği ikinci plana atarak fotoğraf sanatına yönelen ve arada gazeteciliğe soyunan ünlü mankenle Venedik'te görüştük.
* 'Allegro' kırık bir aşk hikayesi. Erkeğin aşık olduğu, terk ettikten sonra da pişman olduğu kadın rolü size nasıl geliyor? Klişe! Filmde erkek, hırsları nedeniyle başka bir yaşam arıyor ve profesyonel başarı uğruna kadını terkediyor. Erkeklerin yaşadığı bu duygusal açmaz, bazen duygularını ifade edememe, kadınla iletişim sorunu yaşaması her zaman sanata ve edebiyata konu olmuş, hiç de bitmeyecek.
* Modellik ile oyunculuk arasında çok fark var, zor geldi mi? Modellik yaptığınızda bir imaj, bir yaşam stili yaratırsınız. Hani biraz sessiz film gibi. Tabii fotoğraf aracılığıyla bir duygu aktarıyorsunuz ama sadece vücudunuzu kullanarak. Tek kişilik bir oyun bu. Ama oyunculukta mimik, ses, sesinizin tonu, her şey devreye giriyor. Tabii ki modellik deneyimi, film kamerasının karşısına geçtiğinizde çok faydalı oluyor.
"MODELLİKTEN SIKILDIM" * Yönetmen Christoffer Boe görsel tarzıyla öne çıkan biri. Bir fotoğrafçı olarak onu nasıl buluyorsunuz? Ben de fotoğraf çektiğim için görüntü olayının çok farkındayım. Bazen elimde makine, evde dolaşır; eşyaların, kendimin fotoğrafını çekerim. O anda sıradan da olsa ilgimi çeken şeyleri fotoğraflarım. Biraz o nesneleri hatırlamak için. Bir anlamda 'Allegro' benim için hızlandırılmış fotoğraflar serisi. Büyük bir titizlilikle sinema akışı sağlanmak için biraya getirilmişler adeta.
* Yılda milyonlarca dolar kazandığınız modelliği ikinci plana atmanızın nedeni fotoğraf sevgisi mi? Aslında açık konuşayım, modelliği çok severek yaptım. Çok güzel insanlar, yerler tanımamı sağladı. Ancak bir süre sonra sıkılıyorsunuz ve hayatta farklı şeyler yapmak istiyorsunuz. Beyninizi, yeteneklerinizi değerlendireceğiniz çok şey var dünyada. Entelektüel bir yaşam biçimini seçtim. Müzik, resim, birçok şeye ilgim var ama fotoğraf biraz daha ağır basıyor.
* Şimdi de sinemaya geçtiniz. Devam etmeyi düşünüyor musunuz? Teklif gelirse tabii ki! Bu ilk film olduğu için çok korkmuştum ama şimdi sakinim ve film tekliflerine açığım. Sinemanın büyük bir gücü var. Umarım film kariyerim devam eder.
Esin Küçüktepepınar
|