kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Bir de katil var!

Belki kısmetsiziz, belki de şans(sızlık)ı kendimiz yaratıyoruz.
Hak ediyoruz; belki.
"Muhafazakâr demokrat" Başbakan'ın, "Sosyal demokrat" Ana Muhalefet Lideri'nin ve "Atatürkçü demokrat" Genelkurmay Başkanı'nın; değerli bir hukuk insanının haince öldürüldüğü saldırının ardından, ülkeyi pizza gibi dilimleyen yanlışlarını yapmak için onca tahsil, deneyim, seçim, kıdem, görmüş geçirmişlik şart mıydı?
Herhangi birimiz bunu yapabiliriz zaten!
Özellikle medyada, bakın nasıl beceriyle yapılabiliyor.
Cenazeye gidemeyen, cinayetten muhalefeti sorumlu tutan başbakanımız...
Cinayeti hemen hükümete yıkan, Meclis'i paylaştığı bakanların tartaklanmasından rahatsız olmayan muhalefet liderimiz...
"Katliam girişimi ve cinayet"le patlayan tepkiye, "sürekli olmalı" diye tavsiyede bulunan komutanımız var.
Ya birileri de sürekli cinayetle sürekli tepki, öfke, çatışma ortamı peşindeyse!
Bir de bizler varız...
Olur olmaz "birlik, bütünlük, beraberlik"ten bahseder ve taksitli iç savaşlarımızı, gerçekleri hakikaten anlamaya pek zahmet etmeden, bazen rölantide bazen tam gaz yürütürüz.
Bu cemaatçilikten, ön sıfatı ne olursa olsun, hakikaten "demokrat" ve demokrasi ve gerçek çıkar mı?


Peki cinayet hakikaten neden işlendi; katil buna yönlendirildi?
Önceki gün de defalarca tekrarladım:
Herhangi bir "inanç, adanmışlık" gibi nedenle birisi "siyasi cinayet" işleyebilir. Hiçbir topluluk, "içindeki muhtemel katiller"den tamamen muaf değil.
Lakin, bu "zanlı" ve takım arkadaşları tuhaf gelmiyor mu?
Onda, milliyetçi, dinci, solcu vesaire katıksız adanmışlıktan ziyade, son zamanların her karışık olayına dadanmışlık, elden ele, vakadan vakaya kullanılmışlık yok mu?
Dindar, laik, sağcı, solcu olabilirsiniz; elbette ülkeye, iktidara, muhalefete, rejime, düzene, tehlikelere, tehditlere, ufuklara dair düşünce ve tespitleriniz vardır.
Ancak, "katliam ve cinayet organizasyonu"nu kendi başına merak etmiyor musunuz?
Kimler, elbette gerilim ortamlarından da yararlanarak, neyi hedefliyor; bilmek istemiyor musunuz? Bazen "Savcı kazındığında", bazen "Danıştay'a silahlı saldırı"da ortaya çıkabilen "Hukuka titizliğiniz", gerçeğin hukuk yoluyla ortaya çıkması açısından tık nefes mi?
Değilse; iktidar, muhalefet, Meclis, yargı, Emniyet, Genelkurmay... ve bizler, bunu didiklemek zorundayız.


Bir süredir, "yurt sathında" tuhaf örgütlenmeler, kimi tepki ve korkuları da kışkırtmaya dönük garip organizasyonlar çıkıyor.
Genellikle "mafyavari çete" görünümünde, oralardan da beslenen ama ne hikmetse, ellerinde siyasi hedeflere, kişilere ve köprülere dair planlar, bilgiler, kimi eski yahut iş başında güvenlik görevlileriyle bağlantılar... bombalar filan da bulunan "hücre tipi" yapılar.
Bunları "magazinel" sıfatlara, saunaya maunaya tıkıştırıp hata yapıyoruz.
Terörün bomba ve tuzaklarının dışında; "sahipsiz bombalar"a dair bir ilgi, merak, gazetecilik ve hukuk geliştiremiyor, her yanı yanlış da olsa, bir iddianamede onca "garip bombalama"ya dikkat çeken yerinde kuşkuları da eziyoruz.
Son "ölüm, bomba takımı"na bir bakın.
Bir sürü "ideolojik kimliği" bulunabilen, dini hassasiyetlerden milliyetçi öfkelere ve mafya hukukuna elden ele dolaşmış, takım arkadaşları adi suçlardan sabıkalı, telefonu garip örgütlenmelerle bağlantılı bir "avukat".
En önemli bağlantısının, 12 Eylül'de "Ordudan atılmış Muzaffer T." ile olduğu söylendi.
Kimileri, "irticai faaliyetten atılmış" diye yazıverdi hemen.
Bir kuşku notuyla, 12 Eylül öncesi "büyük kuşkular" ifade etmiş Ecevit'e sağlık dilekleriyle bitireyim.
2003'te, "Milli davamızın ve Denktaş'ın arkasındayız" başlıklı, çok sayıda ünlü ismin düzenleyici ve imzacı olduğu, birçok akademisyenin, milliyetçi, ulusalcı parti ve örgütün, emekli generalin ve subayın da katıldığı bir bildiri vardı.
Onlarca "emekli subay" rütbelerini belirterek imzacı olurken, sadece "E. Subay" diye imzası bulunan bir, iki kişiden biri de bir "Muzaffer T."
Belki alakası bile yoktur.
Bu yazı dün saat 17.00'de buraya kadardı; sonra, "Ordudan bir baskın dolayısıyla atılmış milli duyguları sağlam eski yüzbaşı Muzaffer Tekin"in yaralı ele geçirildiği haberi geldi.
Katilleri unutarak tartışmasak daha iyi!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Parmak hesabı   / 19-05-2006
 Mayınlar patlarken   / 18-05-2006
 Ulus-devlet   / 17-05-2006
 Altı pasta verkaç   / 16-05-2006
 Yanılgı tarihi   / 15-05-2006
 Anlarsa analar anlar!   / 14-05-2006
 Bir düşünürsek...   / 12-05-2006
 İmtiyaz şiddeti   / 11-05-2006
 Önce tabela!   / 10-05-2006
 El salladı gitti   / 09-05-2006
YILMAZ ÖZDİL
42 Afgan
Abi acayip trafik...
ERGUN BABAHAN
Korku ve gerilime oynamak
Danıştay'a yapılan alçak...
MEHMET BARLAS
Büyük balık küçük balığı yutar demişler...
Koca bir...
UMUR TALU
Bir de katil var!
Belki kısmetsiziz, belki de...
ERDAL ŞAFAK
Yeni teşvikli bölgemiz: Mısır
Dünya Ekonomik...
Bağdat'ta nihayet 'gerçek' bir hükümet
Hükümette Şiiler çoğunluğu aldı... Tartışmalı içişleri ile savunma...
'İran Yahudileri kurdele ile fişleyecek' iddiası
İran'da halkın tek tip kıyafet giymesini öngören yeni yasayla ilgili...
Özdemir'in kabusu Muhafız Alayı
Özdemir'in kabusu Muhafız Alayı
Adı "Fenerbahçe'nin Yeni Başkanı" olarak geçen Nihat Özdemir'in,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu