kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

İş işten geçmedi

Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'i Ankara'da onbinler, ülke genelinde milyonlar son yolculuğuna uğurladı.
Tıpkı Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok gibi...
"Türkiye laiktir, laik kalacak" sloganının ekranlardan taştığı cenaze törenini izlerken, hüzünle Erdoğan'ın 3 Kasım 2002 gecesi yaptığı konuşmayı anımsadık: "Meclis'teki sayısal çoğunluğumuza güvenmeyeceğiz, her konuda toplumsal mutabakat arayacağız. Türban birinci meselemiz olmayacak. Cumhuriyetin temel niteliklerini asla tartışmaya açmayacağız."
Bu çizgiyi koruyabilseydi ve korutabilseydi, Türkiye bu kadar gerilir miydi? Cumhurbaşkanı Sezer 19 Mayıs mesajında uyarıdan da öte göndermeler yapar mıydı?
"Danıştay'a saldırıya neden olanlar, tutum ve davranışlarını gözden geçirmelidirler. Türkiye Devleti, laik, demokratik bir Cumhuriyet'tir. Laikliği çeşitli biçimlerde yorumlayarak, içini boşaltıp demokrasiyi, dolayısıyla devlet rejimini yıkmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. "
Bu cümlelerin altından kalkmak kolay değil...
Peki nasıl bu noktaya geldik? Bizce herşey Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 2005 Kasım'ındaki türban kararıyla başladı. Oybirliğiyle alınan ve türban yasağını "Laikliğin gereği" bulan, dahası "Siyasal İslam'ın sembolü" ilan eden karar, iktidar kadroları için kırılma noktası oldu.

Anayasa'nın
24. maddesi
Türban yasağının kaldırılamayacağı anlaşılınca konu başka boyuta taşındı: Laikliğin tanımına, daha doğrusu yeniden tanımına. Yani Anayasa'nın 24'üncü maddesinin değiştirilmesine.
Çünkü o maddenin son fıkrasında "Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi ve hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz" deniliyor.
Bu, "Dinin hakkını dine, devletin hakkını devlete vermek, din ile devleti aşılamaz duvarlarla ayırmak" anlamına geliyor.
Bu, "Eğitim, kültür ve yasama alanlarının dinden bağımsız olması" anlamına geliyor.
Bu, rahmetli Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu'nun anayasa hukukçularının 24'üncü maddeyle ilgili çalışmalarına dayanak olan yorumunda belirttiği gibi, "Atatürkçü düşünce sisteminde laikliğin bir hayat tarzı olduğu" anlamına geliyor.
İşte, toplumsal barışın da çimentosu olan bu laiklik yorumu tartışmaya açıldı.
Erdoğan "Laikliğin evrensel normlara göre yorumlanmasını" istedi.
Arınç, "Türkiye'deki laiklik uygulamasının hak ve özgürlükleri kısıtladığını" söyledi.

Amaç:
Fransız modeli laiklikten
Anglosakson türü laikliğe, yani "Sekülarizm"e geçmek. Çünkü, o tür laiklik, dini sembollerin kamusal alanda kullanılmasına izin veriyor.
Ama bu modeli isteyenler, istemekle kalmayıp hedef de koyanlar (Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu "AK Parti ikiüç dönem daha iktidar olursa Anglosakson sekülarizmine geçeriz" dedi), AİHM'in de vurguladığı gibi "Türbanın toplumu böldüğü, dahası dini kurallara dayalı toplum yaratma tehlikesi taşıdığı" uyarılarını görmezlikten geldiler.
Dileriz, Türkiye'yi tehlikeli sulara sürükleyen son olaylardan ders alınır. Dileriz, Fransa İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy'nin laikliğin belki de en kestirme yorumu olan şu sözü akılları başlara getirir:
"Ben nasıl camiye girerken ayakkabılarımı çıkarıyorsam, türbanlı kızlarımız da okula girerken başlarını açmak zorundalar..."

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Başucu raporu   / 18-05-2006
 Yumuşak karın   / 17-05-2006
 İyi bir gelişme   / 16-05-2006
 Paris Kulübü   / 15-05-2006
 En uzun yıl   / 14-05-2006
 Türkiye, İran ve İsrail   / 13-05-2006
 Ege ısınmamalı   / 12-05-2006
 Vetonun satır araları   / 11-05-2006
 Siviller ve askeri suç   / 10-05-2006
 Sular duruldu mu?   / 09-05-2006
YILMAZ ÖZDİL
Aynı anda...
Millet Ankara'ya...
ERGUN BABAHAN
Bu tuzağa düşmeyelim!
Danıştay 2. Dairesi'ne karşı...
MEHMET BARLAS
Aynı filmi defalarca görmek kaderimiz mi?
Belirli...
BALÇİÇEK PAMİR
Var mı o şapkayı giyebilecek bir babayiğit?
Atatürk...
UMUR TALU
Parmak hesabı
Tam Danıştay saldırısı öncesinde,...
FATİH ALTAYLI
Bu adam neci?
Katilin kimliği belli.
Ancak...
ERDAL ŞAFAK
İş işten geçmedi
Danıştay üyesi Mustafa...
Ellerinden geleni yaptılar
Fransa ve Türkiye arasında gerginliğe neden olan "Ermeni Soykırımını...
İtalya'da Türkiye yanlısı yeni kabine
Türkiye yanlısı Berlusconi'den başbakanlığı kapan Prodi'nin kurduğu...
Artık ben yokum
Artık ben yokum
Fenerbahçe Başkanı Yıldırım, "Bana karşı yürütülen yıpratma...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu