İletişim beceriksizliği mi belirsizlik kakofonisi mi?
Türkiye'nin orta vadedeki siyasi gündemi resmi olarak Avrupa Birliği'ne uyumdur. Önümüzdeki 9 yıl içinde Türkiye'nin hayatın her alanında AB ile farklılıklarını ortadan kaldırıp AB'nin bir parçası olması resmi hedeflemiz. Hukuki uyumla ilgili çalışmalar uzunca bir süredir yapılıyor. Devam eden farklılıkların ne olduğu nasıl giderileceği konusunda bilinmeyen bir şeyin kaldığınıda sanmıyorum.İlerleme raporlarında açıkça yer alıyor olmalı. Ancak günlük hayata döndüğümüzde AB sürecinin hangi toplumsal değerlerden vazgeçmemizi gerektirdiğinden, hangi değerlerimizin 'AB standartları' ile uyumsuz olduğundan bizi haberdar eden pek yok. Sosyal değer farklılaşmasının 'kokoreç,mumbar'a indirgendiği bir ortamda Fransa'nın tavrından ne kadar ders aldık? Prof.ErolManisalı'nın yazdığına göre Fransa yalnız da değil. Daha önce 9ülkede benzer tasarılar yasalaşmış. Hangi ülkeler olduğunu yasa hükümlerinin neler içerdiğini kaç kişinin bildiğinden emin değilim. Resmi tavır olarak son dakikada Fransa parlamentosuna heyet göndermenin ceplerine koydukları yumurtaları Ankara'da gece yarısı Fransa Büyükelçiliği bahçesine fırlatıp kaçan hafif alkollü iki vatandaşın yaptığından farkı varmı? Hadi birine çok güldükte diğeri ciddiyetsizliğin ötesinde vahim. Ekonomik olarak AB'ye uyum sadece borç rasyolarını,kamu açığını AB seviyesine çekmek, fert başına milli geliri AB ortalamasına yakınlaştırabilmek değildir. AB'nin ekonomiye yaklaşımı serbest rekabetçi piyasa düzeninin önündeki engelleri yok ederek sosyal refahı artırmak yönündedir. Hayatın her alanında açıklık, şeffaflık, hesap verilebilirlik rekabetçi düzenin temel taşları olarak görülmüş.
Hesapverilebilirlik Açıklık şeffaflık demişken; BOTAŞ Ankara Belediyesi ilişkisinde BOTAŞ'ın ve Ankara Belediyesi'nin açıklamaları sizi tatmin etti mi? Doğalgaz zammında BOTAŞ'a takılan ve ödenmesi mümkün görülmeyen borçların payının ne olduğu bu kadar önemsiz mi? İkinci konu elektrik zamları. IMF'nin zam konusunda ısrarlı olduğu basında şiddetle vurgulanırken Maliye Bakanımız fiyat artışı yapılmayacağının teminatını veriyor. Hangisidoğru? İkisinin de hesabı kitabı ortada yok. EÜAŞ'ın,TEDAŞ'ın maliyetlerini, bilançosunu görmek hepimizin hakkı mı değil mi? Üçüncüsü enflasyon hedefi ile ilgili. Türkiye'de enflasyon hedefi hükümetle Merkez Bankası'nın ortak kararıdır. TCMB Kanuna Değişiklik getiren taslağın çalışmaları sırasında enflasyon hedeflemesine giden bir Merkez Bankası'nın hükümetle ortak hareket etmesini AB ve IMF çok eleştirmişti. Mali baskınlığın uzun bir süre devam etmesini beklediğimiz bu ülkede siyasilere güvenmemekle, hükümeti de işin içine katarak Merkez Bankası bağımsızlığına zarar vermekle suçlanmıştık. 2006 enflasyon hedefinin neden tutmadığı konusunda hükümetten bu güne kadar bir açıklama geldi mi? Enflasyon denk gelirse hükümet beceriyor, şaşarsa TCMB'nin hedefi. Aynı duyarsızlığı TCMB'nin son açıklamalarına karşıda gözlemliyoruz. TCMB duyurularından yapılan alıntılar Başbakanca 'eklektik' çarpıntılar olarak yorumlanıyor. 'Eklektik' lafını ben ekledim. İleride bulmaca çözerken işe yarayabilir. AB diyoruz kim olduğunu bilmiyoruz. Enflasyon diyoruz nasıl olduğunu açıklamıyoruz. Yimpaş var, fotoğrafı da var. Kazığın sorumlusu yok. Bu arada din unsurunu kullandığı iddia edilen 75 tane daha rüya tacirinin olduğu söyleniyor. Yurt dışında hangi camide hangi 'holdingin' nasıl para topladığı herkesce çok iyi bilinir. Sözde şirketlerin ortaklarına açık olması gereken kayıtlarında toplanan paranın nereye yatırıldığı nereden dağıtıldığı kimlere finansman sağlandığınında yer alması lazım. Olmayan nedir? Cismimiz ortada görünsede ruhumuz, mücadele gücümüz kalmamış... Teslim olmuşuz... Gelecek iktidarın birinci partisine koalisyon ortağı olmak için siyasete soyunur görünenlerin, kendi nomenklaturasının iktidarını tesadüflerden bekleyenlerin, iktidar geçmişinin özeleştirisini yapmadan dik durmaya çalışanların arenasında hepinize hayırlı işler dilerim.