|
|
Oyuna mı geldik ne?
PERŞEMBE akşamı bir dedikodu yaptık ki sormayın!.. Bizim Cengiz'in (Semercioğlu) altın günü vardı. Toplaşıp, onlara gittik. Milliyet'ten Sina Koloğlu, Akşam'dan Atilla Aydoğdu ve Yeni Şafak'tan Bekir Hazar ile Full Ekran programı için Habertürk stüdyolarındaydık. Daha kapıdan girince, kıyafet seçimimden dolayı pişman oldum. Habertürk'ün girişindeki panoda kocaman harflerle "Bu işyerinde şortla işe gelmek serbesttir - Özgür Habertürk" yazıyordu. "Ah be" dedim, yanımdaki Bekir'e, "Bilseydik, sözleşip, şortlarla gelirdik. O stüdyo spotları altında 35 derecede kan ter içinde kalmazdık. Ertesi gün de bizim görüntüler tüm ana haber bültenlerinde olurdu. 'Bu baldırı çıplaklar mı bizi eleştiriyor?' diye altyazı geçerlerdi. Olay olurduk vallahi!.." Sonra düşündüm. Allah korusun, Habertürk stüdyolarında bir yangın çıksa ve bizler Hak'kın rahmetine kavuşsak, yapımcılar, yönetmenler, oyuncular nasıl derin bir oh çekerlerdi kim bilir... Şaka bir yana, sektör için yararlı bir sohbetti. Koca bir sezonun MR'ını çektik, hastalıklara tanı koymaya, elimizden geldiğince tedavi yöntemlerini ve tekniklerini anlatmaya çalıştık. Üzerinde ortak kanıya vardığımız konular olduğu gibi tamamen tezata düştüklerimiz de oldu. Ama zaten biz de yurttan sesler korosu değildik. Farklı fikir ve yorumları dile getirmek, yarıştırmak, çarpıştırmak için oradaydık. Bu işten en kârlı çıkan ise bizim Cengiz oldu. Hem hepimizi makyaj yaptırmadan kameraların önüne atıp, zombiye çevirerek karizmamızı çizdi, hem de bizler gece boyunca başka program izleyemediğimiz için mecburen gelip, onun Full Ekran'ını yazmak zorunda kaldık!..
|