| |
|
|
Japonlar da Hıristiyan mı olsaydı?
EMEKLİ Fransızca öğretmeni Metin Köse, mektubunda bir anısını anlatmış. İstanbul'da çalışırken dönemin cumhurbaşkanı Kenan Evren'in bir konuşmasını dinliyor. Evren, "Matbaa Osmanlı'ya 250 yıl geç geldiği için geri kaldık" diye nutuk çekmekte... Metin Köse merak edip zaten yolunun üzerindeki Japon Konsolosluğu'na uğruyor. Görevliye, "Acaba matbaa Japonya'ya ne zaman girdi" diye soruyor. Köse'ye ilgi gösteriyorlar. Bazı kitaplar getirip bakıyorlar ve "1850'lerde" cevabını veriyorlar. Yani bizim bildiğimiz anlamda matbaa makinesini Gutenberg 1455'te icat ediliyor. İstanbul'daki ilk kitap İbrahim Müteferrika tarafından 1727'de basılıyor. Japonya'ya ulaşması ise 19'uncu yüzyılın ortasını geçiyor. Bu veriler önemli. Çünkü Türkiye'de birçok kişi 'geleneklerini', 'değerlerini' yitirmeden modernleşen Japonya'ya gıptayla bakmış, "Ah keşke biz de onlar gibi olabilsek" demiştir. Halbuki Japonya'ya matbaayı 1860'ta Prusyalı bir diplomat tanıtıyor. Daha sonra 'İmparatorluk Matbaası' kuruluyor, vs. Buyurun buradan yakın: Matbaayı bizden 130 küsur yıl sonra ülkesine getiren Japonya, kalkınmada alıp başını gidiyor. Biz hâlâ tartışıyoruz: "Hıristiyan olsaydık acaba matbaa erken gelir, biz de hıza kalkınır mıydık?"
|