kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Kültür Sanat
   Turizm Rehberi
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ali Kirca @ SABAH
 

Hayat ucuzluğu...

Belki de asıl bu kavramı konuşmak gerekiyor. Gazetelerde; neredeyse hiçbir siyasal iktidar döneminde eksik olmayan "hayat pahalığı" manşetlerinin yerine, "hayat ucuzluğu" meselesini düşünmek gerekiyor.
Ötekisi iktisadi bir "tarif" neticede...
Yığınla ekonomik kararın, sayısal göstergenin bileşimi... İniyor, çıkıyor işte
Çaresi çok istenirse...
Lakin... "Hayat ucuzluğu" meselesinin halli biraz zor! İstatistiğe benzemiyor!


Yaşanan hayatların "değersiz" sayılması!
İşte bu; hayatı ucuzlatırken, ölümü kolaylaştırıyor...
Ne kendisinin, ne de başkalarının hayatlarına "kıyılamaz" değerler biçilemiyor.
Zaten; kendisinin hayatına değer vermeyen, hayatın değerini bilmeyen; başkalarının hayatına da zerrece kıymet biçmiyor, biçemiyor.


Bazen gazetelerin üçüncü sayfalarında sıkışıp kalıyor o türden haberler.
"Vaka-i adiye"den sayılıyor.
Kanıksanıyor, alışılıyor.
Oysa, bakılsa; hemen hepsinde, hayatın değersiz sayılmasından kaynaklanan, özü "hayat ucuzluğu"na dayanan pervasız salvoların "ruh hali" okunabiliyor.
Korkusuzluktan değil; "ucuzluk"tan basılıyor tetiğe...


Ne zaman o "hayat ucuzluğu"nun hazin finallerinde şaşırtıcı, "dramatik" unsurlar ağırlık kazansa, o zaman sürmanşetten fark ediyoruz, hayatın kimileri için ne denli "değersiz"leştiğini...
Liselerde şiddeti uzun boylu konuştuk.
Teneffüs bahçelerinde, ağaçlar arasında beyaz kelebeklerin uçuştuğunu fark edemeyen çocuklar; birbirlerinin "kelebek" kadar narin bedenlerine; hiç düşünmeden paslı kelebekler sallıyorlardı.
Şiddetin bu boyutu neredeyse kanıksanmışti ki...
Samsun'dan ve Ankara'dan gelen haberler dehşete düşürdü işitenleri.
Bir lise öğrencisi; iki lise öğrencisini "pazar" dan edindiği silahla "yok" ediyordu.
Aşk(!) adına...
Sonra da, bir kız, bir oğlan; iki lise öğrencisi bir olup, yine aşk(!) adına; o genç kızın ailesini "yok" ediyordu.
OysaDaha bir gün önce okullarındaydılar.
Ders dinlemişlerdi, ödev yapmışlardı. Beden eğitiminde ve resim dersindeydiler.
Ve ertesi gün; gözlerini kırpmadan gerçekleştirdikleri cinayetlerin sonrasıyla ilgili bir "bedel" hesabının içinde de olmamışlardı besbelli.
Ve daha ertesi gün hiç bir şey olmamış gibi, ders dinleyip ödev yapacaklar; beden eğitimine soyunup resim çizeceklerdi sanki. Sanki


Bir çok şeyi öğretiyoruz okullarda...
"Mesaj"lar filan veriyoruz televizyonlarda...
Ama "hayat"ın değerine dair ne öğretiyoruz? Kim söylüyor çocuklara hayatın bu kadar "ucuz" olmadığını...
Ya da öğretilebilir bir şey midir "hayat"ın değeri? Yoksa... Gösterilebilir bir şey mi?
Okullar gösterebiliyor mu?
Aileler gösterebiliyor mu?
Bu ülke gösterebiliyor mu hayatın değerini?
(Gösterebildi mi terörün ve şiddetin gölgesinde?)
Ya şu dünya? Ya şu dünya kan-revan içinde?


Ufukta ki geleceksizlik mi değersiz kılıyor hayatı; hayalsizlik mi ucuzlatıyor? Kim bilecek?
"Aşk"ın da ancak hayatın içinde barınabilir bir şey olduğunu kim gösterecek?
"Hayat yoksa aşk ta yok!" Kim diyecek?


Hayatın değeri olmayınca, özgürlüğün de değeri olmuyor işte zerre kadar... Fark edilmiyor, düşünülmüyor sonrası zerre kadar...
Bir eşik o aslında, geçilemeyen... Bir geçilse... Bir aşılsa... Ardında koca bir hayat var ya! Ahh o eşik!
Bilmiyoruz, belki de son olayların kurbanlarının başka özel nedenleri vardır, derin ruhsal kasırgalar filan
Öte yandan... Atlantiğin ötesinde beterinin yaşandığını söyleyenler de olacaktır.
(Bu tür cinnet hallerinin oralarda Vietnam savaşından ve bitmek tükenmek bilmeyen sınırötesi savaşlardan sonra yaygınlaştığı açıkca söylenmese de...)
Yine de...
Başa dönüp soracağız, sormalıyız biteviye:
Bu çocuklar için neden bu kadar değersiz ki hayatlar?
Neden bu kadar ucuzlar hayat, bunalınca, sıkılınca, düşünce dara?
Kimdir müsebbibi şu hayat ucuzluğunun?
Üçüncü sayfalarda "kayıp can ilanları"nın santimetresi kaç para?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Mayıs hüzünleri...   / 26-05-2006
 Kuşlara dair-5   / 24-05-2006
 Hayat temize çeker her şeyi...   / 22-05-2006
 Gurbetin gençleri   / 17-05-2006
 Bugün Anneler Günü...   / 15-05-2006
 Küme düşme yetmez, şampiyonluk da kalksın!   / 12-05-2006
 Yaralıyız!   / 10-05-2006
 M.K. Atatürk Köprüsü   / 08-05-2006
 125'inci yılında "Atatürk Köprüsü"   / 05-05-2006
 Ceviz ağacı...   / 03-05-2006
ALİ KIRCA
Hayat ucuzluğu...
Belki de asıl bu kavramı konuşmak...
YILMAZ ÖZDİL
Karun...
Hadise şöyle gelişiyor...
ERGUN BABAHAN
Türkiye'nin çarpılan kriterleri
Türkiye'de ciddi bir...
BALÇİÇEK PAMİR
Kötülük genine inanır oldum
Nasıl bir ruh halidir?...
UMUR TALU
Anam, babam...
Dipsiz Kuyu'da dün "Katiliniz kim...
FATİH ALTAYLI
Tartışılamaz Başkan
Aziz Yıldırım geri...
ERDAL ŞAFAK
DİSK'in tepkisi
Türk sendikacılık hareketi,...
MEHMET BARLAS
"Bakalım ne olacak" diye kriz beklemek...
Kan kokusunu hâlâ duyuyorum
Felluce ve Telafer'den sonra ABD'yi köşeye sıkıştıran üçüncü...
ABD'ye isyanda 30 ölü
Afganistan'ın başkenti Kabil'de önceki gün Amerikan...
Fatih de Fener'de
Fatih de Fener'de
F.Bahçe, Beşiktaşlı Tümer'e 3 yıllık imza attırdı. Sol Campbell'la da...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu